"Sonunda anladım ki; ben kocaman sevgimi, bazı insanların fukara yüreklerine sadaka olarak bağışlamışım."
Bölüm şarkısı; İlyas Yalçıntaş - Olmazsa Olmazımsın
Medya; Umut Sıla Korkmaz
***
"Bana söylemediğin başka şeyler var Sıla! Ve sen onları anlatmazsan inmeden geri döneriz!"gözlerim dolup taştı tutamadım kendimi. Kıraç'a bunları anlatmaya niyetli değildim, anlatmayacaktım da. Ben sustum, oda sustu. Öylece durduk arabada.
Hava kararmış, güneş batmış, evlerin ışıkları yanmıştı. Bizim ev gözüküyordu. Evin lambaları yanıyordu, odamın penceresine baktığımda onunda açık olduğunu gördüm. Kıraç dayanamayıp arabadan indi, ardından kapıları üzerime kilitledi. Ne yaptığını hiç düşünmedim. Artık nefes almaya bile mecalim kalmamıştı. Telefonuma baktığımda saatin 20.13 olduğunu gördüm.
Gözlerim dalmış bir şekilde bizim eve bakarken kapıdan birinin çıktığını fark ettim. Gözlerimi kısıp evden kimin çıktığını anlamaya çalıştım. Ağlamaktan gözlerim şişmişti dolayısıyla da net göremiyordum. Gördüğüm kişi erkekti ama ne abime benziyordu ne de babama. Hiç tanımadığım birisiydi, misafir olabildi herhalde.
Birden arabanını kilit sesi kulağıma gelince irkildim. Kıraç kolumdan tutup beni arabadan indirdi. Elindeki su şişesini bana uzattı. Bir yudum içtim, o an aslında ne kadar susamış olduğumu anladım. Bir yudumdan sonra tekrar su şişesini diktim ve kana kana içtim suyu. Su bittiğinde derin bir nefes almıştım. Ben susuzluğumu giderirken bu sefer ciğerlerim havaya hasret kalmıştı.
Nefes nefese Kıraç'a baktım. Dikkatle beni izliyordu ama konuşmuyordu.
"Niye konuşmuyorsun?"diye sordum. Arabaya yaslanıp ensesini kaşıdı.
"Bilmem, ne diyeceğimi bilmiyorum."dedi. Su şişesini çöpe fırlatıp derin bir nefes daha aldım. Saçlarımı bağlatıp elimle hava yaptım kendime.
"Ben hazırım Kıraç. Eve gidip konuşacağım onlarla."dedim eve doğru ilerlerken. Kıraç arkamdan,
"Mavi!"diye seslendi. Arkama dönüp ona baktım
"Evet."dedim titrek bir sesle.
"Ben buradayım, sabaha kadar bile olsa seni bekleyeceğim."dedi ve göz kırptı.
Ona yalandan gülümseyip önüme döndüm. Attığım her adımda onlara yaklaşıyordum, her yaklaştığımda kalbim daha da hızlı çarpıyordu. Kapının önüne vardım. Elimi titrekçe zile yerleştirip gözlerimi korkuyla kapatarak zile bastım. Zilin sesi kulağıma dolup taştı. O an zaman durdu. Sanki bu kapı bana hiç açılmayacakmış gibi hissettim.
Kapı hızla açıldığında gözlerimi açıp bir adım geri attım. Karşımdaki tanımadığım küçük bir çocuğa bakıyordum şu an. Kapının arkasına geçti ve
"Kisin?"diye sorunca afalladım.
"Oğlum! Ben sana benden habersiz kapıyı kimseye açma demedim mi?"diyip içerden gelen kadına baktım. Kimdi bu insanlar? Ne işleri vardı burada? Annem babam nerde?
"Buyurun kime bakmıştınız?"diye sordu kaşları çatık olan kadın. Ağzımdan çıkan tek şey.
"Annem nerede?" sorusu oldu.
"Annen kim kızım?"diye cevap verdi bu sefer asık suratıyla.
"Bu evin sahibi olan kadın benim annem! Bu evde yaşayan babam! Benim abim! Benim ailem nerede?"diye sinirle bağırdım. "Ne demek sen kimsin? Asıl sen kimsin kadın?"diye de ekledim ve onu iterek içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT KIRIKLIĞI
Novela JuvenilDİKKAT!! BİRAZ KOMİK FAZLACA DRAM İÇERİR !! Hem okul, hem hayat şartlarıyla ayakta durmaya çalışan vazgeçilmez diye bir şeyin olmadığını acı bir şekilde öğrenen, bununla birlikte hayatına yeni bir sayfa açan ve başına buyruk hareket edip biraz f...