Chiminie: Dori?
(Görüldü 17.08)
Chiminie: Dori-ah!
(Görüldü 17.10)
Chiminie: Beni görmezden gelme saygısız kız!
Çiko: ?
Chiminie: Neden böyle yapıyorsun?
Çiko: ?
Chiminie: Kelimeleri kullan lütfen.
Çiko: Ne oldu?
Chiminie: Sonunda.
Ne yapıyorsun?
Çiko: Yemek yiyorum.
Chiminie: Ne yiyorsun?
Çiko: Kimbap~
Chiminie: Beni yemek için çağırmayacak mısın?
Çiko: Sence?
Chiminie: Tabiki hayır...
(Görüldü 20.01)Jimin mesaj gelmeyince telefonu kapattı ve mutfağa gitti. Annesi bu akşam evde olmayacaktı. Babası zaten aylardır yurt dışındaydı. Tek başına kalmıştı. Tek başına ve aç.
Eli buzdolabına gittiğinde kapı çaldı. Yapmak üzere olduğu şeyden vazgeçip kapıya yöneldi. Dori elinde bir tabak kimbapla karşısında duruyordu.
"İçecekler senden." Chidori Jimin'in yanından sıvışarak salona geçti. Ortadaki gri yuvarlak masanın üstüne tabağı bıraktı. Jimin ensesini kaşıyarak Dori'nin yanına geldi. "Bugün annem yok. Dedem rahatsızlandığı için Seul'e gitti." Dori başını salladı. "Haberim var. Yoksa yemeğimi paylaşmazdım. Aç kalmanı istemedim." Jimin hafifçe gülümseyerek kızın yanına oturdu. Aynı anda Dori ayaklanarak hızlıca mutfağa gitti.
O geceki öpücükten sonra araları düzelmişti ama Dori hala soğuktu. Ya da tam olarak tanımlarsa, tutuktu. Dori Jimin'den çekiniyordu. Aralarının düzelmesinden memnundu. Yine de kendi dudaklarına kapanan dolgun, yumuşak dudakları hatırlayınca ensesinde ter damlaları birikiyordu.
Dori elindeki bardaklara meyve suyunu doldurup salona yöneldi.
Jimin'den olabildiğince uzağa oturmuştu. Jimin onun uzaklığını fark etmişti. Cebinden telefonunu çıkarttı.
Chiminie: Yaklaşsana.
Dori mesaj sesiyle elini telefonuna uzattı. Gelen mesaja cevap yazacaktı ki durdu. Gözlerini kaldırıp çocuğa baktı. Jimin bir şey söyleyecek gibi olunca dikkatini tekrar telefona verdi.
Çiko: Olmaz.
Chiminie: Neden?
Dori biraz düşündü. Parmaklarını tekrar oynattı.
Çiko: Çünkü...
Olmaz.
Jimin mesaja kıkırdarken Dori onun gülüşü yüzünden fark etmeden gülümsemişti. Jimin telefonu koltuğa koydu. Masayı Dori'nin önüne ittirdi ve kıza yaklaştı. Kolunu kızın omuzlarının üstünden geçirip kızı kendine çekti. Dori'nin saçlarının kokusu Jimin'in burnuna dolmuştu. Çikolata kokuyordu. Seneler geçmişti fakat her koşulda kızın saçları çikolata kokuyordu. Yüzündeki gülümsemeden bir haber burnunu kızın uzun saçlarına soktu.Dori Jimin'in telefonu titrediğinde, genç adamın bacaklarının üzerinden uzanıp telefonu aldı. Birçok mesaj vardı farklı farklı kişilerden. Jimin'in popüler olduğunun farkına tekrar vardı.
Jimin hiçbir zaman sevmediği biriyle ilişki yaşayan biri olmamıştı. Popüler biri olsa da, bu tür ilişkilerin insanı değildi. Yine de şuan Dori ile oldukları durumu sevmişti. Onun kıskanç bir kız arkadaş gibi telefonunu kurcalaması bile hoşuna gitmişti.[Kim SoonHa: Selam.]
[Kim TaeHyung: Piç misin Jimin?]
[Lee EunByol: Oppa! Hala mı zamanın yok? :( ]
[Saygısız Kook: Senden nefret ediyorum. Beni ele vermekten vazgeç artık lanet olası!]
Dori konuşmalarda biraz yukarı çıktığında kendisini gördü. Kayıtlı ismini görünce kaşları çatıldı. Yüzünü Jimin'e doğru kaldırdı. "Çiko da nereden çıktı?" Jimin gülümsedi. "Benim küçük sırrım." Aslında basitti. Senelerdir çikolata kokan saçları yüzünden böyle kaydetmişti Jimin. Yine de Dori'nin bunu bilmesine gerek yoktu.Dori telefonun tekrar titremesi üzerine dikkatini ekrana verdi.
[02-8xxxxxx: Jimin, seni özledim.]
Dori telefonu Jimin'e uzatırken kaşlarını çatmıştı. Jimin telefonu alıp gelen mesajı okudu. Ardından silip telefonu tekrar koltuğa fırlattı. "Önemli biri değil." Kız hala kaşları çatık genç adama bakıyordu. Jimin baş parmağını kızın iki kaşının ortasına koyup bastırdı. "Erkenden kırışacaksın." Dori yüzünü ondan uzaklaştırdı. Jimin içinden geçirmeden edemedi. "Kırıştığında bile güzel olacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꿈~kkum~ Park Jimin
FanficBazen her şey beynimizin bize küçük bir oyunuyla başlar. Biz bu oyuna "rüya" diyoruz.