8.BÖLÜM
Ece intihar ettikten ve Engin son anda Amatem'e yatmamak için kaçtıktan sonra Ayaz hem sinirlenmiş hem de kendisini suçlu hissetmişti. Ben ise sürekli rüyalarımda Ece'yi görüyordum ve bana Onu da kurtarın diye yalvarıyordu. Tedavi olduğumuz süreç boyunca aklımızda hep Engin'i bulmak ve zorla da olsa onu tedavi ettirmek vardı. Şimdi Engin karşımızdaydı ama kimse bir şey söyleyemedi.
Engin onu son gördüğümüz günden bu yana epey değişmişti. Yanakları iyice çökmüş, elmacık kemikleri daha bir belirgin hale gelmişti. Göz altları çürümüş gibiydi. Gözlerinde bayık bir ifade vardı ve çok zayıflamıştı. Tüm bu bedensel çöküntüsüne ve perişanlığına zıt bir şekilde giydiği kıyafetler oldukça pahalı görünüyordu. Benim düşündüğümün aksine saçı sakalı birbirine karışmamıştı. Temiz ve bakımlıydı.
"Engin? " dedi Ayaz tekrar. Engin boş bakışlarla Ayaz'a ve bana baktıktan sonra elinde tuttuğu valizi omzuna asıp arkasına döndü ve kapıya yöneldi hiçbir şey söylemeden.
"Engin bekle!"
Engin adeta kaçar gibi evden çıkarken Ayaz da koşarak peşine takıldı. Ben de onların arkasından koştum. Evden dışarı çıktığımda Engin çoktan arabasına binip çalıştırmıştı bile. Ayaz bir küfür savurup arabasına yönelince peşinden gideceğini anladım ve hemen kapıyı kapatıp koşturdum. Yanına oturduğumda beni hiç umursamadan Engin'in peşine takıldı.
Kendi emniyet kemerimi bağlarken Ayaz'ın emniyet kemerini bağlamadığını fark ettim. Arabanın hızı gittikçe artarken telaşla, "Ayaz emniyet kemerini tak," dedim.
Ancak beni umursamadı. Gözlerini kısmış ilerlediğimiz yola ve hemen önümüzde giden Engin'in arabasına bakıyordu. Ona aynı cümleyi tekrar kurmamın bir işe yaramayacağını bildiğimden kendi emniyet kemerimi çözüp üzerine doğru eğildim. O beni hiç umursamazken emniyet kemerini takıp tekrar koltuğuma oturdum ve kendi emniyet kemerimi tekrar taktım.
"Çok kötü görünüyordu," dedi Ayaz dalgın dalgın. "Mahvetmiş kendini..."
Engin ile aramıza başka bir arabanın girmesine izin vermiyor, eğer bir araç önümüze geçerse de sollayarak trafikte tehlikeli hareketler sergiliyordu. "Bu kez elimden kaçamayacaksın Engin," dedi Ayaz kendi kendine. Bir aracı daha sollarken dudaklarını kemiriyordu sinirle.
"Eve ilk kez mi geliyor sence? " diye sordum. Kırmızı ibreye bakmamak için Ayaz'ın yüzüne odaklanmaya çalıştım. "Daha önce evde bir tıkırtı ya da eksilen bir eşya falan dikkatini çekti mi?"
"Ne bileyim ben Gamze! " diye patladı. "Her gün evdeki eşyaların sayımını mı yapıyorum sanki. "
Yüzüne birkaç saniye aval aval bakıp kaldıktan sonra tekrar arkama yaslanıp kırmızı ibre ile bakışmaya devam ettim. Bir aksiyon filmini aratmayan araba takibimiz Engin'in bir sokağa dönüş yapması ve bizim önümüze bir çöp kamyonunun çıkması ile sonlandı. Çöp kamyonuna çarpmamak için aniden frene basınca ikimiz de öne doğru gidip tekrar koltuğumuza yapıştık.
Ayaz art arda direksiyona vururken bir yandan da ağıza alınmayacak küfürlerini sıralıyordu.
Direksiyonu bir insanı döver gibi yumrukladıktan sonra arabayı tekrar çalıştırıp u dönüşü yaparak diğer şeride geçti. Cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı ve sesi hoparlöre verdi. Birkaç çalışın ardından Can'ın sesini duyduk.
"Efendim Ayaz? "
"Neredesiniz? "
"Evdeyim şu an," dedi Can. "Hazırlanıp sana gelecektim. Bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLLER (2)
Genç KurguZEHİR 2. kitap ** Yazmış olduğun bir yazının üzerini karalaman o yazıyı yazdığın gerçeğini değiştirmiyor ve yok etmiyordu. Geçmişte yaptığın hataları düzeltmek için onları silmen gerekiyordu ama geçmiş geçmiş...