Geceye hakim olan sessizlik tüyler ürperticiydi. Kaldırım taşlarındaki siyah benekler, caddeyi saran yağmur damlalarının eseriydi. Üzerimdeki deri ceketin karanlığına saklandım. Üzerimdeki cekette bu izbe sokak kadar karanlık ve ıssız idi. Ürkek adımlarım, cılız sokak lambası altında durdu, herzamanki bu adımlarımın beni getirdiğiyerde... Kafam gökyüzüne dönüktü ve yağmur damlaları yüzüme değip, göz yaşlarıma katılıyordu. Siyah botlarım içerisindeki ayak parmaklarımı hareket ettirmeye çalıştım. Soğuktan adeta donmuşlardı. Sabahtan beri dışarıdaydım. Ama onu görmeye ihtiyacım vardı. Tabi o iğrenç mekandan çıkabilirse...
Derken yağmur damlaları kesildi. Gözlerimi araladım, etraf karanlıktı ve yüzüme dağıldığını tahmin ettiğim siyah göz makyajı, beni içgüdüsel olarak rahatsız etti. Çok takılmadım. Bakışlarım yere odaklandığında yağmurun hala dinmediğini farkettim. İyi de bana neden gelmiyordu? O esnada soluduğum havanın O'nun kokusuna ait olduğunu anladım. Hızla arkamı döndüğümde çatık kaşlarla bana bakıyordu. Ardından bağırmaya başladı;
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" hiddetle onu omuzlarından ittirdim. Bu kadar bencil olması beni öfkelendiriyordu. Burada neden bulunduğumu oda biliyordu.
"Bencilin tekisin sen! Neden buradayım biliyorsun. Ama umrunda değilmiş gibi davranıyorsun! "
"Umrumda değilmiş gibi mi?! Sen benim umrumda olduğunu mu zannediyorsun?!"
"Bağırma bana beyinsiz!"diye bende ona bağırdığımda aniden kolumu tuttu, hadi ama Gece, bu kadar yüzsüz olma gayet de umrunda değilsin işte! bianda bana anlam veremediğim bir şekilde bakmıştı. Çok farklı...
"Bırak be kolumu. Hani umrunda değildim?"sorgular gibi baktığım an, ansızın geri çekti kendini, yüz ifadesi gene herzamanki gibi yine sertleşti.
"Değilsin! Umrumda falan değilsin. Burada başına birşey gelirse yine umrumda olmayacaksın. Ama başıma kalmaman gerek. Güle güle!"
Arkasına döndüğü sırada, elime ne zaman tutuşturduğumu anımsayamadığım, küçük çantamı yere fırlattım ve bağırmaya başladım.
"Sende benim umrumda değilsin ruh hastası manyak! O her teli mükemmeliteliğiyle dikkat çeken siyah saçların, sert bakışlarının himayesindeki kara gözlerin, beni kendimden geçiren keskin kokun gibi sen de umrumda değilsin artık! Gidiyorum Doruk! Bir daha da gelmeyeceğimden emin olabilirsin!" Arkamı dönüp yürümeye başladım adeta koşarcasına. Beni dinlemisti. Kahretsin yerinde öylecesine durup dinledi. Ama hiçbirşey söylememişti, hiçbirşey!Medyadaki -Gece Asilkan