BÖLÜM 23: DÜŞMANLARLA KARŞILAŞMA

2.5K 106 4
                                    

YENİ BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIM SEVGİLİ OKUYUCULAR, BÖLÜMLER BUNDAN SONRA DAHA SIK GELECEK. FİNALE ADIM ADIM YAKLAŞIRKEN, YENİ BİR DRAM ''GENELEV GÜL'Ü'' İÇİNDE STARTI VERDİM VE OKUMANIZ İÇİN HAZIRLIYORUM, BAYILACAKSINIZ:))

Yeni bir spor salonu bulup, kaydolana kadar sabah koşusu yapmak iyi olacaktı. Üzerime bir atlet, altıma bir eşofman ve spor ayakkabılarımı giyerek, evden çıktım. Burasıda sokak arası, nerede koşabilirim ki? diye düşünürken, eskiden top sahası olan arkadaki alan geldi aklıma. Oraya doğru tempolu bir yürüyüş ile ilerlemeye başladım. Koskoca boş bir alan, futbol oynardı mahallenin çocukları, kenarları ağaçlıktı. Aileler bile gelir otururudu zaman zaman. Sahaya girdim şöyle bir baktım, kimsecikler yok etrafta. Çok ilerde bir ağacın altında biri oturuyordu, ancak önemsemedim. Koşmaya başladım ve kulaklığımı da takarak güzel bir müzik eşliğinde, turuma devam ettim. İlerledikçe, o adama da yaklaşıyordum. Oradan U dönüşü yapacağım için problem değildi.

Ancak o da neydi? Ağaçların altında oturmuş, içen bir erkek. Ali'nin ta kendisiydi. O da dikmiş gözü bana doğru bakıyordu. Koşmaya devam ettim, daha hızlı daha da hızlı koşarak, suratına bir tekme geçirmeyi öyle isterdim ki.

Kafayı bulmuştu hafiften belli ki. Sağa sola sallanıyordu istemsizce. İyice yaklaştım ve hala ona bakıyordum ki seslendi:

- Koşşşş, koşşş , iyidir,zzzayıfflarsın...

Ne dediği anlaşılmayacak kadar sarhoştu ibne. Ama anladım tabi ve ilk davetiyeyi ben göndererek gülümsedim ve başımı sallarayarak selamımı vererek U dönüşü yaptım. Arkama dönmeden koşmaya devam ediyordum, bir ara şöyle etrafımda dönerek turladım ki onu görebileyim diye. Hala oturuyor ve dönüş yaptığımı görünce, yılışıkça el kaldırmış elini hafiften sallayarak selamını veriyordu. Tekrar kafamı sallayarak geriye döndüm, ilerlemeye başladım.

Sokağın girişine gelmiştim, pekte etkilenmemiştim bu sefer ki karşılaşmamdan. Artık burada olmaya alışıyor muydum ne? Sokağa dalarak kahvehane'nin o taraftan giriş yaptım mahalleye. Hem tempolu yürürüm, hem de şöyle bir etrafı kolaçan ederim diyordum kendi kendime. İkinci karşılaşmamı da aşağıdaki kahvenin önünde yaşadım. Yıllar önce hayalini kurduğum, hayran hayran baktığım, şimdi ise intikamımı almak istediğim tecavüzcüm olan Serdar oturuyordu arkadaşı ile kahvenin önünde. Yanında ki kim tanımıyorum, göz ucuyla beni işaret ettiğini anlamam zor olmadı. Serdar şerefsizi de dönerek hayran gözlerle baktı. Ne yani hiç görmemiş midir atleti, eşofmanı ile koşan, iyi fizikli bir dişi?

Bende gözlerimi kaçırmadım bu kez, dik dik baktım ve sertçe bir bakış yollayıp, karşısındaki araya dönerek yoluma devam ettim. Biraz daha ilerlemişken arkamdan gelen ses ile irkildim:

- Bakar mısın?

Serdardı sesinden hemen anlamıştım. Allah belanı versin dedim içimden ve döndüm:

- Evet?

- Kulaklık sizin galiba, az önce düşürdünüz de...

- Ahhh, farketmemişim, teşekkür ederim.

Tam yoluma dönecektim ki söze tekrar girdi:

- Bu mahalleden misiniz, hiç görmemiştik sizi?

- Yeni taşındım bu mahalleye ben.

- Hoşgeldiniz, Serdar benim adım.

- Hoşbulduk bende Nazlı.

El sıkışma seramonisi bu abazaya bir sürelik malzeme vermeme neden olmuştu zaten. Hafifçe gülümseyip döndüm yoluma. Sokak delisi gibi hissediyordum kendimi. Sokakları geze geze, etrafa baka baka gidiyordum evime doğru. İşte sonunda günümün üçüncü karşılaşması.

Dedikodu kazanını her daim kaynar tutan orospu, Şaduman karısı yine birinin kapısında birşeyler anlatıyordu. Bana bakakaldı, yanındakine hala birşeyler anlatıyordu ama kafası bendeydi şırfıntının. Hiç mi değişmedi bu kadın? Hiç mi yaşlanmadı kahpe? Dedikodu peşinden koştururken formunu korumuş belliki.

Benden sonra mahallede neler yayıldığını bilmesem de, bu dedikoduları yayacak tek isim bu Şaduman orospusudur. Onlarada içten bir rol sergileyerek, sıcak bir gülümseme atıp ''Merhaba'' dedim.

- Merhabaaaa gızzım.

- Nasılsınız teyze, yeniyim bu mahallede, yeni taşındım. Sizi farkedince bir hatır sorayım dedim.

- Ohhhhh Maşallah, hoşgeldin gız mahalleye, iyiyiz gonuşuyorduk gomşumla.

Konuş oropsu konuş, son konuşman olur inşallah emi.

- Ne güzel, iyi bakın kendinize, gitmem gerek.

- Tamam gızzım, sende sende. Görüşürük.

Nefretlik tip. Saçından tutup sokakta sürümeli böyle karıları. Ben koşu diye niyetlenip çıkmıştım halbuki bugün. Eeee neye niyet neye kısmet derler, tamda öyle oldu. Bugünüm düşmanlarımın bir bölümü ile diyalog kurarak geçmişti.

Evin sokağına girdiğimde yine küçük dilimi yutuyordum. Habibe teyzem dikilmiş kapıya, tak tak çalıp duruyordu kapımı. Sokağa daldığım gibi, gözü bana dikti. Acaba neden gelmişti yine?

ERKEK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin