*

257 23 6
                                    

"Sadece küçük bir çocuk."
"Canı çok acıyor olmalı.""Korkunç bir kaza gibi gözüküyor."
Kyungsoo! Kyungsoo! Acıyor! Çok acıyor! Kyungsoo! Neden beni bıraktın!

"Pekala, ders burada bitmiştir."
Jongin sandalyesini geriye doğru ittirip oturduğu yerden kalktı. Sınıfta bulunan herkes aynı anda hareket ettiği için yoğun bir kalabalık vardı. Jongin yavaş adımlarla sınıftan çıktı, merdivenlerden ineceği sırada adını hatırlamadığı iki sınıf arkadaşı yanına geldi. Uzun olan omzuna elini koyup, "Jongin, bacağın nasıl? Sana yardım etmemi ister misin?" dedi. Jongin takındığı sahte gülüşü ile "Teşekkürler, ama iyiyim." dedi ve önüne dönüp yoluna devam etti. Yanına gelen iki arkadaşı ile beraber yürüyorlardı. Kısa olan yüzünde garip bir ifade ile, "Seni bugün almaya gelmemiş, ilginç." dedi. İkisi de onu almaya gelmemesine oldukça şaşırmışlardı, Jongin gülümseyip, "Ah.. onu aramayı unuttuğumu hatırladım." dedi. Cebinden telefonu çıkarıp onu arayacağı sırada, "Her neyse, biraz daha merak etmesine izin vereceğim." dedi. Uzun olan ona dönüp, "Bunu sorun olmayacağına emin misin?" dedi. Jongin başıyla onaylayıp yürümeye devam etti, kısa olan büyük bir gülümseme ile öne atılıp, "Beraber bir yerlere gitmek istersin değil mi? Bizimle hiç takılmıyorsun, direk eve gidiyorsun. Bugün bir şeyler yapalım mı?" dedi. Jongin istekli gözükmeye çalışarak, "Haklısın, beraber zaman geçirmeyeli uzun zaman oldu. Sizinle geleceğim." dedi. Onlarla gitmesinin tek sebebi boş boş bir yerde oturmaktansa eğleniyormuş gibi gözükmekti. O gelene kadar biraz zaman öldürecekti.


"Hey Kyungsoo! Bunları taşımama yardım et, çok ağırlar." Annesi kitaplar ile dolu kutuyu taşımayı çalışırken bir yandan Kyungsoo'nun yardımı için çağrıda bulunuyordu. Telaşlı bir şekilde telefonunu ararken, "Bekle anne, telefonumu kontrol etmeliyim. Jongin beni aramış olmalı." dedi. Hızla kutuları bir o yana bir bu yana ittirerek telefonunu arıyordu, en sonunda kutuların altında kalmış olan telefonunu eline aldı. Annesi hızla nefesini dışarı doğru vererek, "Tekrar mı? Şuan çalışıyorsun, lütfen işine odaklanır mısın?" dedi. Ama Kyungsoo onu duymuyordu, telefonunu kontrol ettiğinde ne bir mesaj nede bir arama görememişti. Rehberinden Jongin'i bulup aramaya başladı, duyduğu tek şey "Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor, lütfen bip sesinden sonra mesajınızı bırakınız." idi. Tekrar ve tekrar aradı, hala aynı şeyi duyuyordu, titremeye başlamıştı. Annesine "Ona ulaşamıyorum." dedi ve tekrar tekrar aramaya çalıştı. Annesi kitapların listesini kontrol ederken, "Hala cevap vermiyor mu? Belki dersi uzatılmıştır." dedi. Kyungsoo aramaya devam ederken fısıltı ile, "Eğer dersi uzatılsaydı, bana mesaj atardı." dedi. Annesi onun abarttığını düşünerek kızgın ve bıkmış bir ses tonu ile, "Jongin çocuk değil, eğer onu yalnız bırakırsan kendi başının çaresine bakabilir. Büyük ihtimalle arkadaşları ile geziyordur, tamam mı?" dedi. Kyungsoo hala aramaya devam ediyordu, birkaç mesaj bile yollamıştı. Annesinin söylediklerini düşünmemeye çalışıyordu, "O okuldan çocuklarla takılmaz, ben her zaman dersi bittiğinde onu almaya giderim." dedi. Onun arkadaşı yoktu, o sadece Kyungsoo'ya sahipti. "Jongin'i utandırdığını düşünmüyor musun? Yirmi yaşına gelmiş birisi olmasına rağmen hala çocukluk arkadaşı onu almaya geliyor. Durmanın zamanı geldi." Annesi kitapları düzeltirken ona anlamasını umarak bir şeyler söylüyordu. Kyungsoo hiçbir şey söylememişti, oldukça sessiz birkaç dakikadan sonra Kyungsoo sertçe telefonunu masanın üzerine çarptı ve çıldırmış gibi, "O bensiz olamaz! Ona onu bırakmayacağımı söyledim! Her zaman onunla olacağıma söz verdim! Ne yapmalıyım.. Yine, yine benim.. Çünkü ondan gözümü ayırdım ve o şey oldu.." diye söylendi. Annesi oğlunu böyle gördükçe içinden bir şeyler kopuyormuş gibi hissediyordu, sakinleştirmeye çalışarak "Kyungsoo, lütfen tekrar başlama." dedi. Kyungsoo oldukça telaşlanmıştı, ona tekrar bir şey olmasını kaldıramazdı. Çalışırken giydiği önlüğünü bile üzerinden çıkarmadan, "Jongin'i bulacağım!" diyerek uzaklaştı. Annesinin "Bekle." dediğini bile duymazlıktan gelerek hızla yola çıktı. Bisikletine binerek Jongin'in üniversitesine doğru gitmeye başladı, annesi dükkanın kapısına gelip oğlunu durduracakken çoktan gitmiş olduğunu gördü. Telaşlı ve üzgün bir ruh hali ile, "Biliyordum.. Onların beraber yaşamalarına izin vermemeliydim. Ona karşı aşırı derecede korumacı." dedi.

not that kind of pain.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin