Şarkıyı dinlerken okumanızı tavsiye ederim. Zeki müreni de rahmetle anıyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Bugün kendimi Nasıl hissettiğimi merak eden olursa; ilk okulda yanlışlıkla altına kaçırıp ağlayarak eve gittiğim gün gibi hissediyorum. Tüm şanssız yoldaşlarıma selamlar🎈😊Ben seni unutmak için sevmedim
Gülmen ayrılık demekmiş, bilmedim
Bekledim sabah akşam yollarını
Ölmek istedim, bir türlü ölmedimAşk bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu...Şimdi sen kimbilir nerelerdesin
Gelir gecelerden koşarak sesin
Bana en acı haber kiminlesin
Adını içimden hala silmedimbabam sağ olsun! şu hala taş gibi duran gramofonu sayesinde şuan hem ağlayıp hem hemde rakımı yudumluyorum. muğlaya yerleşirken annemin ve babamın, bu gramofonu götürmemeleri için ne yalvarmıştım. iyiki de yalvarmışım. üzerime ayçanın sıfır beden pantolonlarından birini düğmesini kapatamadan geçirip ayrıldım. kemalde peşimden gelmedi. böyle olması ikimiz için de en doğru olandı. eve gelip ılık bir duşla kendime geldim. göğüslerimde ve bacaklarımda yere düşmenin etkisiyle belli belirsiz çürükler oluşmuştu. ayağa kalkıp otururken sanki vücudumdan tır geçmiş gibi hissediyordum. vücuduma değecek bir kumaşın dokusuna bile tahammül edemiyordum. o yüzden beyaz askılı ince şort tulumu tercih etmiştim. saat artık epey bir geç olmuştu. balkonda kendi kendime verdiğim bu şölenin tek açıklaması kemalin düğününü kutlamaktı. hayat gerçekten çok acımasızdı. ilk çiçek aldığım gün bugün olmuştu. uzun bir aradan sonra bir adama aşık olduğumu kendime itiraf ettiğim günde bugündü. ve yine aşık olduğum adamın evleneceğini öğrendiğim günde bugün olmuştu. her şey sıralı bir şekilde varlığını unuttuğum kalbime inme gibi iniyordu. bu gece uzun olacaktı. yarının hafta sonu olması rahatlığıyla sabaha kadar tepine tepine ağlayacak içecek ve yazı yazacaktım. tepinmek deyince onu bile tek kişi yapıyorum. hayvanların bile iki kişilik tepiştiği bu dünya da bana tepinmek için bir ruh öküzü bile haramdı.. benden sonra acaba orada ne kadar kaldı bir şeyler anlattı mı diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. ama ayça da beni aramamıştı. kesin hoşuna gitmeyen bir şeyler duymuştu ya da kemal ile tek kelime konuşmamışlardı başka ihtimal yoktu.
"duruuuu duruu aç kapıyı duru"!!!
"kemal!! senin burada ne işin var?"
"duru aç kapıyı hadi"!
Olduğu yerde rahmetli babannemin çamaşır ipindeki donu gibi sağa sola sallanıyordu.
"bağırma insanlar kalkacak saat gecenin körü"!
"neyin körü neyin körü"? elini kulağına götürmuş duymaya çalışıyordu.
"elinin körü kemal"! onu azarladığımı anlamıştı.
balkondan içeri girip olduğum yerde volta atmaya başladım. bu adamın burada bu saatte ne işi vardı. neden geliyorsun kemal ya kapıyı açmak ile açmamak arasında ki kararsızlığım karşı komşumuzun beyaz atleti ve kıllı göbeğiyle cama çıkmasıyla sona ermişti. balkona çıkıp aşağıya baktığımda karşı apartmandaki kaba sakal mahallemizin berberi kemal ile atışıyordu. durumu düzeltmek adına kemale seslendim.
" kapıyı açıyorum tamam sus"!
kaba sakal berber tanju gözlerini yukarı doğru kaldırıp yarı çıplak bedenimi süzmeye başladı. bu çocuk bana bu mahallede orospu damgası vurduracak. hayır hakkını veren bir şey de olsa ortada değecek!! Vukuat üstüne vukuat mahallede bu gidişle kavga etmediği kimse kalmayacaktı. sallana sallana merdivenlerden çıkıp kapımın önüne geldi. başını ve taşıyamadığı ağır gövdesini kapının girişine dayadı. kan kırmızı olmuş gözleriyle önce beni baştan aşağıya inceledi. sonra gözlüklerimi çıkardı eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk olsun
RomanceOtuzuna gelipte hala evlenmemiş ve tüm arkadaşlarını evlendirmiş biri olarak, bu gidişle mezar taşına, "eremedi muradına" yazacak olan durunun, yazılarından, tek dostu Ayça dan ve bir de anne babasından başka bir şeyi yok! Pardon teğet geçilemeyecek...