Bununla okuyun: http://www.youtube.com/watch?v=My2FRPA3Gf8 (multimediada da var.)
"Benim ilk gerçek aşkım... Louis Tomlinson."
"Peki, o senin için ne hissediyor?"
"Hislerimiz karşılıklı, onunla bu konu hakkında konuştuk."
(21 Şubat 2011, Harry Styles Sugarscaper Röportajı)O Gün, 2010
Harry'nin parmak uçları gergince kanepenin üzerinde ritim tutuyordu. Merakla Louis'nin eve dönmesini bekliyordu. Ona söylemek zorundaydı...
Onu gördüğü ilk günden beri, midesinin derinliklerinin bile yandığını hissediyordu. Ama her şeyi ona anlatmaktan çok korkuyordu...
Her şeyi saklamanın daha iyi olacağını düşünüyordu.
Eğer ona hissetliklerini anlatsaydı, arkadaşlıkları mahvolabilirdi.
Ama artık, içindeki hisler onu aşmıştı, her şey kaynamıştı ve karnında hissedebildiği gürültüler çıkarıyorlardı. O artık içini dökmeliydi, hislerini anlatmalıydı...
O Louis'ye aşıktı. Ama bu sadece bir kalp çarpıntısıyla başlayan aptal aşklardan değildi. Gerçek aşktı...
Louis'ye, en iyi arkadaşına nasıl aşık olduğunu açıklayamıyordu bile... O dosdoğru, olduğu gibi biriydi; ancak Louis'ye aşık olmak onu tamamen iktidarsızlaştırmıştı.
Tüm bu zamandan sonra, Harry biseksüel olduğu gerçeğini kabullenmişti. Ama Louis'yle aynı düşüncelerini paylaşıp, paylaşmadığını bilmiyordu... Ya da aynı hisleri... Sadece ona her şeyi anlatmak zorunda olduğunu biliyordu.
Kapı tokmağının çalındığını duyduğunda kasları kasılmaya başladı, kalbi heyecanlı ve gergin bir biçimde atıyordu.
Louis oturma odasının içine girdi ve Harry'e onun içini eriten beyaz, parlak bir gülümseme yolladı. Harry'nin hemen yanına oturdu ve selam verdi.
"Merhaba Harry. Süt aldım, artık mısır gevreğini yiyebilirsin!" Arkadaşça güldü.
"Seninle konuşabilir miyiz Louis?"
Harry'nin sesi ürkek, hızlı ve düzensizdi. Gergin olduğunu her halükarda kolayca anlaşılıyordu.
"Tabii ki Harry! Her şey yolunda mı?"
Louis hafifçe gülümseyerek ona yanıt verdi, görünüşünden endişelendiği anlaşılıyordu. Louis kafasını biraz aşağı eğerken, Harry derin bir nefes aldı. Louis Harry'nin genelde olmayan bu gerginliğine karşı kaygılanmıştı.
"Louis, bunu biraz garip bulabilirsin." Harry'nin ağzından sözcükler dökülmeye başlamıştı. Üst dudağı titriyordu.
"Ama lütfen beni başından sonuna kadar dinleyeceğine ve yargılamayacağına dair söz verir misin?"
Louis fısıldadı.
"Beni korkutuyorsun Haz..."
Harry hemen onu durdurdu.
"Söz veriyor musun?"
"Evet, söz veriyorum."
Harry dizlerine baktı ve bir derin nefes daha aldı. Louis onu sabırla izliyordu. Onu cesaretlendirmek için elini, onun omzuna koydu. Harry'nin onun elinin altında titrediğini hissetti.
"Louis, ben gerçekten bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum."Harry kekeliyordu. Kafasını hafifçe sallayarak buklelerini hareket ettirdi.
Louis Harry'nin omzunu sıvazladı ve öneride bulunmaya çalıştı.
"Sadece kendini sıkmadan yapmak istediğini yap. Bu her zaman bir şeyler açıklamanın en iyi yoludur.
Sonra Harry'e sıcak bir gülümseme gönderdi. Harry başı ile onayladı ve fısıldadı.
"Haklısın..."
Başını Louis'ye doğru kaldırdı ve gergin bir şekilde sırıttı.
"Seni seviyorum Louis."
Büyük bir sessizlik ortamda hakim oldu. Louis uzunca bir süre Harry'nin yeşil gözlerine baktı, Harry'se Louis'nin derin mavi gözlerinde tutsak kalmıştı...
Louis arkadaşça gülümsedi.
"Ben de seni seviyorum, Harry..."
Harry gözlerini başka tarafa dikti. Suçluluk duyan biri gibi konuşmaya başladı.
"Hayır, Louis... Ben gerçekten seni sevdiğimi kastediyorum. Bir arkadaştan daha fazlası gibi..."
Louis'nin gülümsemesi yok oldu. Derin mavi gözleri aşağı tarafa bakmaya başladı.
Harry kaybettiğini düşünüyordu...
An itibariyle Louis'yi sonsuza kadar kaybettiğini düşünüyordu. Ama Louis hiçbir şey söylememişti. Harry'nin konuşmasını devam ettirmesini bekliyordu. Başından sonuna kadar dinleyeceğine söz vermişti...
Harry birkaç dakika sessiz duran arkadaşını gözledikten sonra konuşmaya devam etti.
"İlk günden beri Louis... Sana deli gibi tutuldum. Ama asla bunu sana söyleyemedim, eğer sana söyleseydim arkadaşlığımızı mahvedeceğimi düşünüyordum... Seni kaybetmek istemedim..."
Louis başını yeniden kaldırdı ve gözlerini Harry'nin yeşil gözlerine dikti. O bu sırada gülüyordu.
"Harry, ben..."
Louis durdu. Yavaşça Harry'nin yüzüne ulaştı, nazik bir şekilde yüzlerini birleştirdi. Yüzünü yavaşça Harry'e eğdi ve onun dudaklarıyla kendi dudaklarını birleştirdi.
Harry ilk başta şaşırdı ancak içten içe Louis'nin yumuşak dudaklarının sıcaklığını hissetmeye başladı Bunun için ne zamandır bekliyordu...
Harry bu durumdan hoşnutken Louis dudaklarını çekti ve kendini hızla kanepenin öbür ucuna attı. Louis ne yaptığına tamamen şaşmıştı. Dizlerini incelemeye başladı. Titrekçe fısıldadı.
"Harry..."
"Sorun ne Louis?"
Harry yüzündeki sırıtışa engel olamıyordu. Louis onu isteyerek öpmüştü! Bu anın sadece bir hatıra olarak kalmasına izin veremezdi.
Louis'ye yaklaştı, baş parmağı ve işaret parmağıyla çenesini yakaladı. Tutkuyla dudaklarını onun yumuşak dudaklarına bastıracakken, Louis hiddetle geri çekildi.
"Harry bunu yapamayız!"
Harry reddedilip öylece kalakalmadan önce, Louis ona şiddetle bağırmıştı. Masum Harry kanepeye yeniden otururken, kalbi göğsünü açıp çıkacak kadar büyümüştü sanki...
"Neden?"
Harry yeniden bir gergin ses tonuyla konuşmamak için çaba sarf etmiş ve sonunda, titrek ve güvensiz bir sesle sorabilmişti.
"Birbirimizle öpüşmemiz.... Doğru değil!" diye yanıtladı onu Louis.
Harry, Louis'nin 'birbirimizle' derken kullandığı iğrenmiş ses tonunu fark etti. Bu onun ruhunu alan bir parçaydı...
"Evet, öyle...." Harry tek nefeste söylendi. "Sen beni seviyorsun, ve ben de seni seviyorum Louis. Onun için ölebileceğin birini öpmek doğru bir şeydir. Öyle değil mi?"
"Hayır Harry. Öyle değil!" Kanepede bir kez daha çekildi ve ısrarını sürdürdü. "Ben bir erkeğim, ve sen de bir erkeksin. İki erkeğin öpüşmesi... Bu... "
Harry kesti.
"Gayliktir. Evet gay, Louis. Seni seviyorum ve bu beni gay yapar. Gay olmak ve bir başka erkeğe aşık olmak da doğrudur. Bu olabilir."
"Hayır, öyle değilidr!" Louis dik ve keskin bakışlarını sevimli Harry'den uzak tutmak için, mavi gözleriyle bakabileceği bir yerler taradı.
"Bak, seni seviyorum Harry. Ben de seni ilk günden beri seviyorum. Ama bunu asla sana söylemeyi düşünmemiştim ve muhtemelen yapmayacaktım da. Ve şimdi sen bana bunu söylüyorsun. Kendimi ve dudaklarını tatma isteğimi bastıramıyorum. Ancak bu çok yanlış hissettiriyor. Gay olmak... Yanlış!"
"Hayır, Louis! Hiç de öyle değil!" diyerek karşı çıktı Harry. Yeşil gözleri yaşlarla dolmaya başlamıştı. "Seninle olmak istiyorum Louis, seni seviyorum!"
"Hayır, Harry! Kes şunu!" Louis ağlıyordu, gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Beni dinle Harry. Biz birbirimizle sevgili olamayız. Bu benim için tamamen yanlış bir his ve sen bunun bedelini ödersin."
"Bedel ödemeyi umursamıyorum. Sadece seninle olmak istiyorum."
"Kapa çeneni Harry! Biz birlikte olamayız. Bunu biliyorsun! Benim gibi sevgisini göstermeyen, korkunç biriyle birlikte olup acı çekmeni istemiyorum. Senin için en iyisini istiyorum ve bunu sana veremem. Çünkü sen bir erkeksin. Sadece... Bunu yapamam!"
Harry kalbinin bir parçasının tüm herşeyi parçalayışını duyduğunda kekeledi. "Ama Louis bence sen zaten mükemmelsin."
Harry'nin yanaklarından süzülen gözyaşlarını sildi Louis.
"Bu iş ikimiz için yürümez Harry."
Harry Louis'nin gözlerine baktı ve sıcak bir gülümseme verdi.
"Ama seni seviyorum. Bu günü hayatımın sonuna dek hatırlayacağım. Sen de hatırlayacak mısın? Artık söz vermenin zamanı geldi."
Harry Louis'nin mavi gözlerine sıcak bir gülümseme ile baktı.
''Bu günü hiç unutmayacağına söz ver.''
Biraz daha geniş bir gülümseme ile fısıldadı.
''Bana söz ver, ne olursa olsun benimde seni sevdiğini ve paylaştığımız öpücüğü unutmayacaksın. Çünkü bunu bir daha asla yapamayacağız. Bu doğru değil.''
Konuşurken Louis'nin gözleri adeta gün ışığı gibi parıldıyordu. "Söz veriyor musun Harry?"
"Bu zor olacak ama senin için yapacağım Louis. Senin için yapacağım çünkü seni seviyorum."
"Güzel."Louis gülümsedi.
Bu sefer Louis Harry'ye yaklaştı ve kollarını açtı. Kollarını Harry'nin göğsüne doladı ve sıkıca sardı. Yıllar içinde olabilmiş tek aşk dolu kucaklaşmada, sanki sonsuza dek böyle kalacaklarmışçasına görünmüşlerdi.
Sevdiğinin omuzlara başına gömmesine ve omzunu tutkulu gözyaşlarıyla ıslatmasına izin vermişti.
Günümüz, 2013"Beni rahat bırak Harry!"
"Ama Louis..."
"Hayır! Defol!"
Harry çaresizce ona doğru yürümeye çalıştı ama Louis hızlıca ona arkasını döndü ve parmağıyla kapıyı işaret etti.
Louis kızgın bir şekilde söyledi: ''Çıkış bu taraftan Harry!''
"Ama Louis, neden..."
"Harry sana şunu kesmeni söyledim!"
Harry Louis'yi dinlemedi. Önünde durdu derin mavi gözlerine doğru baktı.
''Louis, durmayacağım!'' Harry sağ ayağını yere vururken, kekeleyerek cevap verdi. ''Bu adil değil!''
''Nasıl adil değil, Harry?'' Louis sinirli bir şekilde çıkıştı. ''Herkes için tamamiyle adil ve kimse senin fikrini sormadı. Bu benim hayatım, senin değil!''
''Ama söz vermiştin Louis!'' Harry bağırdı, gözleri dolmuştu. ''Bizi, paylaştığımız o öpücüğü asla unutmayacağına dair söz vermiştin! Hatırlamıyor musun?!''
Louis gözlerini devirdi ve Harry'nin kafasını iki elinin arasına aldı. Baştan aşağıya sinir küpü gibi görünüyordu. Ellerini sertçe belinden ayırdı, tansiyon dakikalar geçtikçe artıyordu. Louis artık patlamıştı.
"Ne zaman şu aptal sözü aşacaksın? Üzerinden yıllar geçti!"
Harry onun bağırışına karşılık verirken yeşil gözlerinden yaşlar sızıyordu.
"Asla Louis! Peki, neden sen o günü hatırlamayı reddediyorsun?"
"ÇÜNKÜ HARRY!"
Louis son kelimeleri o kadar fazla bağırarak söyledi ki Harry'nin hala kulakları çınlıyordu. Louis'nin sözlerinin arkasında çok fazla neden gizliydi. ''Çünkü''
Harry hepsini biliyordu. Sadece Louis'nin nasıl ve neden bu kadar bencil olabildiğini anlayamamıştı.
''Bana söz veren sendin Louis!'' Harry hüsranla ve çaresizce bağırdı. ''Öpüştüğümüzü asla unutmayacağımıza söz verdin!''
''Lanet olası çeneni kapat Harry! Sadece sus! Küçüktük ve aptaldık. Gerçekten bu sözü daima tutacağımı mı sandın?''
''Evet...'' Harry birden güçsüzleşerek fısıldadı. ''Sözler bunun içindir... Tutulmak için...''
''Öyleyse tam bir aptalsın Harry!'' Louis tekrar bağırdı. ''Benim bir kız arkadaşım var ve o öpücüğün hiçbir anlamı yok!''
Harry birden duraksadı ve yutkundu. Çenesi titremeye başlamıştı ve yeşil gözlerini ayaklarına dikmişti.
"Beni bunu yapmaya sen zorladın!" Louis'nin yüzü, kırmış olduğu Harry'nin kalbinden dolayı hüsranla kızarmaya başladı.
"Tüm hata senindi!"
Louis'nin az önce söyledikleriyle şok olan Harry, aniden çıkıştı.
"Asla seni bir şeyler yapmaya zorlamadım Louis Tomlinson! O öpücük, sen başlattın! SEN YAPTIN! HATIRLADIN MI LOUIS?!"
Louis bir şeyler söylemek için ağzını açtı, ancak hızlıca geri kapattı. Tansiyon yeniden yükselirken, onu saçlarından yakaladı ve umutsuzca bağırdı.
''HARRY, BIKTIM, TAMAM MI?''
Louis kükredi, ağlamak üzereydi.
''SENDEN NEFRET EDİYORUM, VERDİĞİMİZ O APTAL SÖZ YÜZÜNDEN HAYATIMI MAHVETTİN!''
''İNSANLAR BENİM VE KIZ ARKADAŞIM HAKKINDA SAÇMA DEDİKODULAR ÇIKARIYOR VE BUNLARIN HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN! SENİN! SENDEN NEFRET EDİYORUM! EVİMDEN DEFOL HARRY, ÇIK DIŞARI!''
Tuzlu gözyaşları yüzünden süzülüp, yorgun bakışlarla Louis'yi süzen Harry yalvardı.
"NEDEN BUNU REDDETMEKTE BU KADAR ISRARCISIN! OLANLARDAN SONRA İNSANLAR HER NE DİYORSA DOĞRU!"
"BEN POLİSİ ARAMADAN ÖNCE, DEFOL!"
Louis Harry'e bir adım attı ve Harry'i omuzlarından tutarak aniden, şiddetlice arkaya doğru ittirdi. Harry dengesini yitirdi ve ayağı sendeledi.
Harry ayaklarının üzerinde kalmayı başardı ve sersemletici his geçtiğinde başını kaldırıp Louis'ye baktı, gözleri üzüntüden yaşlarla dolmuştu. Aklı almıyordu.
''Peki ya ben Louis?'' Harry nefes aldı, Louis'yi birlikteliklerini denemeye son kez ikna etmeye çalışıyordu.
''Peki ya ben?''
''Benim için bir yabancıdan farksızsın. Şimdi çık dışarı Harry.'' Louis dişlerini sıkarak fısıldadı. ''Saçmalıklarından yoruldum.''
Hiçbir laf etmeden, Harry yavaşça geri çekildi, Louis'nin gözlerinin maviliğinden ayrılmıyordu. Harry ayaklarını kapıdan dışarı atana kadar gözlerini birbirlerinden ayırmadılar.
Kapıyı çarparken ''Git ve bir daha asla geri dönme.'' dedi Louis.
Louis kapıyı kapattıktan sonra Harry kapının önünde uzun bir süre durdu. Çok şaşırmıştı, adeta çökmüştü, kıpırdayamıyordu.
2010'da her şeyin çok doğru göründüğü o günü hatırlarken gözlerinden yaşlar aktı.
O tutacaklarına ant içtikleri söz bozulmuş, Larry unutulmuştu...'' @Harry_Styles Her zaman kalbimde. Sevgilerimle, Louis.''
(10 Şubat 2011, 17.04, @Louis_Tomlinson)
"Larry bugüne kadar duyduğum en büyük saçmalık. Ben mutluyum, neden bunu kabul edemiyorsunuz?"
(16 Eylül 2012, 20.09, @Louis_Tomlinson)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGOTTEN (Unutulmuş) -LarryStylinsonFanFic-OneShot-
FanfictionYoutube da bir hikayeyi ingilizceye çevrilmiş hali tek bölüm. (HOMOFOBİKLER HEMEN UZAKLAŞSIN.)