Merhaba. Ben Daniel YILDIRIM. Babam Türkiye, annem ise Amerika vatandaşıdır. Los Angeles'ta bir tren istasyonunun yanında rutubetli bir apartman dairesinde yalnız yaşıyorum. Özel bir şirkette bilgisayar mühendisiyim. Ailem İstanbul'da yaşıyor. Her şey bir pazartesi sabahı başlamıştı...
Sabah uyandığımda saat sekiz civarıydı. Etrafıma bakındım. Masanın üzerindeki bardağa doğru yöneldim. Küçük yudumlarla su içerken birden saat 10.30'da ki toplantı aklıma geldi. Aceleyle dolaptan çıkardığım ilk takım elbiseyi üzerime geçirip, kravatı bağlamaya koyuldum. Cüzdanımı sehpanın üzerinden alıp, bir sigara yaktım. Ağzımda sigara kapının önünde altı hafif aşınmış ayakkabılarımı giymeye başladım. Karşı komşu emily karısı yine söyleniyordu " Apartmanda sigara içme! Akşam müziğin sesi çok yüksekti! Uyuyamadım! Polisi arayacağım bu gidişle... "
Apartmandan çıktım önümden süratle geçen bir hız treni başımı döndürmüştü. Oturdum, toparlanmak için çantamdan bir şişe su çıkarıp iki yudum aldım. Gerisini kafamdan aşağı boşaltıp, hızla ayaklandım. Binanın arkasındaki taksi durağından bir taksi çevirdim.
" Nereye efendim? "
" 1397 sokak lütfen. "
" Zero holding değil mi efendim? "
" Evet, lütfen. "Taksici hızla giderken, yolda midem bulanıyor, başım ağrıyor ve kendimi çok kötü hissediyordum. Hemen arabayı durdurup, yürüyerek şirkete gitmeyi tercih ettim. Ama ne fayda, durumum daha kötüye gitti. Ellerimi dizlerime koyup, soluklanmaya başladım. Gözlerim kararıyordu. Kahvaltı yapmamıştım ya, şekerim düştü diye düşündüm. Arkadan bir beyefendi:
" İyi misiniz bayım. Yardım ister misiniz? "
" Teşekkür ederim. Şekerim düştü galiba geçer şimdi. "
" İyi değilsiniz. Şu köşede bildiğim iyi bir mekan var. Gidip bir şeyler atıştıralım. "
" Zahmet olmasın. "
" Zaten oraya gidiyordum. Hem sohbet edecek arkadaşımda olur. Fena mı? "Beyefendi kolumu omzuna atıp, yavaşça kaldırdı beni. Mekana kadar destekleyerek yürüttü. Mekana girip güzel bir masa seçtik ve oturduk.