Eski dostumu görünce buraya iyice alışmaya başlamıştım.Onunla biraz sohbet ettikten sonra bir anons sesi duyuldu ve İstiklal marşı okuduk.Daha sonra sınıflarımıza yerleştik. Hiç unutmam ilk üç gün boyunca sınıf baya sessizdi. Daha sonra birbirimizle kaynaşmaya başladık.Bir sürü arkadaşım, kardeşim oldu.
Okulun döneme başlamasından iki hafta sonra bir bilişim dersindeydik. Ders boştu ve arkadaşlarımla kağıttan uçak yapmıştık.Daha sonra okulun bir başka koridoruna geçmiştik. Okul başladığından beri hiç ısınamamıştım bu koridora. Sebebi idare katı olmasıydı tabiki.Zaten oldum olası idarecilerle pek anlaşamamışımdır.Her neyse. Bu sevimsiz koridorun 12 basamaklı merdivenine arkadaşım çıkmıştı. Alt kısmında ise ben vardım.Birbirimize uçak atıyorduk. Ne kadar da çocukça değil mi? Merdivenin hemen sol tarafında nöbetçi masası vardı.Masada kimsecikler yoktu.Merak etmiştim acaba nöbetçi kim diye.Dakikalar sonra bir çocuk geldi.Uzun boylu , gözlüklü, üstünde beyaz switi ve yüzünde hafif gamzesi vardı.Biz oyunumuza devam ederken oyun sırasında gözüm dönüp dolaşıp onun gözlerine gelmişti.Bana tebessüm etmişti.O an içimde tutamadığım bir şeyler olmuştu.Daha sonra masanın üzerindeki telefon çaldı.Müdür yardımcısı aramıştı.Telefonla konuşurken bana bakıyordu. Merak etmiştim.Telefonu kapattı , gözlerini gözlerime bıraktı ve müdür yardımcısının koridordan bizi kovduğunu söyledi.Onunla konuşurken söylediğim ilk kelime "nöbetçi abi " olmuştu.Bunun için daha sonra çok pişman olacaktım.Koridordan ayrılırken birlikte uçak uçurduğumuz arkadaşım bana "nöbetçi abi" ile ilgili bir sürü sevgi sözcükleri yağdırdı. Meğer arkadaşım ona farklı gözle bakıyormuş.
"Acemi yazar"