11.BÖLÜM

21K 1.2K 243
                                    

11.BÖLÜM

Sanki yürüdüğümüz bu karanlık koridorun sonu bizi geçmişe geri sürükleyecekmiş gibi korkarak atıyordum her adımımı. Geride bıraktığımız onca zaman bu koridorun karanlığını azaltamamış, o odanın zehrini temizleyememişti. Koridorun sonuna geldiğimizde kapının önünde durduk.

Ayaz boşta olan elini cebine atıp bir anahtar çıkardı. Kapıyı açıp içeri girerken elim hâlâ onun elinin içindeydi. Işığı yaktıktan sonra Ayaz elimi biraz daha sıktı güç almak ister gibi. Odanın her yerinde annesi ile ilgili bir hatırası vardı. Beni asıl korkutan, duvarın ardına gizlenmiş odayken, Ayaz'ı korkutan odanın tam da burası olduğunu biliyordum.

Anılar da bir zehir değil miydi zaten? Ayaz'ın asıl zehri anılarıydı.

"Altın Vuruş'ta kalan ve artık satıp kullanmayacağım maddeleri aldığım yere geri götüreceğiz," dedi Ayaz boş duvara doğru yürürken. O an ilk kez tüm bu zehirlerin nereden ve nasıl Ayaz'a ulaştığını merak ettim birden. Sanki bu oda bar yapıldığından beri zehir işe doluymuş ve hiç bitmiyormuş gibi geliyordu halbuki.

"Tehlikeli dediğin yer orası mı?" diye sordum. Biraz sıkıntıyla başını salladı aşağı yukarı. Sonra duvarı iterek döndürdü ve yasaklı maddelerin olduğu odaya girdi. İstemeyerek de olsa ben de arkasından girdim.

"Bu işten para kazanıyor muydun?" diye sordum. Ayaz bir dolabı açıp içinden iki tane valiz çıkardı. Bana bakmadı.

"Herkesin bir üstü, korktuğu ve kendisinden daha güçlü olduğunu bildiği adamlar vardır," dedi. "Benim bu malları belirli bir anlaşmayla aldığım büyük ve gizli bir örgüt var. Ortak olarak iş yapıyoruz denilebilir. Ben onlar için malları satıyordum ve para belirli yüzdeler ile bölüşülüyordu."

Dolaplardaki paketleri tek tek valizlere doldurmaya başladı. İki valizi dolduracak kadar mal vardı hâlâ Altın Vuruş'ta.

"Paraya ihtiyacın mı vardı?" diye sorarken ister istemez kınayıcı konuştum.

"İnsanoğlu üç şeye asla doymaz Gamze," dedi. "Aşk, intikam ve para. Ne kadar tadarsa bu üç şeye hep daha fazlasını ister. Ben de öyleydim işte. Kazandıkça daha çok kazanmak istedim."

"Anladım," diye mırıldandım ama anlamak istemiyordum. Ayaz'ın geçmişini düşünmek istemiyordum. O bir valizi doldurup diğerine geçtiğinde, "Ben seni odada bekleyeyim," diyerek kaçtım yanından.

Bileklerimizdeni izler nasıl hiçbir zaman tamamen yok olmayacaksa geçmişin izleri de asla zihnimizden silinmeyecekti. Ben bileklerimdeki izlerden utandığım gibi Ayaz da geçmişinden utanmaya devam edecekti.

Ayaz elinde iki valizle duvarın ardından çıktı birkaç dakika sonra. "Gidelim hadi," dedi. Valizleri arabanın bagajına yerleştirirken biraz tedirgindim çünkü polis falan yakalarsa hayatımız biterdi. Ciddiyetinin tam olarak farkına varamıyordum ama çok büyük bir suça ortaklık ediyordum.

"Kötü bir şey olmaz değil mi?" diye sordum yola çıktığımızda. "Yani mallarını verir ve geri döneriz bir sorun çıkmaz değil mi?"

Ayaz korkusuzdu. Korksa bile korkmuyormuş gibi davranırdı, hep üstün olmaya çalışırdı. Şimdi ise kısa bir an sessiz kaldı ve kendisi bile emin olamayarak, "Umarım çıkmaz," diye cevap verdi. "Kendi gücüne inanmanı istemesem asla benimle gelmene izin vermezdim."

"Korkuyor musun?" Ayaz'ın herhangi birinden korkması imkansızmış gibi hayretle sordum bu soruyu.

"Korkmalıyım," dedi. Bir eğlence mekânının arka sokağında durdurdu arabayı. "Hiç konuşma ve yanımdan ayrılma sen," dedi. Korktuğumu gizlemeye çalışarak başımı salladım.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin