Dudaklarımdan ayrılınca bir süre gözlerime baktı, vücüdum kaskatı kesilmiş sadece onun siyahlarında kayb olmuştum. Bir tepki veremiyor, hiç bir şey söyleyemiyordum. Bunun yanı sıra korku da vardı içimde. Evet korkuyordum... Bir şey söylesem "neden? " diye sorsam alacağım cevaptan korkuyordum.
Ya beni basit biri olarak görürse? ... Belki de hiç bir şey olmamış gibi davranır.... Offf aptal kafam benim! Ne vardı da hemen karşılık verdim. Şimdi beni fırsatçı , herkesle öpüşen biri olarak görecek.
Sonuçta bir birimizi kısa zamandır tanıyoruz .Hem beni öpmesinin de bir mantığı yok ki, bir anlık gelişmiştir.
Eyer şimdi arkasını dönüp hiç bir şey olmamış gibi davranırsa işte o zaman paramparça olurum...Düşüncelerim beynimi şimşek hızıyla istila ederken, yüzüm asıldı, gözlerim doldu, nerdeyse ağlayacaktım. Şu an korkudan ve utançtan kalp krizi geçire bilirim...
Yavaşça başımı aşağı eyerken, gözlerimdeki yaşlar hangisi ilk akacak diye bir biriyle yarışa girmişlerdi...
Sağ eli ile çeneme tutup yavaşça yukarı kaldırdı başımı. Az önce nefes nefese dudak dudağa olduğum adamın yüzüne bakmamak için savaşıyordum.
"Gözlerime bak!" Sesi iliklerime kadar beni titretirken yavaşça gözlerini buldu yeşil gözlerim.
Titrek bir nefes alırken tek damla aktı sol gözümden. Su damlası gözümden çeneme doğru bir çizgi üzerinde irelilerken baş parmağıyla yolunu kesti ve yavaşca sildi.
Yaptığı her mimik nefesimi keserken büyük merak ve heyecanla kalın dudaklarından dökülecek kelimeleri bekliyordum.
Kaybolduğum gözlerinde çok farklı şeyler görüyordum. Her zaman beni korkudan öldüren bu bakışlar şimdi heyecandan kriz geçirmeme neden olacak kadar derin bakıyordu.
Elleri ile yanaklarımı, sonra ise baş parmağıyla üst dudağımı okşadı hemen sonra parmağının rotası alt dudağımı buldu..
Gözleri dudaklarımdan tekrar gözlerime kayınca, onun siyahlıklarında gördüyüm parıltı bayılmama yeterdi.Şu anki durumuma inanamıyorum. Konuşmadan bir saniye bile duramayan ben dut yemiş bülbül gibiydim.
"Bu dudaklar, bu gözler, bu yanaklar" sıcak nefesi yüzüme vuruyordu ve bu benim şu anki durumumu daha da zorlaştırıyordu. Elini saçlarıma daldırdı "bu saçlar" kokusunu derince içine çekti " bu koku , hepsi , hepsi benim!"
İçimi eriten sesinemi takılsam yoksa söylediklerinemi sevinsem bilemedim.
Kıpkırmızı yanaklarımla, korkmuş çocuk gibi sadece onu dinliyordum.En azından bir şey olmamış gibi davranmamıştı değilmi? Yaşasın!!!
İçimde verdiyim anlık tepkiyle gülümsedim. Gülümsedim değil, ağzım kulaklarımda şebek gibi sırıtıyordum.Bir süre baktıktan sonra alnıma küçük öpücük kondurup çekildi. Adımları ile birlikte kokusu, sıcaklığı da uzaklaştı. Uzaklaşması ile kalbimde duyduğum boşluk kendimi üzgün hiss etmeme neden oldu.
Caketini çıkarıp sandalyenin arkasına astı. Masasına yerleşip, karşısındakı dosyaları incelemeye başladı. Bir kaç saniye sonra başını kaldırıp bana bakınca dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu.
Gözlerimi dudaklarından ayırıp gözlerine baktım müzip bakışlarını görmemle beni bir utanç dalgası daha sardı .
Bakması yetmezmiş gibi bir de beni arsızca süzünce daha da kendimi kayb ettim.
Kesin bir röntgenci olduğumu düşünüyor. Ah salak kafam! Kazık gibi dikilip kesiyorum adamı...Hemen içime kaçan sesimi bulup bir şeyler geveledim.
" Iıı ş-şey ben şey yapıyım, şeye gidiyim, sonra şey yaparız". Gerçekten mi Elif , gerçekten mi zeki kız.? Söylenecek en mantıklı cümleyi kurdum aferin bana! " şey yaparız" ne demek Allah aşkına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kızın Sert Adamı
Ficción GeneralKüçük, masum kızımız Elif. Sert, karanlık adamımız Araf. İki insanın sürükleyici aşkı. Her şeye rağmen sevdiyi adama tutunan kız. Arafın karanlık hayatı, Elifin karanlık geçmişi. Her şeyin başladığı yerde ya onlar bitecek, ya da her şeyin bittiyi y...