Dolunay
O yine gelmişti. Olayın şokunu yeni atalatabilmiştim.Neye şaşırmam gerektiğini çözemiyordum. Gece'nin gelip beni o psikopatlardan kurtarmasına mı yoksa onun bir sahibi var demesine mi yoksa şu an da bana yardım etmesine mi. Beni ayağa kaldırmaya çalıştığında afallamıştım. "-Gel buraya baş belası." Dedi ve beni kucağına aldı. Düşmemek için kollarımı boynuna sardım. Bunu yaptığımda çarpık gülümsemesi yüzüne yayıldı. Konuşabilecek durumda olsaydım "-Her durumdan yararlanma pis sapık!" Diye cırlardım ne var ki kendimde bile değildim. Başımı olayların verdiği güçsüzlükle göğsüne gömdüm. Kokusu çok başkaydı. Parfüm gibi değildi. Sanki huzur kokuyordu. Evet kokusunun eş anlamı bu olmalıydı "Huzur".
Gece
Onu arabaya bindirdiğimde uyuya kalmıştı. Tam bir baş belasıydı. Tatlı baş belası... Uyandığında 1 saat geçmişti ve eve yaklaşmıştık. "-Nerdeyim ben?" Dedi. "-Arabamda." Dedim olabildiğince sıcak bir ifadeyle. Etrafı inceliyordu. Sanki şaşırmış gibiydi ama sonradan kendine geldi. Aklıma takılan bir soru vardı ve sessizliği böldüm:
- Hastanede steteskoba verdiğin savaş neydi öyle?
-Sadece bir atak seni ilgilendirmez!
-İyi.
-Metallerden korkuyorum.
Bunu bir anda söylemesi ilginçti ama "işte bu" bakışı atıp camdan dışarıyı seyretmeye devam etti.
-Neden?
-O kadarını şu ana kadar kimse öğrenemedi Sabah!
Yapmacık bi şekilde güldü ve önüne döndü sanırım bu konu onun hassas noktasıydı.
-Geldik hanımefendi.
Evet artık ortamı yumuşatma zamanı. Arabadan inmesi için kapısını açtığımda elimi 2-3 defa dödürerek "-Buyrun prenses sarayımıza geldik!" Demiştim. Gece çok kasvetliydi yumuşatmak istemiştim. Kapıyı açtığımdan beri şaşkın olan baş belası bu hareketleri yapıncada şöyle demişti:
-Ah prensim ne kadarda naziksin ama açlıktan ölüyorum hadi hemen içeri girelim.
Bana "prensim" demişti. Neden hoşuma gittiğini anlayamadan yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladı. Allah'ım neydi günahım! Dolunay'ı hemen arabadan çıkardım ve elini tutup koşa koşa içeriye girdik. 1 metreyi koşana kadar sırılsıklam olmuştuk. Elini tutmamın nedeni daha hızlı koşabilmekti ama Dolunay bunu yaptığımda afallamıştı sanırım. İçimden mutluluktan kahkahalar atarak halay çekerken bi yanımda öyle bir şey olamaz diye karşı çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük
ChickLitTek bir nefes almak için çırpınırken aşktan kaçmaya çalışırken özgürlük için her şeyimi verirken kendimde miydim ben?!Özgürlük neydi ki sence her şeyden önündeyken...