Tenha bir sokakta tek başıma yürürken gördüğüm o iğrenç görüntüleri kafamdan atmaya çalışıyordum. Yine aynı şey oldu. Yine beni aldattı. Ona ikinci defa güvenmekle en büyük hatayı yapmıştım. Biliyordum.
Benim çalıştığım barda aldatmıştı beni. O kızıl saçlı sürtükle yiyişiyordu. Bende arkama bakmadan bardan çıkmış ağlayarak koştum. İşte şimdi de burdayım. Aslında nerde olduğumu bilmiyorum. Kimse olmayan bi sokak. Makyajım akmış ve yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuş bi şekilde sadece yürüyorum. Eve nasıl gideceğim hakkında hiç bir fikrim yok. Zaten eve gidemem. Çünkü orası Ege'nin de -sevgilisi- eviydi. Yani Ege de orada olacaktı. Bugün bi otelde kalmalıydım. Bu saatte kimsenin evine gidemem.
Bunları düşünürken sokağın başından gelen siyah arabayı farkettim. Hemen elimi kaldırıp arabanın durmasını rica ettim. Umduğum gibi araba durdu.Yağmur çok şiddetli olduğu için arabadaki adam camı bile açmadan içeri gir işareti yaptı. Koşarak arka kapıyı açtım ve arabaya bindim. Biliyorum gece gece tanımadığım bi adamın arabasına binmek çok saçma ve tehlikeli ama buna mecburum. Başka çarem yok. Adam arka koltuğa döndü.
"Bu saatte bu yağmurda napıyorsun?" dedi kızgın bir sesle.
Sanane amına koyim dememek için kendimi zor tuttum.
Gülümseyerek "Uzun hikaye." dedim. "Buraya en yakın otele bırakabilir misiniz acaba?" dedim.
"Buraya en yakın otel yaklaşık yarım saat uzakta."
Neredeyiz onu bi bilsem.
"Gideceğin bi yer yoksa bu gecelik benim evimde kalabilirsin. Ne dersin?" dedi.
Yuh devenin nalı derim. Hee hiç tanımadığım birinin evine gideyim orda kalıyım. Yalnız ben böyle diyorum ama cidden nerde kalıcam ben?
"Pansiyon falan da mı yok?" dedim umutsuz bi sesle.
"Söylediğim gibi. En az yarım saat uzaklıkta." dedi.
Yürüyerek gitsem? En az iki saatimi alır. Taksi? Doğru ya niye taksiyle gitmiyorum ben.
"Neyse ben taksiyle gideyim. Yine de teşekkür ederim."
"Ya dur. Ne gerek var bi gece için o kadar para vermeye. Gerçekten kötü bi niyetim falan yok. Sadece seni düşündüğüm için."
Sanki beni tanıyo da. Beni düşünüyomuş tabi tabi. Telefonumu almak için çantama yöneldim. ÇANTAM? NERDE LAN? Barda unuttum! Öyle koşa koşa çıkarsan tabi unutursun gerizekalı Ecem. Al işte. Cep telefonum yok param yok. Bara gidemem kapanmıştır bile. Ne yapıcam? Gidicem çocuğun evine başka çarem yok.
"Eee ne diyorsun? Geliyor musun, gelmiyor musun?"
"Tamam geliyorum." dedim utangaç bi biçimde.
"Adın ne?"
"Ecem." dedim kısık bir sesle.
"Bende Özgür."
Ara sıra yoldan gözünü çekip aynadan bana bakıyordu. Aynadan kendimi gördüğümde şok oldum. Göz makyajım tamamen akmış ve yanaklarımda hafif siyah izler bırakmıştı. Saçlarım tamamen ıslanmış ve iğrenç görünüyordu. Yani tam anlamıyla iğrençtim.
Yaklaşık 5 dakika süren bir yolculuktan sonra evi sandığım yere geldik. Pek küçük sayılmayan müstakil bir evdi. Yani dışarıdan büyük gözüküyordu.
"Gel." diyerek bahçe kapısını açtı. Bahçe kapısından evin kapısına kadar büyük beyaz taşlar diziliydi. Evin kapısına geldiğimizde kapıyı açtı ve içeri girdik. Evin içi dışından daha güzeldi. Mobilyalar kahverengi ağırlıklıydı. Duvarlar krem rengiydi ve büyük salonun bir köşesinde şömine vardı. Şömine ve etrafı kahverengi taşlarla döşeliydi. Gerçekten güzel bir evdi.
"Evin çok güzelmiş." dedim utangaç bir sesle. Hala çekiniyorum ve korkuyorum açıkçası.
"Teşekkür ederim." dedi içten bi gülümsemeyle.
"Yanlız mı yaşıyorsun?" diye sordum.
"Evet, maalesef." dedi. "İstersen bi duş al. Bende sana giyecek birşeyler ayarlayım. Olur mu?"
Haklıydı. Berbat görünüyordum ve kıyafetlerim hala ıslak sayılırdı.
"Olur. Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.
"Gel sana banyonun yerini göstereyim."
Tamam anlamında başımı sallamamla 'beni takip et' der gibi kafasını oynattı. Evin üst katına çıktıktan sonra kapalı oda kapılarından birini açtı ve içeri girdik.
"Duş içeride. Çıktıktan sonra da gardroptan istediğini alıp giyebilirsin. Banyoda havlu falan da var."
"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek.
O da gülümsedi ve odadan dışarı çıktı.
Banyoya girdim ve suyu açtım. Şu anda tek istediğim sıcak bir duş. Bu oda ve kıyafetler kimin acaba? Belki de sevgilisinindir. Ama yalnız yaşadığını söyledi. Aman boşver. Banane.
Suyun altına geçmemle düşünmeye yeni yeni başlayabildim. O gerizekalı yine aynı şeyi yapmıştı. Yine beni aldatmıştı. Aslında gerizekalı olan bendim. Onu affetmekle en büyük gerizekalılığı ben yapmıştım. Kim bilir şu anda ne yapıyor. Yine özür mesajları atıyordur. Eminim ki beni elli kere aramıştır. En az 20 tane de mesaj vardır. Salak!