VICTORIA STARK
Son hatırladığım şey morfinin etkisininin artmasıyla kendimi yerde bulduğumdu.
Şimdiyse büyük bir yatakta, üzerimde saten kırmızı bir gecelikle uzanıyordum.
Korkuyla etrafıma baktım. Tüm yatak odası, beyaz siyah ve griyle döşenmişti. Ambiyansa renk katan tek şey, koltukların üzerindeki kare, bordo yastıklardı.
Kapı açıldı. içeri oldukça uzun boylu, yapılı bir erkek girdi. Yakışıklı olmadığını söylemek düpedüz yalan olurdu.
Nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim olmadığı için şaşkınlıkla ona bakarken, yanıma gelerek yatağın köşesine oturdu. Yavaşca elini pürüssüz bacaklarımda gezdirdiğinde irkildim. Geri çekilmek istedim fakat çekilemedim.
Etkilenmiştim. Şaşırmıştım. Korkmuştum.
"Benim kim olduğumu biliyor musun?" gür sesi odayı doldurdu.
Hayır anlamında başımı salladım. Konuşmaya cesaretim yoktu. Zaten hiçbir zaman olmamıştı. Hakkımı savunamaz, cingar çıkaramaz, kavga edemezdim. Sadece durur ve insanların hakkımı keyifle yemesini izlerdim.
"Ben senin yeni sahibinim."
Kullandıgı kelimeler ilgimi çekmeyi başarmıştı. Kendimi konuşmaya zorladım. Sesim travesti gibi çıkıyordu.
"Ben satılık değilim. Roma döneminde mi yaşıyoruz?"
Bir an gözlerinde birşey gördüm. Sadece bir anlık. Öfke, saf öfke...
Bacağımdaki elini saçıma doladı ve sertçe kendine doğru çekti. Canım çok yanıyordu. Gözlerimden İstemsiz olarak akan yaşın yanağımı ıslattığını hissettim.
"Hangi dönemde yaşadığımızın bir önemi yok. Bazıları şanslı doğmuştur. Bazılarıysa memnun etmek için."
16 yaşındaki bir kızın titrek sesiyle sordum,
"Ben memnun etmek için yaratıldım. Peki sen? Sen şanlı doğanlardan mısın?"
Cevabını biliyordum, evet.
"Hayır, ben kendi şansını yaratanlardanım."
Ne demekti bu?
Saçımı tutan eli gevşedi ve geceliğimin askısına gitti. Hala ağlıyordum. Fakat bu sefer canım acıdığı için değil, korktuğum için.
Yavaşça geceliğimin askısını indirdi ve üst kısmım tamamen cırılcıplak kaldığında ellerimi yavaşça daha büyumekte olan göğüslerimde gezdirdi.
Boynumu öperken, geceliğimi tamamen çıkararak uzanamam gerektiğini söyledi. Gözlerimde o kadar çok yaş birikmişti ki, adını bile bilmediğim yakışıklı sadece bir silüetten ibaretti. Geceleliğimi çıkararak çırılcıplak yataga uzandım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Akrabalarım ve babam harıç daha önce hiçbir erkek, kendi isteğiyle bana dokunmamıştı. Daha önce hicbir erkekle sinema köşelerinde yiyişmemiştim. Çünkü bunları yapabilmem için bir sevgilim olması gerekiyordu.
Ürkek ve kısık bir sesle sordum,
"Canım çok acıyacak mı?"
Cevap vermedi. Usulca boynumu öperek göğüslerime geldi ve dilini uçlarında gezdirdi. Korku...
"Acıdığında duracak mısın?"
Telaş...
"Hayır."
Ve yeniden korku...
Hıckırarak ağlamaya başladığımda tekrar yüzüme baktı. Dudaklarıma ıslak bir öpücük kondurduktan sonra, ilk öpücüğüm, bende minnet duygusu oluşturması gereken birşey söyledi.
"Durmam, ama çok canın yanarsa yavaşlarım."
Başımı salladım. Normal bir kız olsa çoktan ona saldırmış, yüzünün ortasına tırnaklarıyla koca bir çizik atmıstı. Fakat ben yapamazdım.
Soyunmaya başladı. Üzerinde sadece boxer'ı kaldığında ona bakmamak için özen gösterdim. Daha önce hiç penis görmemiştim. Ben, ben sadece...
Kendini içime kaydırdığında yüsek perdeden bir çığlık attım.
Canım, daha önce hiç bu kadar yanmamıştı.
Kadınlığım girişinden basenlerime, ardından tüm vücuduma yayılan saf acı...
Üstelik ıslak değildim. İçimde gelip giderken her seferinde durması için bağırıyor, yabancıya yalvarıyordum.
Yavaşlayacaktı. Yavaşlamalıydı.
"Ahhhh! Lütfen, lütfen dur! Ne istersen yaparım!"
Durmadı. Çelimsiz kollarını göğsüne dayayıp onu ittirmeye çalıştım. Fakat işleri daha da beter etmekten başka birşeye yaramadı.
Bana sahip olurken yanlara sabitlediği kollarımı izi kalacak bir şekilde sıkıyor, aynı zamanda ona itaat etmemle ilgili birşeyler fısıldıyordu. Kendi kendine konuşuyordu. Bu adam... Bu adam deliydi.
Hareketleri yavaşladığında ve içimdeki o malum sıcaklığı hissettiğimde kurumuş ince dudaklarından dökülen tek bir isim oldu. Ben altında acı içinde kıvranırken duyduğum tek şey...
"Selin."
*
Umarım hoşunuza gitmiştir. Uzun yazmaya çalıştım.
Hepinizi öpüyorum!
(+80 vote'a yenisi gelir)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
Genç Kız EdebiyatıGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...