Medya: Alev
"Hayal'i gidip bizim almamız gerekmez mi?" Kıyıya vuran dalgaları izleyen adamın yanına oturdu Defne. "Adam görevlendirdim de ne demek. Senin her zaman ki önceliğin o kızın iyi olduğundan emin olmak değil mi?"
"Öyle Defne, öyle ...Önceliğim onun iyi olduğundan emin olmak. Onun ve..." Bakışları elinde kısa süre önce çaldığı topukluları ile diyeceğini bekleyen kıza döndüğünde "... Adem babanın." dedi Savaş.
"O zaman neden burada oturmuş güneşin batışına karşı endişeyle bekliyoruz." Normalde olsa aşırı romantik gelebilecek manzaraya bakıp iç çekti Defne. Kırmızıya bulanan gökyüzü ve ay ışığıyla parlayan denize baktı. Kartpostallar da bile göremeyeceğiniz ay ve güneşin güzellik savaşını sevdiği adamla baş başa izliyordu. İnsan eliyle resmedilemeyecek kadar güzel manzarayı izlemeyi bırakıp Savaş'a döndü. "Sen değiştin bir günde. Eskiden olsaydı, bu Savaş değilde..."
"Benim Savaş'ım olsa böyle davranmazdı mı diyecektin?"
Yine o yandan gülüş ve yine o sinsi bakışlar. Oturduğu yerden sinirle kalktı Defne. Gökyüzü tarafından özenle hazırlanan romantik manzarayı ustalıkla piç eden Savaş'a küfrederken koşarak yanlarına gelen adamı fark etti. "Biri geliyor. Biri geliyor."
"Korkmana gerek yok, Savaş'ın halleder." Saldırmak için elindeki sivri topukluları hazırda tutan kıza bakıp gülümsedi genç adam. Oturduğu yerden yavaşça kalkıp yanlarına gelen adama yöneldi. Korkak Defne arkasına saklanmış omzunun üstünden olan biteni izlemeye başlamıştı.
"Defne, korkmana gerek yok, o bizden. " Genç kızın ensesine değen nefesi kendinden geçmesine neden oluyordu. Kısa bir anlığına gözlerini kapatıp burnuna ulaşan kokuyu ciğerlerine çekti. Defne'nin şeker misali tatlı kokusuyla anın tadını çıkarırken rüzgarla uçuşan altın sarısı saçları adamın yüzünü okşamaya başlamıştı.Sırtındaki küçük eller tenini terk ettiğinde hayati tehlikemiz var yeniden arkama saklan dememek için kendini zor tutuyordu.
"Hayal, o nerede? "
"Üzgünüm, efendim." Mahcup bir şekilde patronunun suratına baktı adam. "Biz gittiğimizde her şey çok geçti. " dedi.
"Ne demek geçti." Ardına saklandığı Savaş'ı itip öne geçti Defne. Neredeyse onun iki katı cüsseli Savaş'ı itebildiği için şaşıran adama bakıp "Hayal nerede? " diye bağırdı.
"Şey... Azrail'in adamları onu kaçırıp Şile yolunda kaza yapmışlar. "
"Bu mudur yani? Sonra..."
"Sonra Hayal Hanım ellerinden kaçmış. " Soruyu soran genç kız olmasına rağmen cevapları patronunun gözlerine bakarak söylüyordu adam. "Tabi Azrail'in adamları da peşine düşmüşler. Sonra Hayal hanım uçurumun kenarına gelip de onlardan kaçamayacağını anlayınca..." Söylediği her sözün patronunun yüz hatlarını germesini korkuyla izledi adam. Normal anlarda bile aşırı sert mizaca sahip Savaş'ın gerilen kaslarına bakıp derin bir nefes aldı. Belkide kuracağı son cümleler olucak olsa da cümlesini bitirmeli, olanları tüm gerçeğiyle anlatmalıydı. "Hayal hanım uçurumdan denize atlamış efendim. Ne Azrail'in adamları nede biz onu bulamadık. Dirisini de..." Cümlesini tamamlamak istemiş yüzüne inen yumruklarla yere yığılmıştı.
"Hayal yüzme bilmez ki." Az önce ona romantik gelen denize şimdi korkuyla bakıyordu Defne. İyice kararan hava sonu gözükmeyen suyu dahada korkunç hale getirmişti. Neredeyse küvetten bile ürken arkadaşının derinliği belirsiz soğuk sularda yalnız başına olduğunu düşünmeye başlamıştı. Sinirini acısını yanlarındaki adamdan çıkaran Savaş'a aldırmadan ağlamaya başladı. Hıçkırıkları birbirini sıra ıssız ormanda yankılanırken bakışları sadece denize, bir yerlerde yardımını bekleyen arkadaşına odaklıydı. Sonuçta o ve Hayal kardeş sayılırlardı. Kardeşler birbirlerini yalnız bırakmaz ne yapacaklarsa birlikte yaparlardı. Ölüm söz konusu olsa bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çömez Dadı
UmorHerkesin hayatında kırılma noktaları vardır. Kimi için yüksek puanla üniversiteyi kazanmak, kimi için yüksek maaşlı bir işe kabul edilmek büyük bir olay olabilir ama Hayal için hayatın hazırladığı sürprizler bundan biraz fazlasıydı. İstanbul'un e...