bölüm 2

939 74 13
                                    

Tanıştırayım;) ( multimedya) sevgili durucuğum bugün nedense kendimi babanemin takma dişlerine benzettim. Hissiz, duygusuz, cansız.. Sebebi yok!)

eylül ayının 15 i sabahı gözlerimi hüç susmayan telefonumun ziliyle açtım. saate baktığımda 9 olmuştu. yataktan fırlayıp banyoya doğru koştum. "neredesin duru ya sakın uyuya kaldığnı söyleme" yok canım saçmalama böyle özel birgünde uyuya kalır mıyım yoldayım trafik var biraz geliyorum hemen"

allah beni kahretmeli ya!! hızlıca eşofmanları giyip elbisemi galoşuyla ve ayakkabılarımı çantalarımı da alıp evden çıktım. koşarak geri dönüp gözlüğümü de alıp kapıyı hızla kapattım. Yıllardır şu gözlükle yaşıyor olmama rağmen hala Nasıl unutuyordum çözemiyordum.. gözlüklerimi güzelce takıp yola koyuldum. yoldayken telefonum tekrar çaldı arayan yine ayçaydı. zaten başka kim arar ki? artık o da evleniyor boşlar beni ne yapacaktı ya kocasının koynundan çıkıp zırt pıt beni mi arayacaktı. "efendim canım" gözlüklerini taktın değilmi canım trafikte dikkat et bak"..

yok yok bu kız beni asla bırakmaz baksana en telaşlı gününde bile arıyor canım benim ya.. annem bu kadar düşmüyor üstüme. aslında o da düşerdi ama; baktı ki benden bir baltaya sap olacağı yok o da vazgeçti kendi halime bıraktı beni.. sonunda kısa sürede pazar günü olmasının verdiği avantajla bomboş yollarda kuaföre yetişebildim.  ayça çok güzel olmuştu. Belki de gördüğüm en güzel gelindi.  kuaförde tek başınaydı annesi dahil kimseyi istememişti. damat tarafından da aynı şekilde. Zaten kaynanasını pek sevmezdi. Adını bile yamyam ana koymuştu.. herşey kusursuz ve sorunsuz ilerlesin istiyordu. nerde çokluk orada bokluk herkes birşeyimde karışacak stres olacağım seni stiyorum sadece demişti. bende geç kalmıştım. beni görünce ayağa kalkıp boynuma sarıldı. nasıl olmuşum diye sordu. böylesi kusursuz bir güzelliğe olmamışsın demek için kör olmak gerekir arkadaşım. dedim. 32 dişi dışarda güldü. "hakaret mi iltifat mı anlayamadım ama neyse"dedi? "neyini anlayamadın yahu "dedim. "hayır yani senin de gözlerin maşallahı var biliyorsun üzüleceğini bilmesem körsün diyeceğim. " ee dedin zaten vur vur kırbaçı ya" Yani bir çizdirmedin ama sende şu gözlerini. Kurtulamadım şunlardan Allahtan son zamanların Moda'sı oldu da şu yuvarlak çerçeveler daha marjinal göründün işte..
yine ayak üstü beni ezdi bu kız kesin bundan zevk alıyordu. hadi otur seni de süslesinler de dış  çekime gideceğiz oradan da başlasın düğün!  annesinin sözünü dinleyen uslu bir çocuk gibi koltuğa oturup kendimi makyöze ve kuaföre emanet ettim. baştan aşağı benimle ilgileniyorlardı sanki gelin olan ayça değil de bendim. tüm hazırlıklar bitince aynaya baktığımda kendime inanamadım. yıllardır yüzüne nemlendiriciden başka hiç birşey sürmedğim için kısa süreli bir şok yaşıyordum ayça benim kadar şaşkındı. güzelim geliniğin içinde dizlerini döve döve kahkaha atıyordu "ya sana ne oldu böyle pamuk prensese dönmüşsün resmen".. gözlüklerimi takıp tekrar baktım aynaya, gerçekten de kendimden beklemedğim performanstı bu. göz makyajım ela gözlerimi belirginleşirmişti. dişlerim kırmızı rujlu dudaklarımız arasında inci gibi sıralı duruyordu . ben bile bu halime şoklardaydım. "hadi elbiseni de giy çıkacağız birazdan gelirler bizi almaya.

odaya geçip elbisemi galoştan çıkarttım. askıda olmasına rağmen kuyruğu yere kadar değiyordu. beyaz dar balık bir model seçmiştik ayçayla birlikte. altına da gri topuklu bir ayakkabı. straplez elbisemin omuz kısmından dökülen işlemeli  detayları vardı. üzerime giyip fermuarını uzun bir uğraşla kapattım. ayakkabılarımı da giydim. ve çantamı da elime alıp çıkardığım eşofmanlarımı yanımda ki valiz çantama doldurdum. odadan çıktığımda ayçanın ve çalışanların gözleri fal taşı olmuştu adeta. "gelin ben miyim senmisin belli değil dedi". gülerek. "ben sana demiştim beyaz giymemeyeyim diye tutturdun illaki giyeceksin de giyeceksin. milette diyecek ki bu kız kıskançlığından giydi tövbe ya".. gelinliğinin iki yanından tutup yanıma yürüdü.. tam önümde durdu ve siyah çerçeveli gözlüklerimi çıkarıp avucuma koydu "bugün bunu takma bari tam 15 yıldır takıyorsun artık yeter. ayrıca sen benim nedimemsin ve kardeşim en yakın dostumsun beyaz giymeni ben istedim. herkes gelinin kim olduğunu biliyor sıkma tatlı canını." dedi. o anda bir çarpma ve korna sesiyle irkildik. çalışanlar kapıya doğru koşup kapıda neler olduğuna bakarken içeri doğru bir ses yankılandı.

Aşk olsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin