Fight Clubϟ

846 13 3
                                    

**

 

"Böyle bir pisliğe bulaşmamalıydın." dedi Feyza. "Bir saniye," dedi Göktuğ. Ve alayla devam etti;

"Senden, üstüne bir de bir kızdan akıl mı alacağım?" 

Sinirlenmiş görünüyordu. Olan sinirinin boşalması ile sandalyeye hızlı bir tekme attı. 

Düşen sandalyenin kulaklardaki tınısı kaybolduktan sonra, Feyza'ya hiçte iyimsere benzemeyen bir bakışın ardından, hızlı adımlarla uzaklaştı.

Dışarının kapısını açtı, hava soğuktu. Üzerinde mükemmel bir vaziyette duran siyah paltosunun fermuarını göğsüne kadar çekti. 

Giymeyi pek sevmediği, ama o minik, beyaz kar tanelerinin birer birer düşüp saçına yapışıp onları bozduğunu hayal edince, o s*kik bereyi saçlarına geçirdi.

Telefonunu aldı, ve Berke'yi aradı.

"Neredesin?" 

Sesi her zamanki gibiydi.

"Klüpteyim. Ya sen?" dedi Berke. 

Onun sesi de, pek farklı sayılmazdı. 

Göktuğ'un insafsız ve sert tavırlarına karşın, klüpte istifini bozmayan tek sanırım bir o vardı. Ya da, fazla umursamaz herifin tekiydi.

"Geliyorum." 

Kısa bir cevap sonrası, göklere doğru yükselen bir 'dııııt' sesi. O böyleydi. Ve klüpteki çoğu kişi buna alışmıştı. En azından durum böyle görünüyordu, farklı değildi. 

Klübe geldiğinde Göktuğ, şu eski Amerikan yapımı filmlerden çıkmış gibi kapıyı ayağı ile ittirdi, (eliyle açma zahmetine bile katlanamadı) kapının açılma gıcırtısı ile oda sessizleşti. Tek çıkan ses, poker masası etrafında birbirlerine tokuşturulan şarap bardaklarının çıkardığı şıngırtı sesiydi.

Herkes suskunları oynuyordu. Göktuğ, poker masasının etrafında dört dönen kızı, bir el şıklatması ile yanına çağırdı. 

"Ne istersiniz efendim?" dedi kız.

Sevimli sahibine yaranmaya çalışan işçi bir köpekten farksızdı. (tamam, kötü bir benzetmeydi.)

"Iıım," dedi Göktuğ hafifçe yüzünü buruşturup, işaret parmağını çenesinin altına koydu. Gözlerini ise hafifçe kısmıştı. Düşünürlük taslıyordu demek doğru olan olsa da, Göktuğ dalga geçmekten başka bir şey yapmıyordu.

"Bir şarap. Kırmızı olsun." dedi karar verdiğinde.

Tanrı şahit olsun ki, çenesi ile ağzı arasında duran gamzelerinin kasıldığı farkedilmese güldüğü anlaşılmayabilirdi. Ender rastlanan, ama önemsiz zamanda ortaya çıkan bir vakaydı bu. Yani Göktuğ'un gülümsemesi. 

"Hemen getiriyorum." dedi garson kız.

Aynı şekilde o da gülümsemişti. Sanırım bu ne halta yaradığını bilmediği yarışta kazanabileceğini düşünüyordu. Ya da, varsayıyordu diyelim.

"Ah, bu kızlar ne kadar aptal." diye mırıldandı kendi halinde. Bir kaç adım uzaklıktaki koltuğa kendini attı. Mükemmel poposu, uzun zamandır -arabası haricinde- bir koltuk görmemişti. Koltuğun rahatlığı, hoşuna gitmişti. Bu yüzden, garson kızın gümüş tepsi içerisinde getirdiği kırmızı şarap kadehini eline aldı, yavaşça ve keyifle yudumladı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Fight ClubϟHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin