Adrien
Eve geldim. Keşke yürüyerek gelmeseydim. Ayaklarımı hissetmiyorum. Nathalie ve babamla konuşmadan direk odama girdim. Yatağıma oturdum. Plagg o sırada açlıktan ölmüş bir şekilde bana bakıyordu. Ona bir sürü peynir verdikten sonra gözleri parladı. Bende mesajlarımı kontrol ediyordum. Bir duşun beni rahatlatıcağını düşünüp banyoya girdim. Plagg hala dışarda tıkınıyordu.
Marinette
Eve girdim. Annem yine bir sürü soru sormaya başladı.
"Annee... lütfen şimdi çok yorgunum."
"Peki sonra devam ederiz kızım.."
Anneme öpüp yukarı çıktım. İçim kıpır kıpırdı. Yüzümden gülümseme eksik olmuyordu. Tikki antamdan fırladı ve o tatlı sesiyle
"Marinette sen adrien'la berabersin ne güzellll"
"Evet!evet! Biliyorumm"
"Tamam ama önce bana yiyecek ver lütfen çok yoruldum"
Tikkiye birkaç tane kurabiye verdikten sonra
"Tikki biraz devriye dolaşmaya ne dersin yorgunluğum geçti.. ımmm sanırım yani...."
"Peki marinette bitirdim gidebiliriz"
"TİKKİ BENEKLER!"
Paris sokaklarında öylece dolaşıyordum. Adrien'ın evine gelmişim farketmedim bile. Yine merakıma yenik düşüp karşıki binadan odasını izlemeye başladım. Odasında yoktu ama sanki yatağının üstünde hareket eden bir karaltı gördüm. Pencere aralıktı. Bende içeri gidip ne olduğuna bakmak istedim. Pencereyi yavaşca açıp içeri girdim. Banyodan su sesleri geliyordu.
Galiba duş alıyordu."Her geldiğimdede duş alıyor bu çocuk gerçekten çok titiz."
Kendi kendime gülümsedim ve tam yataktaki şeyi alıcaktım ki banyonun kapısı açıldı.
Banyodan çıkan kişi adriendı. Hemen dolabın arkasına girdiğim için beni göremedi ama saliseyle. Islık sesleriyle giyinmeye başladı. Tabi bende o sırada dolabın arkasında gözlerim kapatıp utanmakla meşgulüm. Niye giriyosunki sen çocuğun odasına ah marinette. Bi cesaretle dolabın arkasından baktım
Neyseki giyinikti. Içimden derin bir oh çektim. O sırada nathalie içeri girip adrien'ı yemeğe çağırınca fırsat bu fırsat hemen camdan atladım. Ama o siyah şey neydi. Belki bir oyuncak...Adrien
Nathalie yemeğe çağırınca hemen aşağı indim. Yine koskaca odada yine tek başıma ben varım. Tam kalkıcaktım ki babam geldi. Yine bi buz gibi soğuktu.
"Gezi nasıl geçti."
Sinirli bir şekilde cevap verdim.
"Emin ol ki burda olduğumdan çok daha mutluydum baba."
Kafamı diğer tarafa çevirdim. Babamın suratı daha çok asılmıştı. Tek kelime bile etmeden gitti. Bende hala olduğum yerde duruyordum. İçimde bir kıpırtı hissettim. Plagg olmalıydı. Koşarak odama çıktım. Kapıyı kilitledim ve plagg ceketimden fırladı."Adrien ne oldu bilemessin... sen duştayken ladybug burdaydıı!"
"Nee?!?!? Onun burda ne işi var"
"Bilmem ama beni gördü. Anlamışmıdır bilmiyorum. Hatta sen giyinirken bile odadaydı."
"Bu olamaz!!?!, ne yapıçaz şimdi?"
"........"
Plagg sessizdi. Acaba neden benim odamdaydı. Çok fazla utandım şuan.
Gezideyken eğlenmiştim ve marinette unutturmuştu bana ladybug'ı ama şimdi kalbime gömdüğüm aşkını tekrar uyandırmaya çalışıyor sanki.
Saat geç olmaya başladı. Ve evde çok sıkıldım. Kediyi özgür bırakma zamanı diye düşündüm ve dönüşmeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Little AGRESTE (Askıda)
Fanfiction-bu dünyadan gitsem bile... -şşt.. böyle konuşma asla öyle bişey olmaycak -ama olursa... -bende seninle gelirim...