Sabah kafamın içinde çalan telefon ile uyandım. Saat 11.34 idi. Şifonyerin üstündeki telefonu alıp kulağıma dayadım.
" Buyrun, Daniel YILDIRIM'ı aradınız. "
" Daniel! Ben Mert, saatlerdir hava alanında seni bekliyorum. Nerede kaldın? "
" Ah! Üzgünüm Mert unutmuşum seni, hemen çıkıyorum. "Dün iş yerinden iki günlük izin almıştım. Bugün İstanbul'dan gelen kuzenim Mert'i karşılayacaktım. Yarın da Anna ile olan randevuma gidecektim. Kafam çatlıyordu. Nasıl bu kadar uyuyabilmiştim? Mert'i Nasıl unatabilmiştim?
Evden çıktım, bir taksiye bindim. Hava alanına doğru yol aldım. Mert bıkkın bir şekilde kaldırıma oturmuş, bavullarını devirmiş, öylece beni bekliyordu. İndim taksiden Mert'e üzgün olduğumu söyledim. Mert çok neşeli ve anlayışlı bir insandı. Taksiye bavulları yükledik. Küçük bavul bagaja sığmadı. Şoför bey küçük bavulu yanındaki koltuğa indirdi, yola koyulduk. Mert:
" Ee kuzen, nasılsın? "
" Teşekkür ederim. İyiyim Mert. "
" Bende çok iyiyim kuzen. "
" Kusura bakma kuzen. Biraz dalgınım. "
" Anlatmak ister misin? "
" Eve gidelim, biraz dinlen sen. Sonra anlatırım. "
" Çok iyi olur. "Eve gelmiştik. Şoföre ücreti ödedikten sonra, eve yöneldik. Kapıdan içeri girerken:
" Daniel! "
" Bir problem mi var bayan Emily? "
" Dün gece için teşekkür etmek istiyorum. Ses yoktu. Rahat uyudum. Acaba evde değil miydiniz? "
" Evdeydim bayan... "
(bayan Emily sözü böler)
" Yakışıklı kim? Tanıştırmayacak mısın bizi? "
" Kuzenim Mert, İstanbul'dan beni ziyaret etmek için geldi... "
(tekrar sözü böler)
" Bende Emily, memnun oldum yakışıklı. "
" Memnun oldum bayan. "
" Tanışma merasimi bittiyse eve girebilir miyiz? "
" Sonra görüşürüz yakışıklı. "Mert eve girer girmez köşedeki somyada uyuya kaldı. Masanın üzerindeki sigaradan bir dal aldım. Çakmak yoktu, bulamıyordum. Hemen elektrikli ocağı yakıp, sigaranın ucunu dayadım, iki yudum çektiğimde sigara yanmıştı. Televizyonu açıp karşısına oturdum. En sevdiğim program başlamıştı. Onu izlerken tekrardan uyuyakalmışım...