Üniversitenin yakınlarında ev aramaya başladılar, ev fiyatları evlerin denize yakın olmalarından çok pahalıydı.
Bu konumdan vazgeçtiler ve başka mahellelerde arayış içine girdiler. İstanbul burası ev fiyatları, yiyecekler, içecekler herşey fazlasıyla pahalıydı. Hiç Songül ve ailesine göre değildi ama bir ev bulunmalıydı. Acıkmışlardı yemek fiyatları çok pahalı olmayan bir restoranta oturdular, sahibi bir kadındı. Koyu bir sohbet başladı...
Restorant Sahibi : İstanbul'da yenimisiniz?
Azime : Kızım üniversite kazandı burada.
Azime övünmeyi hiç sevmezdi.
Restorant Sahibi : Aferin ona! Adı ne?
Azime : Songül.
Restorant Sahibi : Hangi üniversiteyi kazandı?
Azime : Boğaziçi Üniversitesini kazandı. (Bunu çok zorlanarak söyledi)
Restorant Sahibi : Nereden geldiniz İstanbul'a?
Azime : Erzurum'dan.
Restorant Sahibi : Eviniz var mı?
Azime : Şimdi arıyorduk, karnımız acıktı burayı güzel bulduk geldik.
Restorant Sahibi : Ne güzel. İstanbul'da ev fiyatları çok pahalıdır, ev bulana kadar bende kalabilirsiniz.
Azime : Çok sağolun ama yük olmak istemeyiz size.
Restorant Sahibi : Ev bulana kadar diyorum. Ne yükü.
(Tam o sırada yemekler gelir)
Abilerini sorarsanız onlar hala ev arayışlarındalar. Azime ve Songül yemeklerini yerler. Sıcacık yemek onlara çok iyi gelir.
Sonunda restorant sahibinin evinde kalmaya karar verdiler tabii ev bulana kadar, sınırları zorlamak hiç de Azime'ye göre değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hayatın Evrimi
Non-FictionArkadaşlar kitaptaki tarihleri karıştırabilirim, kusura bakmayın.