"...İşte, sonrasını sen biliyorsun." Meyve suyumdan bir yudum daha aldım. Bakışlarımı HyeRin'e çevirdim. Ağzında meyve suyunun pipeti ile şaşkın bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Oturduğu dar sandalyede oturumunu dikleştirdikten sonra masaya dogru eglidi.
"Onların kim olduğunu biliyor musun?" Kafamı hayır anlamında salladım. Aslında BaekHyun biraz anlatmıştı. Fakat ben daha fazla detay istiyordum. Bana parmaklarıyla 'yaklaş' işareti yaptıktan sonra etrafına bakındı.
"O sana su atan çocuk var ya, işte o bu okulun sahibinin oğlu. Park ChanYeol. Park Group sirket zincirlerinin liderinin oğlu. Okulun Velihatı. Aşırı zengin. Okula hergün başka çeşit arabayla geliyor. Kızların gözdesi. Kızlar onu bir bakışına dayanamıyor. Herkes onla birlikte yatmak istiyor. Buna takıldığı arkadaşları Byun BaekHyun, Kim JongIn ve Do KyungSoo'da dahil. Etrafına bir baksana. Tüm kızlar seni yiyecekmış gibi bakıyor." Harbiden de bakıyordular. Ben gözlerimi gezdirirken çekilen sandalyeyle sesi ile bakışlarımı yanıma cevirdim.
"Selam kızlar!" BaekHyun dikdörtgen gülümsemesiyle bize bakıyordu. BaekHyun'a aynı sevinçle selam verirken göz ucuyla HyeRin'e bakıyordum. Gözleri sevinçten parlıyordu. Tekrar BaekHyun'a baktığımda onunda HyeRin'e baktığını gördüm.
"A... Biz tanışmadık değil mi? Ben BaekHyun. Byun BaekHyun." Elini uzatarak HyeRin'e gülümsedi. HyeRin titreyen elini yavaşça BaekHyun'a uzattı.
"Bende HyeRi-"
"Adını biliyorum. Kim HyeRin. Kimya, biyoloji, ingilizce ve edebiyatta aynı sınıftayız." Vay anasını! HyeRin hala 'beni farketmiyor' Diye dursun. Çocuk dersleri bile biliyor.
Tanışma faslı bitttiklen sonra BaekHyun benim meyve suyumu alıp içmeye başladı.
"Hey, ben ona para verdim. Bana meyve suyu borçlusun!" BaekHyun'a gülümsedikten sonra önüme döndüm. BaekHyun halen daha bakışlarını çekmemişti.
"Senin üstün... Okul forman nerde senin?" Sorusuyla ona yöneldim.
"Hani senin arkadaşın vardı ya. ChanYeol. Sabah üstüme su attı. Arabasıyla. Sonrada HyeRin ba kıyafet falan verdi." BaekHyun gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
"Sen... o kız sen miydin?!" HyeRin'in bakışları ben ve BaekHyun arasında gidip geliyordu. Tam ağzımı açmış bir şeyler diyecekken BaekHyun direkt oturduğu yerden kalktı. Arkadasından düşen sandalyeyi umursamadan hızlıca yürümeye başladı.
"Hey, buna ne oldu? Neden öyle hızla gitti." Kafamı sallayarak dudağını sarkıttım.
"Bilmiyorum."
|BaekHyun|
"Hadi ama, o herif ordan nasıl çıktı? Ben oynamıyorum."
"Jong In. Mızmızlanmayı kes." Jong In, KyungSoo bizim mekanda buluşmuş playstation oynuyorduk. Canımız sıkıldığında bir kaç ders asarak buraya geliyorduk. Toplu evimizin -ayrı ayrı evlerimiz var burada bazı işlerimizi hallediyor ve eğleniyoruz- oyun salonunda Oturduğum koltuktan kalkarak dart tahtasının önüne geldim. Okları elime alarak çizgiye geçtim. Kırmızı oku elime alarak hedefimi işaretledim zihnimde.
'Hedef. 12.'
"Ahh, bu işte gerçekten iyisin dostum." Jong In kafasını konsoldan kaldırmadan konuştu. Sadece gülümsemeyle yetindim. Tekrar hedefimi almışken hızla açılan kapıyla bakışlarımı kapıya çevirdim. ChanYeol gelmişti.
"Yine kokutmuşsunuz burayı. Camları aç KyungSoo, biliyorsunuz dayanamıyorum." KyungSoo camları açmaya giderken Chanyeol oturdu. Yüzünde piçimsi bir gülümseme vardı. Elimdeki okları masaya bırakarak ChanYeol'un karşısına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Belaları//PCY+OSH
FanfictionBaşlama tarihi: 2016/??/?? Min Ahh annesinin işinden dolayı Kore'ye geldiğinde olacaklardan habersizdir. Zaten kim bilebilirdi Lise Belalarının ona aşık olacağını. Yada iki aşk arasında kalacağını... Bu kalp ikiye bölünüyor. Kimi seçecek? *Düzenle...