Çevremde arkadaşlık Kelimesinin ne anlam ifade ettiğini bilmeyen onlarca insan varken tek başıma olmayı fazla garipsiyor değildim. Çünkü "arkadaşlık incelik ve hassasiyet isteyen bir iştir . Öyle kabalığa özensizliğe gel- mez." Benim aksime kuzenim Cemre' nin arkadaş kitlesi oldukça genişti. Hem kız hem erkek ... Aynı binada oturuyor olmamıza rağmen çoğu zaman arkadaşlarıyla olan ev buluşmalarına dahi uğramıyordum . Hele içlerinde erkeklerinde bulunduğu kafe buluşmalarına asla. O da tek gitmemek için peşine ablası İpek'i takıp gidiyordu .İpek, Cemre ve benden iki yaş büyük olmasına rağmen benim düşünce tarzım kafa yapım İpek'inkine daha yakındı.Roman okumayı, kısa ve anlamısız da olsa kesit kesit yazılar yazmayı sever, saatlerce bir sonuca varmadan düşünmeyi rahatlamak olarak görürdüm. Bazen şu yaşıma rağmen bu kadar Karamsar oluşuma kızmıyor değilim. İpek beni asla bu şekilde üstüme gelerek yargılanıyor, aksine duygularının tercümanı olduğumu düşünüyordu. Ama tam olarak değil.Babasıyla sorunları Olmayan "kızlar" beni asla anlayamazdı. Tabiki herkes sorun yaşayabilirdi. Ama görmezden gelinmek kadar büyük bir sorunu öyle herkes yaşayamazdı. Her baba bu kadar gaddar değildi. Dolayısıyla herkeste anlayamazdı. Bunun farkındalığı beni içten içe yerken babam için yazdıklarımı okuyanların (babam hariç) gözyaşları kalbimi ağrıtıyordu. Kalbimdeki tarifi olmayan sevgi eksikliğini bitirecek olan adamın, hayalini kurduğum sevgiyi bana lütfedecek olan adamın bir an önce hayatıma dahil olmasını umarak ve bunun için dualar ederek bastırıyordum sevilmeye olan ihtiyacımı. Hic bir şekilde sonuca varmayan düşüncelerim sayesinde lisenin ilk senesinde sınıfta kaldım. Bu sefer akılsız başın cezasını ayaklar değil kulaklar çekti. Hemde bütün yaz. Berbat geçen tatilimin bitmesine sayılı günler kala Cemre'nin yalvarmalarına bir son vermesini umaran arkadaşlarıyla buluşmasına onunla beraber gitmeyi kabul ettim. Her zamanki gibi İpek, Cemre ve ben oturmuş kızlara özgü geyiklerden birini yapıyorduk. Cemreyse sonraki gün benim umrumda olmayan buluşmaya gitmek için kıyafet deneyip duruyordu. Buluşacağımız kişilerin "erkek" olduğunu duyunca tepemden kaynar sular döküldü sanki. Büyük çabalarla Cemre vazgeçmeme izin vermedi. İpek ise ortamı keyiflendirmek için facebooktan buluşacağımız çocukların resimlerini gösterirken hic beklemediğim birşey oldu. Mehmet adındaki çocuğun fotoğraflarını gördüğümde yutkunamadım. Karnıma ağrılar girmeye başladı ve resimlere bile bakamayacak kadar utandığımı farkettim. İpek "uff ne güzel çocuk" dediği an damarlarımda gezen tarifsiz ve saçma olan o kıskançlığı hissettim. Hiç birşey söylemeden kalkıp eve indim ve sonraki gün ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Henüz net bi kadar veremeden uyuyakaldığımı sabah sırtımın ağrısıyla uyandığım koltuktan doğrulurken farkettim. Ve şimdi hazırlanma vaktiydi...