Bulutlar, onlar çok özgürlerdi. Havada süzülen bir kuştan, yıllar boyu çiçek açmamış bir çiçekli bitkiden bile özgürlerdi. İstedikleri yöne gidiyorlardı. İstedikleri oluyordu. Benim ise öyle değildi. Ben özgür değildim. Şu saatten sonrada olamazdım da zaten. Ama bu şu anlık umrumda değildi. Yanımda yatan minik bedenden gelen hoş portakal çiçeği kokusu beni mest ederken kafasının yavaş yavaş omzuma düşmesiyle yüzümde hoş bir tebessüm belirmiş ve saniyeler içersinde yüzüme yayılmıştı. Uzun, düz ve yumuşak saçları boynuma dökülüp en çok huylandığım noktama değerken yüzümdeki tebessüm kaybolmuş yerine rahatsız olmuş bir ifade gelmişti.
Onu uyandırmak istedim. Onu uyandırıp kafasını çekmesini söylemek istedim. Ama bu isteklerim onun uyuyan melek yüzünü görünce kaybolmuştu. O, aynı bir melek kadar masum, masallardaki prenesesler kadar güzeldi. Hele ki uyuduğunda öylr güzel oluyordu ki tüm gece uyumadan onu izleyebilirdim ama tüm günün getirdiği o yorgunluk hissiyatı buna engel oluyordu.
Gözlerimi kapatmamak için yavaş verirken karşıma baktım. Önüme oturan ahjussi bize hiç de iyi bir şekilde bakmıyordu. Doğru ya... Bu normal bir şey değildi sonuçta. Bana nedense doğru gelmişti. Küçükken Baek'e söz verdiğimde de asla ama asla garipsememiştim. Amcaya zoraki bir gülümsemeyle karşılık verip eşimin elini tuttum. İnsanları umursayacak kadar salak değildim. Burası özgür bir alandı ve herkes istediğini yaşayabilirdi sonuçta.
Baekhyun'a baktığımda güzel göz kapakları hafif hafif titreşmeye başlamıştı. Bu görüntü nefesimi yavaş yavaş keserken daha önce onunla ilgili düşüncelerimi hatırladım çat diye. Ve içimden, keşke hatırlamaz olsaydım, diye kendime kızdım. Çok sertmişim. Oysaki şimdi, onunla ilgili olumlu düşünüyordum.
Düşüncelerimi bir anda olumlu yönde değiştiren neydi, çok merak ediyorum. Bu kadar çabuk nasıl değişebilmişti? İki üç ay öncesine kadar onu hayatımda bile istemiyordum. Ama şimdi... Çok kararsızdım. Sadece kokusunu içime çekmek ve ona sımsıkı sarılmak istiyordum. Sadece yanımda olduğunu bile bilmek iyi hissettiriyordu çünkü.
Kafamı koltuğa yasladığımda uçağın bir an önce inmesini istediğimi fark ettim. Yanımda uyuyan veletten başka konuşacak kimse yoktu. Yani karşıdaki acayip derecede homofobik duran yaşlı amcayla konuşmak isterdim ama elinde tuttuğu demir bastonu kafama yemek istediğimden pek emin değildim.
Gözlerimi sıkıntıyla etrafta gezdirirken sağımızdaki kısa kıvırcık saçlı tahminimce liseye giden bir kızın bize parlak gözlerle baktığını gördüm. Yanında ise babası olduğunu tahmin ettiğim sert suratlı korkutucu olan bir adam vardı. Babasından çok korkmuştum çünkü korkutucuydu. Bir de iri yarı bir şey olması da cabasıydı. İkisinin de Asyalı olmadığını anlayabilirdiniz. Hangi milletten olduklarını merak ediyordum. Kızın iri yarı tabiri caizse eşek gözüne benzeyen çok güzel kahverengi gözleri vardı. Bazen gözlerimin küçüklüğünden dolayı yakınıyordum bu biçimdeki iri gözleri gördüğümde.Kız heyecanla babasına dönüp bir şeyler dedi. Babası ona düz suratıyla ve öfke dolu gözleriyle baktığında kız sarılıp babasına aegyoya benzer bir şeyler yapmaya başladı ve ardından ayağa kalkıp bir ceylan gibi sekerek olduğumuz tarafa doğru gelmeye başlayınca kocaman olmuş gözlerle ona baktım. Buraya doğru neden geliyordu ki?
Dibimize kadar gelip yere çömelip oturdu. Sonra ise bana sırıtarak baktı ve kıkırdadı. "Çok şekersiniz. Birbirinize çok yakışıyorsunuz. Kya~" dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Ne yani Baekhyun'la ben yakışıyor muyduk? Hadi canım abartıyordu! Biz onunla mavi ve neon yeşil gibiydik. O çok uçlarda, ben ise çok sakindim. Aynı mavi gibi. O ise neon yeşildi ki bu iki renk yakışmıyordu bile yahu!
"A-abartıyorsun!" diye kekelediğimde Baekhyun yanımda hareketlenmeye başlamıştı bile. Kız onun hareketlerine bakıp gülümserken öfkeyle gözlerimi ona dikmiştim. Neden öfkelendiğimi bile bilmezken adını bile bilmediğim bir kıza dik dik bakıyordum. Tanrım! Neler oluyordu bana böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After The Male Snipster |chanbaek|(#1)✅
FanficNot: Serinin ilk kitabı olup diğer kitaplarla bir bağlantısı yoktur. *** Evde kalmış, otuzlu yaşlarının başında ve asosyal bir Park Chanyeol düşünün. Şimdi de onun tam tersi olan yirmili yaşlarının baharında oldukça sosyal bir Byun Baekhyun. Ve bu...