Sizce imkansız aşk diye birşey varmıdır? Birbirlerine iliklerine kadar aşık olmuş iki insanın, şuursuz aşkının önünde kim durabilir hangi pranga tutsak edebilir. Sadece bir çocuk mu ?
Gösterişli, alımlı, özgüveni yerli yerinde, asi bi kızdı masalımızın baş kahramanı Eylül. Henüz yeni başladığı dershanede, oldukça beğenilen hocaları ve arkadaşları tarafından sevilen 18 yaşında, hayatla hiçbir sorunu olmayan, duygularıyla değil mantığıyla hareket eden, enerjisi oldukça yüksek bir kızdı. Aşka olan inancı bir ateistin tanrıya inancı kadar zayıftı, hatta yoktu Ama hiç hesapta yokken o öyle birine aşık oldu ki Eylül, Uzanmak istese, tutup sarmayı bi kenara bırakın, yakınlaşmazdı bile. Tabiri caizse Karınca ile bir balığın birbirine aşık olup, kavuşması kadar mümkünsüzdü. Ne kendi yaşıtıydı o, ne beklediği, ne mantığının aldığı, ne de hesaba kattığı... Sadece diğer yarısıydı.
Herkesin bir diğer yarısı yokmudur ki zaten, herkesin bir tamamlayanı, kokusunu saranı, içinde ukte kalanı, vazgeçilmezi bir imkansızı.
Zaten Aşk bu, kavuşamamak gerek temeli bu, kavuşursan aşk olmaz. Acı çekmeden çile çekmeden, aşkı yaşadım diyemezsin
Hiç, sırf o güzel söyledi diye kendi isminizi çok sevdinizmi. Hiç sevdiğiniz adamın dizlerinize dökülen bir kaç saç telini, onu tekrar görebilirmiyim korkusuyla acizce sakladınızmı, ya da sizin avuçlarınızı koklayarak öpen bi adam sevdimi ? Bu kız öyle birine aşık olmuştu ki...