Yaklaşık 1 saattir oturduğum koltuktan komidinin üstünde duran vazoyu seyretmiştim. İlk görüşte aşka inanmazken ilk görüşte aşık olmuştum.
Kalbime saplanan bir ok gibi… Onu düşünmek bile midemdeki bahar şenliklerine eşlik ediyordu.
Doruk’un kuzeni Rüzgar… Ah o kadar tatlı ki. Ve ben onun yanında yapmadığım salaklık bırakmamıştım.
Ona arkasından sarılmamı hatırlayınca… Mideme giren sancıyla kalbimde olan çarpma beni her an öldürebilirdi.
Telefonum çaldığında gözümü vazodan çekip ekrana baktım. Rüzgarın yanında olabileceği bile beni heyecanlandırırken telefonu açtım.
‘’Selam’’
‘’Selam prenses’’
‘’Bir şey mi oldu?’’
‘’Hayır sadece Rüzgar senin şekersiz kurabiyelerini çok merak etti. Yarın öğleden sonra size gelmeyi planlıyoruz. Yapar mısın?’’ diyerek gülmeye başladı. Zaten ‘şekersiz’ bölümünü ayriyeten vurgu yapmıştı.
Doruk. Rüzgara. Kurabiyenin içine. Şeker koymayı unuttuğumu söylemişti.
Rüzgar’a karşı zaten yeterince rezil olmuşken bir de bunu söylemişti. Çok pisliksin Doruk.
Rüzgar. Yarın. Bize. Geliyor. Hem de kurabiye için. Merak ettiği için. Doruk değil. Rüzgar merak ettiği için.
Kelimeleri yarıda kesmek ne işime yarıyor bilmiyorum. Bu sadece şaşkınlığımın belirtisi olarak kendimi salak durumlara sokmaktan men ediyorum.
Tanrım neler saçmalıyorum ben? Doruk hala benden cevap bekliyor ve ben durmuş kendi kendime konuşuyorum.
‘’Ya..yaparım tabi. Gelin. Yarın. Bekliyorum, evet.’’
Az önce ben kekeledim mi? Bu kadar mı aşık oldun sen Yağmur?
‘’Tamam o zaman yarın öğleden sonra sizdeyiz’’ deyip kapattığında telefonu masanın üstüne koyup ayakta dikeldim.
Ellerimi belime yerleştirip aynaya baktım.
‘’Eee Yağmur şimdi ne yapacaksın?’’
Cidden ne yapmalıydım? Yani daha önce hiç aşık olmamıştım. Aşığım demiştim belki ama hiç böyle hissetmemiştim.
Zaten şu zamana kadar aşık olmanın ne demek olduğunu bilmediğimi de yeni fark ettim. Ama ne yapacağımı da bilmiyordum.
Aşık insanlar ne yaparlardı ki? İnternete ‘aşık insanlar ne yapar?’ yazıp araştıramazdım ya?
Aslında bakılacak olursa ben bu hale geldiğimden beri bunu bile beklerim kendimden.
Normal sevgililerin ne yaptığını düşününce…
Bir dakika biz sevgili değiliz ki. Daha yeni tanıştık. Nerden geldiğini neler yaptığını onun hakkındaki hiçbir şeyi bilmiyordum. Ne sevgilisi Yağmur? O çocuk hakkında bildiğin tek şey Doruk’un tatlı kuzeni Rüzgar olduğuydu.
Beynime işkence yapmaktan vazgeçip odama çıktım. Yarın Doruk ve Rüzgar gelecekti düşünmem gereken tek şey buydu.
Üstüme rahat bir şeyler giyip mutfağa geçtim.
Tezgahın altındaki küçük dolabı açıp pembe kutuyu çıkarttım. Masanın üstüne koyduğum kutunun içinden bütün kağıt ve dergileri çıkarttım.
Milyonlarca kurabiye tarifi vardı. Hepsini denemek yerine kurabiye tariflerini birbirleriyle birleştirerek hep değişik tatlar denemiştim. Ama bu sefer işi tehlikeye atamazdım. Değişik bir şey yapmam lazımdı ama ne?
Oturduğum sandalyeden en beğendiğim kurabiye tariflerinin olduğu dergiyi incelemeye başladım.
Bu dergideki bütün kurabiyeleri yapmıştım ama bana daha farklı bir şeyler lazımdı.
Aklıma gelen fikirle ayağa kalkıp kurabiye için; pudra şekeri, kakao, kabartma tozu, un, yumurta ve margarini alıp masanın üstüne koydum.
Aşçılık zamanı Yağmur göster bakalım hünerlerini. Rüzgar için.
Derin bir kasenin içine malzemeleri karıştırıp iyice yoğurdum. Terimi kolumla sildikten sonra ellerimi kabaca temizleyip fırından siyah tepsiyi çıkarttım.
Hazırladığım hamuru masanın üstünde üçe bölüm üçünü de bir parmak kalınlığında açtım.
Raftan yuvarlak tabaklardan birini çıkartıp hazırladığım hamurların üstünden bastırdım. Üç büyük yuvarlak hamur…
Hamurları alıp tepsiye koyduktan sonra üstünü şekerlemelerle süsleyip beyaz çikolatayla adımızın baş harflerini yazdım. ‘Y’, ‘D’ ve en özeli ‘R’
Harika.
Kurabiyeleri yapmakla o kadar çok zaman geçirmiştim ki babam çoktan eve gelmişti. Mutfağa girip şaheserlerime baktığında gülümsedi.
‘’Bu değişik bir konsept olmuş beğendim kim için?’’
‘’Doruk ve Rüzgar için’’ babam hatırlamaya çalışır gibi yapıp gülümsedi.
‘’Rüzgar Doruk’un kuzeni oluyor öyle değimli?’’
‘’Evet baba yarın öğleden sonra buraya gelecekler okuldan sonra zamanım olmaz diye şimdiden yapıyorum. Saklama kabına koysam sorun olmaz öyle değil mi?’’
‘’Tabi ki de olmaz. İyi düşünmüşsün. Karnın aç mı?’’
Kurabiye yaparken kendime sandviç yapmıştım. Aç değildim. Zaten kasıklarımdaki ağrı açlığımı bastırıyordu.
Kurabiye yapmak biraz olsun Rüzgar’ı düşünmeme engel olsa da aklımdan çıkartamamıştım. Sanki midemdeki bahar şenlikleri hiç bitmeyecek gibi geliyordu.
‘’Sandviç yapmıştım aç değilim istersen sana da hazırlayabilirim’’deyip malzemeleri çıkartmak için buzdolabına doğru ilerlerken kolumdan tuttu.
‘’Hayır gerek yok. Eğer evde tek kalabileceksen dışarıda yemek istiyorum. Arkadaşlarımda buluşmak güzel olur.’’
‘’Tamam görüşürüz baba’’ dediğimde evden çıktı.
Masanın başına oturup gülümseyerek kurabiyelerime tekrar baktıktan sonra tepsileri fırına koyup odama çıktım.
İçimden tüm gücümle kahkaha atmak geliyordu. Zaten hiç durmadan gülümsüyordum bir de kahkaha atsam ben bile delirdiğimi düşünebilirdim.
Telefonumdaki en hareketli şarkılardan birini açıp hiç kimsenin görmesine izin vermediğim o en saçma danslarımdan birini yapmaya başladım.
Saçlarımı salıp kafamı bir sağa bir sola çevirirken aynı zamanda zıplayıp ellerimi ileri geri götürüp getiriyordum.
Çığlık atma isteğimi bastırıp bağıra bağıra şarkıyı söylemeye başladım.
‘’Seni seviyorum Rüzgar. Yüzüne söyleyemediklerimi şarkı söylerken söylüyorum. Çılgınlar gibi dans edip senin için gülümsüyorum. Seni seviyorum Rüzgar. İlk gördüğüm andan beri seviyorum!’’

ŞİMDİ OKUDUĞUN
♔ÇAKMA PRENS ♔
Teen FictionÇocukluk aşkına yıllarca 'prenses' diyen Doruk, Yağmur'un da ona 'prens' demesini bekledi. Doruk kuzeni Rüzgar gelene kadar umudunu hiç yitirmemişti. Yıllarca saklanan gerçekler ortaya çıkacak. Yağmur kimi seçecek ? 'Prens' demesini bekleyen Doruk'u...