Bölüm 1

46 2 0
                                    

Elindeki sigaradan bir nefes daha çekti ve yere fırlattı sertce. Aynadaki suretine yapmacık bir şekilde gülümsedikten sonra elleriyle biraz daha sıktı dağınıkça topladığı saçlarını. Saate bakmak için açtığı telefonunu yine saate bakmadan koydu cebine. Büyük mor kapıyı açtı ve 17,18 yaşlarındaki mavi saçlı kızın işaret ettiği sandalyeye oturdu. Beline kadar uzanan saçlarını bir hamlede çözüp omuz hizasını gösterdi elleriyle. Kız eline tarak ve makas alırken son kez baktı uzun, simsiyah, ona artık ağır gelen saçlarına. Saçlarını yanaklarına çekerek biraz olsun örtmeye çalıştı yüzündeki buruk ifadeyi. Mavi saçlı kız döndüğüne saçlarını arkaya doğru aldı hoş bir faydası yoktu, yüzündeki hüznü saklamaya yetmezdi saçları. o da gözlerini kapattı en azından kendinden saklamak istedi ağlamamak için ısırdığı dudaklarını, kasılan çenesini görmemek için. Gözlerini açtığında yeni biri vardı karşısında. Kısacık saçları ve dolan gözleriyle. Ücreti ödeyip dışarı çıktı. Siyah montunun önünü ilikledi ve şiddetli rüzgarın savurduğu saçlarını ensesinden toplayıverdi. Cebindeki paketten bir sigara daha çekti soğuktan kurumuş dudaklarının arasına koyup bir eliyle çakmağı tutarken diğer elini siper etti sigarasına. Derin bir nefesini belli ediyordu genişleyen sırtı. Sigarası hiç düşmezdi dudaklarından. Her acısını onunla hafifletmeye çalışırdı. O kadar çok yarası vardı ki onun. İlk yarasıydı babası hiç kapanmayan. En büyük yarası ise 5 ay öncesine kadar herşeyiydi. Özgür. Gitmişti, artık o da özgürdü. Ruhunu tutan eller yoktu artık, el izleri kalmıştı geriye. Onun sevdiği her huyundan vazgeçiyor, upuzun hep açık tutmasını istediği saçlarını kısacık kestirmiş, hep bağlıyordu. İntikam alıyordu aklınca. Böyle de severdi ya Özgür onu, emindi bundan. Çok severdi Özgür'ü küçüklüğünden beri. O kadar güzel bakardı ki ona. Hep sanki son kez bakıyormuşcasına uzun uzun bakardı o kusursuz yüzüne. Son baktığında haberi yoktu bundan. Sesiz sedasız gitmişti Özgür. Hep öyle yapardı. Adı gibiydi, birine tutsak olmayı kabul etmemişti. O gece 22 Ekim'de baktı son kez Özgür'ün kahverenginin en koyu tonu olan ama ona hep gökyüzünü hatırlatan gözlerine. Son kez sarılmıştı kemiklerini kıracakmışcasına. Özgür'ün onu öpmesinden anlamalıydı. Özgür kıyamazdı sevdiği kadına dokunmaya. Bir çocuk gibi severdi hep, 8 yaşından beri. Hep severdi. Ki sevgilisini Özgüre anlatırkende, başka bir erkek için onun omzunda ağlarken de severdi. Ama hiç söyleyemedi kaybetmekten kortu. O ise orta okulda fark etmişti ona aşkla bakan gözleri. Ki geç olsada hakkını vermişti. Çok sevmişti, tüm hücreleriyle. Başka kızlar gibi babası değil Özgür'dü onun çocukluk kahramanı. O kadar çok güvenle kaplardı ki içini. Öyle ki alnına bir silah dayasa bile karşı koymazdı. Şimdi gitmişti, yine kızamıyordu. Karşısına çıksa yine hiçbirşey olmamış gibi severdi onu, hiç yara almamış gibi.

                        Hava kararmıştı kuaförden çıktıktan sonra hala varamamıştım eve. Karanlık uzun sokakta ayakkabılarımın çıkardığı tok ses yankılanıyordu. Çiseleyen yağmur damlaları sokak lambasının önünde belirginleşiyor, yavaş yavaş iyice hızlanıyordu. Sokaktaki sessizliği yardı birden ''Zehra!'' vücudumdaki kan akışı durmuş gibi hissettiren bu sesi duyunca olduğum yerde kaldım ve bir süre arkama bakamadım. Belki göreceğiden korktum, belki hazır değildim. Bir süre sonra yavaşça döndüm arkamı. Heyecanını belli ediyordu hızlıca inip çıkan göğüs kafesi, belki de korkusunu. Ayağında benimkinin aynısı olan siyah bir postal, simsiyah kıyafetleri, cebinde belirgin bir iz yapan sigara paketi, biraz uzamış dağınık saçlarıyla karşımda duruyordu. Özgür. Sokak lambasının ışığı yüzüne vururken yağmur yağmasına rağmen kendini belli eden bir göz yaşı yanaklarına doğru yol almıştı. Bu görüntü içimi acıttı. Ama ağlamayacaktım. Öyle sıktım ki çenemi ağlamamak için biraz daha sıksam dişlerim kırılacaktı. Dakikalarca öyle durduk sessizce. Yollarına papatyalar serptiğim adam, şimdi karşımdasın ve bu kızda sana doğru bir adım atmaya bile yetecek cesaret kalmamış. Özgür anlamış olacak ki önce birkaç adım attı bana doğru. Koşmaya başladı. Yüzündeki ifade..acı. Özgür'ün canı yanıyordu. Yanıma geldiğinde sımsıkı sarıldı bana, ben ise kafamda milyonlarca kez bu anı kurmama rağmen karşılık veremedim ona. Gözyaşları yanağıma değdiği an yüreğime derin bir acı saplandı. Gözyaşlarım gözyaşlarına karıştı. Ağladığımı fark edince daha da sıkı sarıldı Özgür. Dudaklarını sertçe omuzlarıma bastırıp bir öpücük kondurdu. Ah be adam ne güzel öpüyorsun, derimi delip tüm hücrelerime değiyor sanki. O an bütün yükümü de almıştı benden, bütün acılarımı da. Özgür'ün sırtımdan kelepçe gibi bağladığı kollarından kurtulmak için ittim. Bi iki adım geriye gitti tökezleyerek. Sonra gözlerimin içine baktı. Birşey söylememi bekliyordu, en azından tek birşey. Sustum. Gözlerinden ne dediğini anladım hep. Bazen oturur birbirimizi saatlerce izlerdik. Normal çiftler gibi değildik. Tuhaftık. Sanki kaskatı kesilmişti vücudum tek bir kelime bile çıkmıyordu. Öylece dönüp yürümeye başladım. Özgür hemen kolumu yakalayıp hızlıca ama bi o kadar da canımı yakmamaya önem göstererek kendine çevirdi beni. ''Bırak!'' sesim sokakta yankılandı. Daha fazla tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Yağmur hala yağıyor, daha da hızlanıyordu. Gözyaşlarım yağmura karıştı. ''Neden gittin Özgür? söz vermiştin. Hani her yaramı sen saracaktın. İçim acıyor Özgür. Sensiz 5 ay yıllar gibi ge-'' Özgür lafımı kesip sımsıkı sarıldı yine. ''Anlatamam Zehra. Özür dilerim. Yıldızsız bıraktım gecemi. Ama anla lütfen başka şansım yoktu.'' Sustum, sustum, hala affetmedim, sarıldı sımsıkı bir elini saçlarıma koymuş baş parmağını oynatıyordu yavaş yavaş. ''Zehra'' dedi şakaklarıma bir öpücük kondurup.''Sana beni affet diyemem, zor. Ama izin ver yanında olayım. Şimdi tek bir şey söyle bana, tek bir şey hep yanında olabilmem içic cesaret ver bana. Çünkü bende bitti Zehra.''Sustum. Daha sıkı sardı beni kaldırdı yerden. Onun evine doğru yürüttü beni. Koltukta uzunca bir süre sessizce oturduktan sonra uykunun ağlarına takıldım omzunda. Bilincim iyice giderken bir şeyler mırıldandım sessizce. Ama Özgürün anladığına emindim, ki daha da sıkı kavradı sağ kolumu. ''Özgür, sen aydınlatırsın geceyi.'' 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sen Aydınlatırsın GeceyiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin