Ev

192 22 9
                                    


Nihayet evindeydi. Son bir haftada yaptığı işler eğer yakalansa idi başına çok büyük işler açabilirdi.

Çatışmaya girebilir, boş yere masum bir insanı öldürebilir veya kendisi ölebilirdi, tutuklanabilirdi ve uzunca bir süre hapis yatabilirdi, belki de hapishanede ölürdü.


Bir sigara yakıp düşünmeye devam etti genç adam.



Sinirliydi. Hemde çok. Uğruna başından vurulduğu,bir çok haini öldürdüğü devletinin bir takım görevlileri ona karşı bir av başlatmışlardı tabiri caiz ise.

Sinirliydi çünkü inandığı bütün değerleri ayaklar altına alınmıştı. Vatan kutsaldı ve her zaman için böyle kalacaktı. Vatan dokunulmazdı. Ne bir terör örgütü nede bir takım beyinsiz siyasetçiler bunu değiştirebilirlerdi.



Genç Adam hayatını geçindirmek için, yaşayabilmek için, heleki Dünya Güzeli ile evlendiği düşünüldüğünde, çalışmak ve para kazanmak zorunda idi. Yaşamak zorundaydı. Ve bildiği tek iş öldümekti. Yaşamak için

Öldürmeliydi. Yaşamk için öldürmek. Genç Adamın hayatının özetiydi belkide bu cümle. Onun bu hayatta bildiği tek şey buydu. Bunun dışında hiçbir şeyi yapmayı bilmiyordu. "Eli ekmek tutmak" deyimi ona gelince "Eli silah tutmak" oluyordu.



Genç Adam Dünya Güzeli' ni arayıp aramamayı düşündü. Arasa kendisini gösterip kızı baskı altına alıyormuş gibi hissedecekti. Aramaz ise dayanamayacaktı. Ve sadece

Dünya Güzeli için kullandığı cep telefonunu çıkardı ve dokunmatik ekranda birkaç tuşa bastı. Aradı nihayet. Dışarıda kar yağıyordu,şiddetli bir kar. Yerler bembeyaz olmuştu artık. Kar seviyesi yaklaşık on santimetreyi bulmuştu.



-Alo, dedi Dünya Güzeli.



O sesi duyunca Genç Adamın kalp atışları hızlandı. Dünya Güzeli'ni o kadar çok seviyordu ki, sadece onun sesini duymak için Graham Bell yerine telefonu icat edebilirdi. Dünya

Güzeli ile konuşurken adeta bambaşka bir hüviyete bürünüyordu Genç Adam. O "Alo" dediğinde basitçe söylemesi gereken karşılık olarak "Alo" idi. Ama sanki o anda denizler dalgalanıyor, depremler oluşuyor, fırtınal kopuyor, deniz fenerleri yok oluyordu kabaran dalgalar altında ve bunların hepsi sanki kalbinde oluyordu ve Genç Adam çaresizce susup kalıyordu.

O kadar katili gözünü kırpmadan öldüren sanki o değildi, bir bakışıyla dağları deviren komando gidip konuşmayı bilmeyen yaramaz bir çocuk geliyordu sanki.



-Alo, vereceğin cevabı düşündün mü?,dedi Genç Adam. Bu cümleyi nasıl kurduğuna dair hiçbir fikri yoktu çünkü normalde suspus kalıp telefonu hiç konuşmadan kapaması gerekiyordu. Dışarıda kar şiddetini gittikçe artırıyordu.



-Aynı yerde yarım saat sonra buluşalım mı, cevabımı orada söyleyeyim.


-Olur, dedi Genç Adam ve kapattı telefonu


Bir Komandonun AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin