Boş hastane koridorunda ileri-geri giden ablamın,topuklu ayakkabılarının tıkırtısı nakış nakış beynimi dokurken tek bacağımı sallıyordum. Deri ceketimin kolunu sıvayıp saatime baktım. 3:56. Derin bir iç çektim. Kafasını ellerinin içine almış sessiz sessiz ağlayan Ufuk'a kaydı gözlerim. Topukluların tıkırtısı kesilince ablamın gözlerini üzerimde hissettim ve 9.kez sorduğu soruyu yineledi.
"Nasıl oldu? Ufuk lütfen detaylarıyla an-"
"Elektirik çarpmış işte, Ufuğa yüklenmekten vazgeç. Sadece sus ve dua et."
Verdiğim cevabın altında kalacak değildi. En azından son gördüğüm 1 yıl önceye kadar böyleydi. Cevap vermeye hazırlanırken gözlerimi deviridim. Ufuk ağlayarak lafı ablamın ağzına tıktı.
"Arzu abla,sağ çıkacak o şuradan"
Eliyle yoğun bakım ünitesinin kapısı gösterdi.
"Karnıma vurup dalga geçicek,korktun mu diye. Yine kavga edicez 2 dakika geçmeden gülmeye başlayacağız,ama-"
ağlaması şiddetlenince sırtını sıvazladım. Sanki buna ihtiyacı varmış gibi derin bir nefes alıp cümlesini tamamladı.
"Ama beni bırakmayacak,kardeşini bırakmaz o. Birlikte büyüdük biz. Gidemez. Kalkacak Cihan. O benim kardeşim,kalkar. Bırakmaz beni..."
Sesi fısıltıya karışıp hastanenin boş duvarlarına çarptığında hıçkırıkları şiddetlendi. Kafamı duvara yasladım. Gözlerimi kapattığım da gözlerimin dolmasıyla sessizce dua mırıldandım.
'Onu alma. Ne olur. Şimdi olmaz.'✣ ✤ ✣ ✤ ✣ ✤ ✣ ✤ ✣ ✤
5:27
Çıldırmanın eşiğin de ip cambazı gibi yürüyordum. Birazdan bütün herşeyi birbirine katıp herkesi doğrayacaktım. Kaybetme hissi yüzünden oluşan sinir tenimin altın da elektirik cızırtısı gibi dolaşıyor du. Yoğun bakımın kapısı açılıp doktor ardından hemşire çıkınca ayağa kalktığım gibi ablam ağlayarak konuşmaya başladı.
"Doktor. Nasıl durumu? Kardeşim iyi mi?"
Kırklı yaşlarının başında olan adam tek tek hepimizin yüzüne bakıp en son bende durdu. Kaşlarını çatıp kaşımda ki yaraya bakmayı sürdürdü. Güzel sanatlar da heykeltraşlık okuyordum ve heykelimi yaparken yanlışlıkla elmas uçlu kalem kaşımın ucuna gelmişti. Kaşlarımı çatıp bakışına karşılık verdim. Birazdan kıracağım ağzından o lanet cümleler çıkarsa lafta kalmayacaktım.
"Bilinci hâlâ kapalı. İç organların da bir hasar yok,şimdilik."
ablama döndü tekrardan
"Siz yine de sabırlı olun ve dua etmeyi kesmeyin. Bir sorun çıkmazsa sabaha karşı hastayı odaya taşırız."
Ufuğun omzunu pışpışlayıp giderken sanki onu kaybedicekmişiz gibi bakmıştı. Ablamın ağzından bir hıçkırık kaçtı. Yumruk yaptığım ellerimi daha çok sıktım. Ufuğun da ondan bir farkı yoktu. Doğduğumdan beridir bininci kez kız olduğuma ettiğim lanete bir tane daha ekleyip nefes almaya çalıştım. Ani bir titreme,kalbimin yerinden çıkarcasına çarpması. İşte geç kalınan bir sinir krizi. Hızla dışarıya çıktım. Görünmez eller boğazımı sıkmaya başladığın da gözyaşlarım kaynar birer suymuş gibi yüzümü yaka yaka akmaya başladı. Çığlık atıp diz çöktüğüm de kalbimin gümbürtüsünü kulaklarım da hissettim. Kulaklarımı koparmak istiyormuşum gibi asılamaya başladım. Kalbimin hızlı çarpması içimden 'işte şimdi sonun geldi Alin' dememi sağlıyordu herseferin de. Sanki kalbim kulağımda atıyormuş gibiydi ve bu sesimin bütün bahçede yankılanmasını geçemiyor du . Sonra aniden sesler kesildi. Dipsiz bir uçurumdan kendimi boşluğa bırakmışım gibi gevşerken gözlerim kapandı. En son bulanık gördüğüm beyaz önlüklü bir hemşirenin telaşla bana koştuğuydu.❀ ✿
Merhaba! Ne diyeceğimi bilmiyorum şuan. Şimdilik kısa bıraktım ama diğer bölümler uzun olacak.Ne düşündüğünüzü yoruma belirtirseniz çok sevinirim. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırbaç Darbesi
Novela Juvenil"Neden ağlıyorsun ?" Dedi adam. Kadın göz yaşlarını sildi ve "Okuduğum kitabın sonu fazla hüzünlüydü " dedi . Ama okuduğu kitabı kendisinin yazdığını ve ana karakterin de o adam olduğunu söyleyemedi... (11/05/2016 tarihinde yazılmaya başlanılmış...