Benim katlanılmaz ısrarlarım üzerine babam, Enes'i hastaneye götürmeyi kabul etti.
Hastaneye gittiklerinde doktor, babama Enes'in bir şeyi olmadığını ve tahlillerinin iyi olduğunu söylemiş. Ama babam bunları anlatırken pek iyi görünmüyordu. Babama sordum :
-"Baba, eğer bir şey varda bize söylemiyorsan, seni asla affetmem.!" dedim.
Babam aynı şeyleri savunuyordu hâlâ. Umarım doğru söylüyordur..."Çünkü ben Korkuyorum. Yolumu kaybetmekten, tek başıma kalmaktan , kimseye yaranamamaktan , en çokta karanlıktan korkuyorum...
Ve en kötüsüde ben korkarken yanımda kimsenin olmaması... Eğer o da giderse ne yaparım?"
Enes'in yanına gittim. Gelir gelmez uyumuştu. Onunla neredeyse hiç vakit geçiremiyordum. Sürekli uyuyordu. Sinirlerimi bozmaya başlamıştı bu durum. Ama onu uyandırmaya kıyamıyordum. Bir bebek bu kadar tatlı olabilir miydi? Oluyordu işte... Nedenini bilmediğim bir şeyden dolayı canım sıkkındı. Dışarı çıkıp Melis ile vakit geçirmek iyi gelebilirdi. Onunla zaman çok hızlı geçiyordu. Dışarı çıkıp Melis'i çağırdım. Artık aramız çok iyiydi. O benim ilk ve en iyi dostumdu...
Düşündüğüm gibi oldu durum. Zaman o kadar hızlı geçmişti ki onunla. Akşam saatlerinde gittim eve. Babam gelmişti. Kızdı, bağırdı, çağırdı. Dövmediği için içten içe sevinirken bir tokat patlattı. Bu sefer ki çok sertti. Dudağım patlamıştı. Annem ilk defa korudu beni o gün. Babamı tutup uzaklaştırdı benden. Koşa koşa odama geçtim. Kendime verdiğim "Bir daha ağlamıyacağım." sözünü yine tutamamıştım. Beni üzen şey buydu aslında.
"Kolay anlatılıyor acılar, kolay yazılıyor. Kolay yaşanmıyor oysa... Ama kimse bilmiyor. Tek yaptığın şey oksijen israfı... Ben 'Karanlığı' seviyorum. Çünkü ben ağlarken ben yanlızken yanımda olan tek şey Karanlık... Aynı zamanda korkuyorum ondan. Yanlızken, yıkılmışken yanımda evet ama ıssız ve sessiz... Sen anlatıyorsun o dinliyor. Ama konuşmuyor. Bu kötü. İçini döküyorsun, ağlıyorsun. Ama yaslanacak bir omzu yok karanlığın, sığınacak bir limanı yok. Sanırım sevdikleri icin gemileri yakanlar, farkına varmadan limanıda tutuşturmuşlar..."
Dudağımın acısını en içten hissediyordum. Ben hak etmedim. Bu yaşadıklarım, küçük bedenime çok fazla... Bunları düşünerek uyudum yine.
Sabah kalktığımda ilk defa mutlu olmak istiyordum. Mümkün mü bilemiyorum.
Ben bu yaşta yarın hangi oyunu oynayacağımı düşünmek yerine acaba hayat yarın bana hangi oyununu oynayacak diye düşünüyorum.
Arkadaşlar, bu bölüm biraz kısa oldu biliyorum. Telafi edicem inş. Umarım beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyorum.
Okuyan gözlerinizden öpüyorum 😘
Ve
Votelerinizi bekliyorum.
Teşekkürler. 💪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHTAN HAYALLER
Non-FictionDaha hayatımın baharındayken, tüm çiçeklerim soldu... Yanlızlık zor gelmişti... Peki bu kadar acı çekmişken, Neden mi sustum? " Güçlüydüm..." Gökkuşağı tarafından dışlanmış siyah gibi, insanlar tarafından dışlanmış Tanrı'yım bir nevi... Yanlız fakat...