Jimin büyümüş gözlerle Dori'ye bakmayı sürdürdü. Jimin'in yanındaki genç adamlar ise ona bakıyorlardı.
Chidori fırsattan istifade, koltuğun kenarındaki hırkasını eline alıp mutfağa doğru gitmek için ayaklandı. Jimin onu gözleriyle izlerken ağzını açmamış, hiçbir tepki vermemişti. Chidori hızlı adımlarla mutfak kapısından bahçeye çıkınca rahat bir nefes aldı. Kendi bahçelerine geçerken beyaz çitlerin üzerinden zıpladı. Şimdi Jimin'in yarattığı yanlış anlaşılmayı kendisi temizlemek zorundaydı. Ona yardım edecek değildi.Chidori saate baktığında gece yarısına geldiğini gördü. Jimin'den ses soluk çıkmamıştı. Chidori'nin aklına bir an Jimin'i öldürdükleri ihtimali geldi ama anında bu düşünceyi sildi. Yoongi birini öldürmek için fazla üşengeçti. Hoseok birini öldürselerdi çoktan saçma çığlıklarıyla dikkat çekmiş olurlardı. Taehyung çoktan kapıya dayanıp, "Sana Jimin'i öldürdüğümüzü söylemeyeceğim." Der giderdi. Bunların hiçbiri gerçekleşmediğine göre, Jimin hala hayattaydı. Chidori yine de mesaj atıp kontrol etmek istedi.
Çiko:Jimin?
(Görüldü: 11.02)Chirdori tam takılmadığını sandığı sırada telefonu titredi.
Chiminie: Üzgünüm Dori-ah. Telefonum Jungkook'taydı. Bilirsin oyun oynarken kimseye cevap vermez.
Çiko: Biliyorum tabiki. Sırf bu yüzden ,geçen sene, polise kayıp haberi vermiş, onu Han Nehri'nin kıyısında bulmamış mıydı polis?
Chiminie: Evet evet. Aptal çocuk, Han Nehri'ne vardığını bile fark etmemişti.Chidori aklına gelen anıya gülümsemeden edemedi. Gerçekten endişelenmişlerdi. Ne kadar da yersiz bir endişeydi oysaki.
Chiminie: Dori-ah?
Hala Jungkook'tan hoşlanıyor musun?Chidori bu soruyu beklemiyordu. Kendisine uzun zamandır sormadığı soruyu Jimin sormuştu.
Eğer düşünürse, en son Jungkook'la konuşmalarında, Jungkook'un ona karşı samimiyetini fark etmişti. Yine de bu içinde beklediği türden bir kıpırdı oluşturmamıştı.
Jimin ile konuşmadıkları zaman buluştuklarında, Jungkook Dori'in elini ısıtmak için tuttuğunda, Dori kalbinin sıkıştığını hissetmemişti. Ama Jimin'in öpücüğünde her şey vardı.
Dori kendisine tokat gibi çarpan gerçekle yüzleşti. Jimin'le öpüştüğünde hissettiklerini hiçbir zaman hissetmemişti. İçi karıncalanmış, kalbi sıkışmış, nabzının attığını kulaklarında duymuştu.
Chidori telefonun titremesiyle kendine geldi.
Chiminie: Dori?
Chidori?
Çiko: Geldim.
Chiminie: Nereye kayboldun?
Çiko: Tuvalete gitmiştim.
Chiminie: Sana çişin yüzünden konuşamadığımızı söylediğimde bana kızıyorsun sonra.
Çiko: Üstüne mi işememi istiyorsun ChimChim?
Chiminie: Ay aman yok kalsın.
Temiz temiz iyiyim ben böyle.
Çiko: :)
Chiminie: Bir şey sormuştum Dori?
Çiko: Ha şey...
Hayır, artık hoşlanmıyorum.Chidori yanaklarının yandığını hissettiğinde telefonu kapatıp yatağa fırlattı. Jimin'in daha fazla soru sormasını göze alamamıştı. Yarın karşılaşacakları elbet. Jimin ona neden cevap vermediğini soracaktı. Elini ağzına koyup yalandan esnedi. "Aa! İşe bak! Saat 12 olmuş. Okula gidecek, iyi bir kız, şimdi yatmalı Jimin." Chidori yatarken aklından bahaneler uydurmaya devam ediyordu ta ki Jimin rüyalarına dalana kadar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
꿈~kkum~ Park Jimin
FanfictionBazen her şey beynimizin bize küçük bir oyunuyla başlar. Biz bu oyuna "rüya" diyoruz.