"Oswald'ın gelmesini beklemek mahkemeyi bir hayli uzatacak. Bu durumda gözümüzü kralın danışmanından ayırmamalıyız. Kaçma gibi girişimlerde bulunabilir. Dikkatli olmalıyız."
Pencereden dışarıyı seyreden Bradley, Vincent'ın söylediklerini onaylarcasına başını salladı. Kralın danışmanı zaten yaptığı davranışlar dolayısıyla yeterince genç adamın dikkatini üzerine çekmişti. Bundan sonra da elbette gözü onun üzerinde olacaktı. Eğer kral engel olmasa, çoktan onu elleriyle öldürmüştü Bradley. Adam işleri zorlaştırabildiği kadar zorlaştırıyordu. Tabii bu durumda da genç adamın sinirleri iyice gerilmişti.
"Keşke Adrian'ı daha önce gönderseydik. Ya da, İngiltere'ye gelirken yanımıza Oswald'ı da alabilirdik. Böylece mahkeme hemen sonuçlanırdı."
"Evet ama kralın emriyle çağırılırsa kimse zarar görmez. Sen, Mabelle, Jaden, Chloe, Rosemary...kısacası tüm sevdiklerim yeterince tehlikeye girdi zaten. Böylesi daha iyi. Yani emir üzerine gelmesi."
Genç adam Brendan'ın yanındaki boş koltuğa yerleştiğinde, aklından Mabelle geçiyordu.
Acaba şimdi ne yapıyordu genç kız?
Beraber geçirdikleri gece çok güzeldi. Ona sarılıp, kokusunu içine çekerek uyumak...Gerçi babasıyla ilgili konu onu epey üzmüştü ama sonrasında toparlamıştı genç kız. Yani Bradley öyle olmasını umuyordu yoksa genç kız kendini perişan ederdi.
Aniden sonuna kadar açılan kapı, tüm düşüncelerini dağıtmıştı genç adamın. Hemen sonra soluk soluğa kalmış Adrian'ı fark etti.
"Bradley!..."
Genç adam kaşlarını çatarak ayağa kalktı.
"Senin burada ne işin var? Çoktan gemiye binmiş olmalıydın!"
Adrian nefes nefese bir şekilde konuşmaya çalışırken, Vincent onun yanına gitti.
"Sorun nedir Adrian? Neler oluyor?"
"Amcam...! Amcam, İngiltere'ye gelmiş..."
"Ne!? Nerede peki?"
Bradley'in çattığı kaşları daha da derinleştiğinde, içini bir endişe kapladı.
Oswald İngiltere'ye neden gelmişti!?
"Limandaki arabacıların söylediğine göre, Marcus Travis Wyatt'ın adresini araştırıyormuş. Sanırım...Mabelle'ın peşinde."
Bradley'in duydukları, sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi bir etki yaratmıştı onda. Elleri istemsizce yumruk halini alırken, dişlerini gıcırdattı.
Oswald, Mabelle'ın peşinde miydi? Onun günlükten haberi var mıydı ki? Görevinin sadece Jennifer'ı kaçırmak olduğunu zannediyordu Bradley.
"Askerlere haber ver. Çabuk hazırlansınlar."
Adrian hızla odadan çıkınca, Bradley de onun ardından çıkmıştı. Fakat merdivenlere ulaşamadan Brendan genç adamın kolunu tutarak onu durdurdu.
"Evlat, bende geleceğim."
"Hayır Vincent, buna gerek yok. Yanımda askerlerle gideceğim. Sen burada kalıp kral ile konuş. Adrian ile beraber ona durumu anlatın."
Yaşlı adam bu fikirden memnun olmasa da, Bradley'in haklı olduğunu biliyordu. Hem gitse bile, bu yaşlı vücuduyla sadece ona engel olurdu.
Dudakları düz bir çizgi halindeyken, genç adamı başıyla onayladı. Bradley de yaşlı adamın onayına karşılık baş selamı vererek odasına gitmişti. Çantasındaki silahlarını beline yerleştirdikten sonra dışarı çıkmak üzere ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel'im (Tamamlandı)
Fiksi Sejarah#1 - Tarihi Kurgu #1 - Romantic Mabelle, çocukluğunda babasından dinlediği macera dolu hikayelerin gerçek olmasını istemişti her zaman. O heyecanları yaşamak, o savaşlara girmek istemişti. Cesur ve dik başlıydı. Karşısına çıkabilecek tüm sorunların...