O gece uyku tutmamıştı mutfağa doğru ilerlerken yatak odasından sesler duydum annem ve babamın sesleri gibiydi.Odada onlar kaldığına göre onlardıda zaten .
Kapıya yaklaşıp dinledim.
Babam:Hep başımıza sen açtın bunları.Hiç almayacaktık şunu evimize .Evlatlığa ne gerek vardı be kadın!!!
Annem:Ben birşeyler düşündüm bu kızı köle diye satalım gitsin.Hem para kazanırız hemde başımızdan gider!!Duyduklarım karşısında donakalmıştım. O an dünya dönmüyor gibiydi ben yalnızdım ama birsürü ses vardı sanki.
Sinirimle kapıyı çektim ve çıktım evden.Dışarı çıktığımda "aptal aptal!"diye diye kafama vuruyordum. Durmadan ağlıyordum. Ve ne yazık ki yağmur başlamıştı. Koşa koşa sokağın sonundan sola döndüm ve yıkık dökük tuğlalar vardı biraz daha ilerledim ve eski bir inşaat gördüm karşısında deniz vardı. Hemen gittim .En azından bu geceyi orada geçirebilirdim.Yukarı çıktım ve yere oturdum.Denizi izlemeye başladım ama sürekli ağlıyordum. Gözlerimin içi kıpkırmızı olmuştu .yan tarafa doğru baktım ve bir paket gördüm merak edip gittim.Uyuşturucu poşetiydi.Aldım ve yürümeye başladım. Bacakların titriyordu ,üşüyordum. Bir an icime çekmek gelmişti o şeyi. Ama düşündüm "ya çok pişman olursam"kaybedecek bir şeyim yoktuki aldım ve çektim içime. Biraz zaman geçtikten sonra başım dönmeye başladı ,dengemi tutamıyordum. Birden kendimi kaybettim ve denize doğru savruldum.Ölseydim daha iyiydi.Baygındım ve gözlerimi açtığımda karşımda benden birkac yaş büyük yirmi yirmi bir yaşlarında bir çocuk duruyordu.O zıkkımdan istiyordum.Sanki icimde bir canavar varmışçasına parçalanıyor gibiydim beni kontrol ediyordu sanki.Ben ben değildim artık .
Birden ayağa kalktım ve çocuğu tokatlamaya başladım küfür ediyordum.Kendini tutamıyor ve korkuyordum. O evden çıktım. Tekrar ağlamaya başladım. Eve doğru ilerledim.Kapıyı annem sandığım o kadın açmıştı. Sanırım yemek yapıyordu çünkü elinde bıçak vardı .Onu görünce söyledikleri aklıma geldi ve sinirlendim.Elinden bıçağı aldım ve boğazına batırdım. Kanlar akıyordu .Korkmuştum, bağırıyordum. Babam sandığım adam kazarak geldi ve:
Ne yaptığını sanıyorsun sen napıyorsun ona ne yaptın? !?!?
Ne yapacağımı bilmiyordum.
Olanları ve duyduklarımı anlattım babam sandığım adama. Anne kanlar içindeydi.
Babam:O akşam televizyonda film izliyorduk .Sen bizim boyle seyler yapacağımızı nasıl düşünürsün !??!
O an dünya başıma yıkılmıştı ben annemin katiliyim ve kendimi asla affedemem.
Evden çıktım ve kendime vuruyordum.Bu sırada canim sürekli o zıkkımdan istiyordu.
Ağlıyordum. Bir yer buldum kendime ve paraya sığındım.Aradan iki sene geçti ben evlenmistim.Bir yaşında bir kızım vardı.Ama vicdan azabından geberiyor gibiydim.Artık buna dayanamıyorum. Kızım altı yaşına girdi onu yanına aldım ve:
Bak birtanem şimdi bu bıçağı alacaksın ve benim boynuma batıracaksın (sağlıklı düşünemiyorum çünkü o zıkkımdan almıştım ) eğer bunu yaparsan çok guzel şeyler olacak sakın korkma tamam mı?
Kızım:Sana ne olacak anne?
Ben kuş olup uçacağım ve çok mutlu olacağım tamam mı?
Kızım korkuyordu ...Ben on dokuz yaşındayım annemin mezarının başında onun günlüğünü buldum.Ve yazanları gördüğümde inanmak istemedim.
Ben annemi öldürmüştüm.
Gözyaşlarına boğularak o günlüğe bunları yazdım :
İntikam vicdanı rahatlatırmıydı bence yalnızca onu kandırırdı...
Düşünmemek ve zamanla kaybolmak çok kolaydı, ama insan zorluklara katlanmadan kendisiyle yüzleşebilir miydi?
Senin günahların sanayken suçsuz bir varlığa ödetmek İNTİKAM denilen şey olabilir miydi?