÷ 2 ÷

809 100 49
                                    

Onsuz geçen bir gecenin ardından, onsuz uyandığı bir sabahı daha  karşıladı usanmışlıkla.
Ağlayarak uyuduğundan olsa gerek gün ışığı gözlerini yakıyordu.

Üzerini örttüğünü hatırlamıyordu.
Kabanını çıkardığını da.
Koynundaki takvimi tekrar yerine koyduğunu da.
Bir farklılık vardı.
Olabilir miydi ki?
O gelmiş olabilir miydi?
Ayrılıklarından bir yıl sonra bir sabah ansızın onu evinde kendisine kahvaltı hazırlarken bulmuştu.
Onu tekrar görebilmenin heyecanı ile kanatlanıp uçacak gibi olmuştu.
Ta ki eline düğün davetiyesini tutuşturana kadar.
Özenle hazırlanan kahvaltı boğazında takılıp kalmış hala da acıtıyordu.

"Sana kendim haber vermek istedim."

" Hyung böyle olmak zorunda mı?"

"Başka yolu var mı Jongin?
Başka oluru var mı?"

" Hyung ayrı olsak da sadece ayrı kalsak.
Başkası ile olman gerekmiyor.
Başkası ile olduğunu görmeye dayanamam Hyung.
Bana bu davetiyeyi verirken kalbin sızlamıyor mu?
Bir zamanlar sıkıca tuttuğun bu ellere başkası ile birlikteliğinin haberini tutuştururken kalbin gerçekten
iyi mi?
Benden sonra başkasına dokunabilecek misin ki?
Onu koynuna alabilecek misin?
O da kalbini ısıtabilecek mi?
Bir başkasını sarabilecek misin?
Buna inanmıyorum Hyung!
On yılımızı ayrı kaldığımız bir yılda geride bırakmış olamazsın.
Buna inanamam."

" Ama bıraktım işte Jongin.
Çoktan geride bıraktım.
Biz diye bir şey yok artık.
Biz dediğin geçmişte kaldı.
Başka birini de buldum.
Ve ona sarıldım.
Ona dokundum.
Üstelik hamile.
Bu yüzden bir an önce düğün yapmak istiyoruz.
Medyanın ona zarar vermesini istemiyorum.
Sen de kendi hayatına çeki düzen ver artık.
Sen de kendine sevebileceğin birisini bul."

" Hyung. "

Jongin büyüğünden duydukları adeta nefesinin kesildiğini hissediyordu.
Gözlerini tavana dikti.
Elini kalbine bastırdı.
Ağzından zorla kaçan bir hıçkırık saniyelerle nefesini tamamen kestiğinde derin derin soludu.
Diğeri oturduğu yerden sıçrayıp yanına gelmiş,  bir şeyler söylüyordu.
Jongin onun güzel sesini duysa da sözleri seçemiyordu.

Oturduğu yerden havalandığını hissetti.
Ve soğuk ama yumuşak bir zemine uzandığını.
Ellerini saran bir sıcaklık.
Ne kadar olduğunu bilmediği süre sonunda ellerindeki diğerinin ellerini seçebildiğinde göz yaşlarını da farketti.
Doğrulup ellerini saran elleri öptü.

" Hyung.
İstemiyorum.
Senden başka birini sevmeyi istemiyorum.
Benden başka birini sevmeni istemiyorum.
Ne olur bunu yapma bana.
Ne olur bizi geçmişte bırakma.
Ayrı kalmamıza dahi razıyım.
Sesini duymasam da olur, yüzünü görmesem de olur.
Ama ne olur başkasına gitme.
Başkasına bakma.
Başkasına sarılma.
Başkasına dokunma.
Neden sana yasak olan ben
oluyorum ki?
Hyung ayrılığına dahi alışırım ama bir başkası ile olduğuna dayanamam.
Lütfen.
Sana yalvarıyorum..
Beni bir saniyeliğine dahi aşkla sevdiysen benden başkasının sana sahip olmasına izin verme.
Seni hala seviyorum.
Deliler gibi seviyorum.
Hala kalbimi parçalanırcasına attırabiliyorsun.
Ben bu haldeyken sen kolayca başkasına gidebilecek misin?
Bu sen olamazsın.
Benim  sevdiğim merhametli KyungSoo'm yapmaz bunu."

" Yaptım bile Jongin.
Üzgünüm.
Nikahımız çoktan oldu.
Medya için göstermelik bir düğün olacak.
Ben değiştim Jongin.
Sen de değişirsen daha az acı çekersin."

Son DefaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin