" Şeho uyan artık herkes kalktı seni bekliyoruz yarım saattir!"
Yastığıma sarılmaya bir son verip dağılmış saçlarımla , yumuk gözlerimi ovuşturarak kafamı kaldırmayı başarabilmiştim sonunda.
Her zaman en son ben kalkıyordum bu evde ve doğal olarak hep beni bekliyorlardı.
" Geldim geldim ! "
Bir nefes yataktan fırlayıp banyoya uğrayıp füze hızında yüz yıkama seremonisini gerçekleştirmiş, son dakika at yarışlarına yetişmiş Hilmi amca kıvamında mutfağa adım atmıştım.
" Günaydın ! "
Coşkulu çıkan sesime karşılık olarak elbette coşkulu nidalar almadım. Şebnem 24 nöbetinden döndüğünü bağırır vaziyette olan hastane üniformasını çekiştirdi. Her an uyudu uyuyacak olan bünyesini zor tutuyordu adeta. Beril eline aldığı çatallarla ritim tutarken abartılı bir şekilde göz devirip ondan duymaya artık alışmış olduğum , hakaretten çok iltifat boyutuna geçiş yapmış kelimeyi söyledi ince dudaklarının arasından.
" Gerizekalı..."
İlkay arkası dönük tezgahta uğraşırken sadece sesli bir şekilde gülümsemekle yetinmişti. Bu kız bizden habersiz enerji arttırıcı yiyecekler yiyor olmalıydı. Hiç bitmez neşesi ve enerjisi onu ilk tanıdığım zamandan beri ağzımın O şeklinde açılmasına neden oluyordu. He birde yaptığı o enfes yemekler... Annemin kine bin basıyor annem duymasın!
Melek 'in verdiği tepki artık alışılmış olmuştu. Beni hiç takmadan elinde ki telefona aptalca sırıtıyordu. Anlaşılan gene birini kafalamış onunla geçireceği zamanları planlıyordu.
İlkay yaptığı yumurtayı masaya koyup kendi sandalyesini çekerek masada ki yerini aldı.
" İki gün sonra düğün var kızlar kavalyeler hazır değil mi ? "
Yapma bunu Melek... Sağır olaydım da bu soruyu duymayaydım!
Bizim tikican doktor hanım parmağında ki alyans vari yüzüğü gösterip pis bir şekilde sırıttı.
Kızın kavalyesi ezelinden hazırdı tabi ki. 6 senedir konuştuğu , aralarında yüzük taktıkları bir Kerim eniştemiz vardı. Bu kıza herkes imrenerek bakıyordu. Sevgili olaylarına pek bir karşı gelen feminist Beril bile.
İlkay muzdaripçe gülümseyip heyecanla son olanları anlatmaya başladı.
" Biliyorsunuz şuan sadece konuştuğum biri var yani yaklaşık 2 ay oluyor. Ona sormayı düşünüyorum. "
Neydi şu çocuğun adı Vural heh. Hiç güvenemiyordum o çocuğa. Konuştukları 2 ay olan süre zarfında birçok kez İlkay'ı uyarmış bulunuyordum bu nedenle. Ama kötü bir enerji yayıyordu bana. Beril kendini tutamayıp çatalı sertçe tabağının üzerine bıraktı.
" Kızım sen gerizekalı mısın ? Niye soruyorsam bildiğimiz gerizekalısın işte. Ne diye güveniyorsun şu pis çocuğa. Bir kere kandırmadı mı seni bu. Ne olduğu belli bile değil ! "
" Haklı. "
Diyerek bende onayladım Beril'i...
Anlaşıldığı üzere benim gibi sevmeyen bir kişi daha vardı.
İlkay cevap vermeden kırgınca bakışlarını yere indirip çayından bir yudum aldı.
" Ya niye kıza çıkışıyorsunuz ikiniz birden. Konuşmak istiyorsa konuşur o 26 yaşında ! "
Melek'in çıkışına karşın Beril iyice sinirlendi. Kafasını tavana kaldırıp gözlerini hızlıca aç kapa yapmaya başladı.
" Ay yeter bırakın uyardınız siz. Şehrazat sende hiç tık yok mu ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbim Alabora
ChickLit" Hayatımda kimseden nefret etmediğim kadar senden nefret ediyorum!" Sesinin yettiği kadar bağırdı Şehrazat. Hayatının en büyük şokunu yaşıyordu çünkü. Adam acımasız gözlerini genç kızın gözlerine kenetledi. " Sen yaşaman gereken hiçbir şeyi yaşama...