Gözlemci mi?
Değişik.
"Bu senin mesleğin falan mı? Anlamadım ne demek oluyor bu?" dediğimde dalga geçercesine süzdü beni ve söylenmeye başladı.
"Evet, tabii ya mesleğim!" dedikten sonra dudaklarını birbirine bastırdığını ve gülmemek için kendini zor tuttuğunu anlayabiliyordum fakat hala ne demek istediğini anlayamamıştım.
Gözlerinin içine baktığımda o'da aynı şekilde bana bakmaya başlamıştı. Gitgide ona yaklaştığımı fark edince kendimi aniden geri çektim ve ani bir hızla ayağa kalktım. Bu kadar hızlı ayağa kalkmama şaşıracak olacak ki "Ne oluyor?" diye sormuştu.
"Bir şeyi merak ettim." Dediğimde gözlerini başka tarafa çevirmişti.
"Neyi?" dedi sanki neyi merak ettiğimi biliyormuşçasına...
"Neden banyo yapmaya ihtiyaç duymuyorsun, kokun berbat!" dediğimde gözlerini baktığı taraftan bana direkt olarak çevirince yavaştan bir korkma hissi gelmedi değil..
"O şekilde bakmasan..." dediğimde hızlıca ayağa kalkıp olağandışı bir şekilde yanıma gelmesiyle ona gözlerimi kırpmadan bakıyordum. Gözlerini bir kere kapatıp açtığında gözleri o korkutucu rengi almıştı.
"Senden korkmuyorum." Diyerek üzerine doğru bir adım attığımda bu cesaretimin kaynağını ben bile merak etmiştim.
"Ölümüne korkuyorsun."
"Korkmuyorum!" diyerek direttiğimde t-shirtümün yakalarından beni tutarak havaya kaldırdı ve öylece tutmaya devam etti. Ayaklarımla beraber çırpınmaya başlıyorken, o beni daha sıkı kavrıyordu. "Bırak!" diye sesimi yükselttiğimde beni pencerenin kenarına doğru götürmeye başlamıştı.
"Jaxon saçmalıyorsun! Jaxon!" kafamı geriye çevirdiğimde tamamen pencerenin dışarısındaydım. Neredeyse üç kat yükseklikteki yer bana sanki gökdelenmişçesine yükseklikte geliyordu. Aslında bakarsanız beni bırakmayacağına dair bir şüphem yoktu. Bunu yapardı.
Korkmuyorum dediğim için bunu yapıyordu. Ondan korkmamı istiyordu, bu çok canice.
Aşağı bakma Sira, aşağı bakma! Seni bırakacak değil.
Aynen öyle yapabilirim. Yaparım da.
Zihnimle oynamayı kes!
Oynamıyorum, bunu yapmama izin veriyorsun!
"Lanet bir insansın!"
"Doğru ruhlarımız lanetlendi bizim. O tanrın bizi sevmiyor artık Sira. Çok yazık, ruhumuz taşlaştı." dedi aşağıdaki ayaktan bekleyen birkaç arkadaşını göstererek ve ardında beni bir halıymış gibi silkeledi bir süre.. Kendime gelemediğimden gözlerimi kapattım. Aşağıdan birileri bağırıyordu.
"Jaxon, kızı geri çek! Saçmalıyorsun." Diyen ses kime aitti bilmiyordum. Hızlıca bir girişle içeri fırlatılışımı asla unutmayacaktım ve eminim ki bu olanları sadece onun ağzından öğrenecektim sadece onun.
Alnımın az da olsa yere çarpmasının etkisiyle derin bir nefes alıp, dizlerimden destek alarak ayağa kalktım ve hızlıca yürüyerek odanın kapısını binayı inletecek bir şekilde hızlıca çarptım. Artık koridoru ezberlemiştim. Bu yüzden koşarak aşağı indim. Ahşap çıkış kapısına yüklenince kapı sanki bir güç tarafından arkada ittiriliyordu ve bu kadar güç bana aşırı derecede fazla gelmişti. Birkaç kez kapıya tekmelerimi savurduğumda kapı hala açılmak bilmiyordu.
Ahşap merdivenlerden çıkan gıcırtı sesleri eşliğinde arkamı döndüm. Merdivenlerin bitiş kısmından iki-üç merdiven öncesinde duran Jaxon'a onu dövebilmek, ağzını yüzünü yer değiştirebilmek ister gibi bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLEM
Fantasy2014'te yazıldı. ◘◘◘◘◘◘ Ardından tekrar onları dinlemeye çalıştığımda bir şey duyamamıştım. Şimdi daha iyi anlıyordum. Jaxon'ın onun yanında kalmamın ve Natt'in yanına gitmemi istemediğinin tek bir sebebi vardı. O kötü biriydi ve yanlış kişiye ka...