Kafede uzun zaman geçirdikten sonra internetten bir korku filmi seçip ona gittik. Film dehşet derecede sıkıcı geçmişti ve korkunun 'k'sı bile yoktu. Eminim akşam babaannemi dişleri ağzında yokken görsem daha çok korkardım. Gamze'nin seçtiği film olsa olsa böyle olurdu işte. Yine de sorunsuz geçmişti her şey. Hakan'la aram düzelmişti. Bunlar bugünlük yeterliydi ve eve gitme zamanım gelmişti.
Sinema salonun çıkmıştık ki çantamın titrediğini fark ettim. Elimi çantanın içine daldırdım ama bulmak imkansızdı. O yüzden daha fazla uğraşmayarak arabanın yanına yaklaştım. Hava karardığı için sabah ki sıcaklık yok olmuş, kendini rüzgara bırakmıştı. Üzerimde sıfır kol bluzumla rüzgarı içimde hissediyordum. Öyle ki biran bluzum üzerimde olmadığını düşünerek üzerime baktım. Nedense kendimi bir anlığına çıplak hissettim. Soğuğun etkisiyle vücudum titredi. Sıcak ortamdan aniden çıkmanın etkisiyle dişlerim birbirine kenetlenmişti. Biran önce arabaya binip dişlerimi rahat bırakmam gerekiyordu. Biraz daha böyle sıkmaya devam edersem çenem çıkacaktı. Hakan arabanın kapılarını açınca herkes yerini aldı. Kimse sızlanmamıştı, anlaşılan sadece üşüyen ben değildim. Annemin akşam soğuğuna kalma dediği bu olsa gerek. Ona şimdi hak veriyordum. Hakan arabayı çalıştırdı bir süre yol aldık, evlerimiz bulunduğumuz noktaya göre biraz uzaktaydı. Yani eve gitmek biraz zaman alacaktı ve kimsenin konuşmaması can sıkıcıydı. Araba çok sessizdi, herkes konuşmamada karar kılmış gibiydi. Günün yorgunluğu herkesi sarsmıştı. Arkaya dönüp baktım, Sibel Gamze'nin incecik omzuna başını koymuş uyuyordu. Aynı şekilde Gamze'de Sibel'in kıvır kıvır saçlarının arasında masumca uykuya dalmıştı. Gamze'nin nefes alış verişi Sibel'in saçının telini havaya kaldırıp indiriyordu. Bu burnunun gıdıklanmasına neden oluyordu ki, sürekli burnunu kaşıtıp duruyordu.
Sibel'in evinin önüne gelmiştik. Hakan arabayı kaldırıma doğru yaklaştırdı. Sibel'i uyandırma zamanı gelmişti, arkaya dönerek onları ürkütmemeye çalışarak ''Sibel tatlım, uyan artık eve geldik.'' dedim. Ama beni duymamışlardı bile. Kim bilir kaçıncı rüyalarını görüyorlardı. Kolumu arka tarafa uzatıp Sibel'i biraz dürtükledim.
''Hadi ama geldik diyorum, evde uyumaya devam edersiniz.'' dedim. Dürtüklemem işe yaramış olmalı ki Sibel kıpırdamaya başladı. Sibel'in hareketlenmesi Gamze'yi o tatlı uykusundan bölmüştü. İkisi de uyanmış, şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
''Kusura bakmayın kızlar böldüm ama Sibel'in evinin önündeyiz.'' dedim. O sıra Hakan'da sıkılmış olmalı ki arabadan inip bir sigara yaktı. Bunu not alıyordum, sonra soracaktım hesabını. Sigara da nerden çıkmıştı şimdi ama şuan kızlarla uğraşmam gerekecekti.
''Off her yerim ağrıyor.'' dedi Sibel kendini toparlamaya çalışarak.
''Dur bekle yardım edeyim sana.'' dedim arabadan inerek arka kapıyı açtım. Sibel'in kolunu omzuma dolayarak arabadan dışarı çıkardım. Bütün yükünü üzerime çullamıştı. Ayakta uyumaya devam ediyordu, görende alkol aldık sanırdı.
Ağır adımlarla Sibel'in evinin kapısının önüne geldik. Allah'tan ev müstakildi de, apartman merdiveniydi, asansörüydü uğraşmak zorunda kalmadık. Demir kapıyı boşta kalan elimle ittim. Kapı gıcık bir tiz ses çıkarmasıyla dişlerimi kamaştırmıştı. Üstünden bir kaç saniye geçmişti ki Sibel 'lerin evinin kapısı aralandı. Kapı aralığında Sibel'in annesi belirdi. Bizi öyle görünce kadının kafasından aşağıya kaynar sular döküldüğüne eminim. Gözleri yerinden çıkacakmış gibi bize bakıyor, bir yandan da koşar adım bizim olduğumuz yere geliyordu .
''Kız bu ne hal bir şey mi oldu Sibel'e ?'' dedi telaşlı telaşlı. Bir yandan da Sibel'in yüzüne tokat atıp duruyordu. Tokat dediğim hani kendine getirtmek maksatlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON GÜVENİN SONU (TaMaMLAnDI.)
Misteri / ThrillerBeyza artık mezun olmuştu. Sınav streslerini atlatmış ailesiyle geçireceği tatilin hayaliyle heyecandan yerinde duramıyordu. Bilemezdi ki ansızın babasından gelen kötü bir haber ile hayatının altüst olacağını. Her gün bir başka yakınının güvenini ka...