~ 9.Bölüm ~

60 13 6
                                    

Zamansızlık ?
Ne acı.
Zamanında sarılamamak.
Kokusunu ta en derine çekememek.
Yanı başında uyuyamamak.
Göz göze gelememek.
Ne acıdır ki,
Onun seni zerre sevmediğini
Bilmek.

Etraf fazla sessiz. Yoğunlaşan ve boğuklaşan hava nefesimin daralmasına yol açıyordu. Gökteki yıldızlar daha bi belirgin , daha bir yakınlardı.

Boylu boyuna uzanan ağaçların o nefes kesen kokusu boğucu havayı biraz dağıtmaya yetmişti. Saat gecenin 2 ' si . Düşündümde burada olma amacım çok saçma. Bana zarar geldiği felan yoktu. Ortada sadece hoşlantı mevzusu vardı. Fakat bi kokuyu.

Bu saçmalıktı evet. Ama hayatta fazla acımasız. Yaşanan onca şeyden sonra belki bi umut unuturum dedim. Sonra bu olayları yaşadım. Belki dedim.
Belki içinde bulunduğum bu durumdan kafamı uzak tutmak için tekrardan hayata dönerim dedim.

Sonra bu koku mevzusu. Saçma bi şekilde tanıdıktı bu koku. Nerden , kimden bilmem ama tanıdığıma eminim. Yada belkide sadece aklımın bana oynadığı ufak bi oyundur.

Sıkılmıştım. Hayattan ve oyunlarından. Zaman denen makine fazla hızlı akıyordu. Ama ben mutluyken. Mutlu olduğum zamanlar annem vardı hep ! Ha işte tam o zamanlar zaman su gibi akardı. Sanki mutluluğuma inat ! Sonra birtakım şeyler yaşanır ben üzülürdüm. Sonra zaman hiç geçmezdi. İnat değil mi ? Zaman ; izin vermezdi mutlu olmama sonra izlerdi beni umutsuz ve mutsuz bakışlarımla birlikte. Ne büyük zevk ama ha ! İnsanlar benimle eğlenir olmuş . Olsun ben çıktım ya bu yola. Sonu ne olursa olsun asla dönmem. Bu benim yolum.

- Ağır ağır esen hava , orman kokusu , birazda geç gelen uykuyla kendimi yatağa attım. Mecburdum. Yarına gözüm balon uyanmak istemem . Bu , bu evde isteyeceğim en son şey olurdu. Hele başımda böyle bi bela varken. En iyisi buydu. Geçen sessiz dakikaların ardından alarmımı ayarlayıp , kendimi uykunun derin kollarına bıraktım. Nede huzurluydu orası. Hiç çıkmak istemediğim.

Herzamankinden farklı bu kez kapatmayı unuttuğum perde uyandırdı beni. Tabi perdeden sızan güneşinde geri kalır yanı yoktu.
Üstüme rahat birşeyler giyinmek isterdim ama yine o lanet kıyafetleri giyecektim. Hizmetçi kıyafeti.

Ağır adımlarla aşşağıya indiğimde , henüz uyanmamış olduğunu anladım. Hemen harakete geçip buzdolabının üzerinde asılı olan ve Ubeyt beye hergün yapmam gereken listeye bakîp kahvaltıyı hazırladım . İlginç olan kahvaltıda içilen naneli limonataydı. Sanki biraz saçmaydı. Bu gülümsememe sebep olmuştu. Belkidr zenginler hep böyle şeyler içiyordur ha Tusem kahvaltıda ? Oysa biz çayın o muazzam kokusuyla bile doyardık kahvaltıda . Düşüncelerden sıyrılıp merdivenlerden aşşağı inen yarı çıplak ( tabi üstü ) Bay Dilsize baktım. Ona lakap takmak için fazla gereksizdim. Bi duysa !

- Kahvaltı hazır , eğer isterseniz- " daha sözümü bitirmeden .

- " Çekilebilirsin " . Dedi. Yine sinirimi yutup odaya yol aldım. Bu iş başlamadan fazla uzadı. Sinir bozucu dilsiz.

Pekala sakin olabilirim. Annem ölünce bunu çok iyi öğrenmiştim. Ve tabi biraz sabır.

- Ardından geçen dakikalar oldukça boştu. Ettiğini düşündüğüm kahvaltıdan kalanları toplamak için aşşağı indiğimde onu göremedim. Kahvaltıyı toplayıp , bulaşıkları çoktan yerleştirdiğimi fark ettim. Ama o hala yoktu. Sanırım dışarı çıkmıştır düşüncesiyle bi koşu anahtarlarımı alıp , evime gittim. Herşeyin başlayıp bittiğe yere. Anneme.

İNTİHAR NOTLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin