İlk Temas

36 2 0
                                    

1933, Berlin, Almanya
Hitler, geceleri çığlıklar atarak uyanıyordu.
Titreyerek, anlaşılmaz sözcükler söylüyor, soluk soluğa yatağından fırlıyor, odanın ortasına dikiliyor, görmeyen gözlerle bakarak 'İşte, o buraya da gelmiş! İşte o' diye inliyor ve sonra yine anlamsız garip sözcükler mırıldanmaya başlıyordu.
Zorla sakinleştirilip yatağına yatırılıyor ama yine fırlayarak 'İşte yine orada, köşede' diye haykırarak tepiniyor ve çığlıklar atıyordu.
Hitler, sürekli olarak zamanın çok az kaldığı endişesindeydi ve sürekli korkuyordu.
Sık söylediği şeyler arasında 'Evrenin Kesin Dönemeci' sözü vardı.
Kitle için 'ruhun yanlış yolu' deyimini kullanıyordu.
Büyüsel görüşe sahip olmak, insan gelişiminin amacıydı.
Kendisi o andaki ve gelecekteki başarıların kaynağı olan gizemli bilginin eşiğindeydi.
Kendi gücünün, gizli güçlerden kaynaklandığına emindi.
Hitler daha yeni şansölye seçilmişti ancak hiçbir şeyin tesadüfi olmadığını biliyordu.
Ve dünyaya Hitler Almanya'sının gücünü göstermek için can atıyordu.
Bir gün Nazi partisinden kişilerle odasında konuşuyordu.
Parti üyelerinden birisi
"Efendim partimiz başarıya ulaştı. Seçimleri kazandık ancak ülke ekonomisi çok zor durumda bunun için bir programımız varmı" diye sordu.
Hitler kendisine sorulan bu gereksiz soruyu öfkeli bir şekilde şöyle cevapladı.
"Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsunuz. Parti arkadaşlarım, peşimi hiç bırakmayan hayaller ve öldüğüm zaman temelleri atılmış olacak olan o görkemli yapı hakkında ufak bir görüşe sahip bile değilsiniz.
Dünya bir dönüm noktasına ulaşmıştır.
Sizler anlamayacaksınız ama gezegen altüst olacaktır.
Olup bitenler bir ekonominin kurtarılması oluşumunu çoktan aşmıştır"
Parti arkadaşları anlamamış gözlerle bakıyordu.
Ancak hiçbiri Hitler'in kızgın bakışları içinde bir soru daha sorma cesaretini gösteremediler.

* * *

2016, Langhey Virginia ABD,CIA Genel Merkezi

Sorgu odasında bulunan çinli arkeolog, işkenceden perişan düşmüştü.
Burnu kanıyor, ağzında bir iki diş kırılmış, ve yüzü morluklar içinde kendisine sorulanları anlatıyordu.
Başında bulunan ajan sordu
"Başka ne biliyorsun?"
Yaşlı arkeolog bitkin bir şekilde kafasını kaldırdı.
" Bütün bildiklerimi anlattım, başka birşey bilmiyorum. Yemin ederim."
Başında bulunan kişi karnına bir yumruk attı. Anlattıklarından tatmin
olmamıştı.
" O halde tekrar anlat. hikayen de eksik bir şeyler var hadi başla"
Çinli arkeolog karnına inen yumruğun acısıyla kıvranıyordu. Kendini toparlamaya çalıştı. Arkasına yaslandı. Ve kalan son dermanıyla tekrar anlatmaya başladı.
" Hindistan Mumbai'de kazı yapıyorduk. Kazı alanında asistanlarımdan birisi bir sandık buldu. Sandığı olduğu yerden çıkardık.
Daha sonra incelemek için bulduğumuz diğer parçaların yanına koyduk. Aradan iki hafta geçmişti. Sandığı açmaya karar verdik.
Zor bir mührü vardı. Bizde mührü kırıp açtık.
Altın işlemeli örtüye sarılı bir şey bulduk. Açtığımızda işlemeli bir kılıç duruyordu önümüzde. Kılıcı elime aldığımda bir şey beni sıkmaya başladı.
Gözlerim karardı bayılmıştım. Kendime geldiğimde arkadaşlarım başımda bekliyordu. Sonra karşı duvarın orada bana doğru bakan gölgeler gördüm.
Kendimde değildim halüsinasyon zannettim. Ardından bana seslendiler dillerini daha önce duymamıştım.
Ama ne dediklerini anlıyordum. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama anlıyordum.
Bana - kılıcın gücünü keşfet, sana yenilmezlik vereceğiz. Sözümüzden çıkma, çıkanlar pişman oldu.- dediler.
Hiç bir şey anlamamıştım, korkmuştum, ne gücü ne keşfi diye sordum. Ardından kayboldular.
Arkadaşlarım ne dediğini anlamıyoruz. İyimisin diye sordular.
Onlara bir şeyimin olmadığını söyledim.
İki gün sonra tekrar kılıca bakmaya gittim. Ama bunu istemiyordum. Fakat bi güç beni oraya doğru çekiyordu. Bir çok defa buna karşı koydum ama sonunda beni kendisine çekmeyi başardı. Odaya doğru ilerlerken asistanlarımdan birisi sizin geldiğinizi haber verdi. Sonrasını biliyorsunuz zaten." dedi
Ajan yaşlı arkeoloğun yakasına yapıştı.
" Bana bak bunak herif! Kazı alanınızda malta şövalyelerinin işi neydi. Bize neden saldırdılar. Orada beş adamımızı kaybettik."
Arkeolog bitkin bir şekilde
" Onların orada olduğunu bilmiyordum. İnanın bilmiyordum." dedi.
Ajan
"Hep aynı şeyler bana bilmediğim bir şey söyle" diyerek arkeoloğu yere fırlattı.
Sinirle odadan çıktı. Kapıda bulunan adamlara
"Konuşturun şu sersemi" dedi.
Hızlı adımlarla koridorda ilerliyordu.
Birim sorumlusunun odasına girdi.
"Efendim yaşlı herif aynı şeyleri söylüyor hep" dedi
Birim sorumlusu incelediği belgeleri kenara bırakarak söze başladı.
"O adamın bildiği başka şeylerde olmalı. Kazı alanında bize saldıranların malta şövalyeleri olduğunu zaten biliyorduk. Ancak sandığı aldıktan sonra kazı alanından çıkınca konvaya kim saldırdı.
O saldırıdan sadece birkaç adamımız kurtuldu sandığıda aldılar.
Kimdi bu adamlar. Kime çalışıyorlardı. Bana bunun cevabı lazım."
Ajan yutkundu ve söze başladı.
" Efendim sağ kurtulanlar saldıranların Rusça konuştuğunu söylediler."
Birim sorumlusu
" Bu bir kandırmaca neden özellikle kendi dillerinde konuşsunlar bize bu bilgiyi neden versinler.
Ama bununda peşini bırakmayın Rusyada bulunan ajanlarımız tetikte olsun. Bu konuyla alakalı her şeyi araştırsınlar.
Bana kalırsa bu iş Çin Gizli Servisi'nin işi. Belkide mossad. Yada El-kaide kim olduklarını bilmiyorum ama elimizde olan bir şeyi kaybettik. Bu durumu düzeltmeliyiz. Hadi elinizden ne geliyorsa yapın bulun şu adamları"dedi.
Ajan odadan çıktı.
Birim sorumlusu olayları aktarmak için telefonu eline aldı.

* * *
Ertesi gün, İslamabad Pakistan

Uçak hangarında son hazırlıklar yapılıyordu. Kalkış bir saat sonraydı. İşlerini halleden adamlar gelen kişinin çağrısıyla bir araya toplandılar.
Herkes tek sıraya geçmiş biraz sonra anlatılacakları dinlemek için bekliyordu.
Operasyon sorumlusu konuşmaya başladı.
" Beyler iyi bir iş çıkardık. Operasyonun başarıya ulaşmasından dolayı albay sizleri özellikle tebrik ediyor. Arkamızda kimseyi bırakmadık ve Mumbai'de konvoya yaptığımız baskından alacağımızı aldık.
Bu arada CIA' nin bu alanla görevli birim sorumlusu başkanla telefonda konuşurken verdiği bilgilerde bizlerden bahsedilmediği istihbaratını aldık. Operasyon gizliliği korundu. Sizlerle gurur duyuyorum. Şimdi hadi eve dönelim" dedi.
Ardından hangardan dışarı çıktı kalkış bilgilerini vermek için kuleye doğru ilerledi.
Kule sorumlularına gerekli bilgileri vermek için odaya girdi. Sorumlulardan birisi
"Hoşgeldiniz efendim, lütfen uçuş bilgilerini şuraya yazınız" dedi.
Operasyon sorumlusu kalemi eline aldı.
Varış yeri olarak bulunan boşluğa
'Türkiye, Ankara' yazdı.

GÜCÜN SIRRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin