DELİ BÖLÜM 1;

52 26 13
                                    

Ben Zeynep Güçlü ,hani şu dünyaya ün salmış Samet Güçlü'nün kızı olan, şu ana kadar çaresizlik kavramını bilmeyen , daha yeni çaresizlik kavramını kavrayan ,hayatı yeni yeni anlayan, herkesin güçlü olarak bildiği,kimilerine göre dünya güzeli olan,ama aslında şu anda güçsüzlüğün daniskasını yaşayan bir kızım . Evet ben o'yum .Herkesin dilinde güya Zeynep Güçlü yüm ben.

Artık ben bile eski Zeynep Güçlü olduğuma inanmazken çevremdekilerin öyle seslenmesi acayip derecede sinirimi bozuyor . Bu da bende kusma hissi uyandırıyor.

Gelelim güçsüz ve çaresizligimin nedenine; size şöyle özetliyeyim;

Bir trafik kazası ,bu Trafik kazasında ölen bir çift ve geride kalan 17 yaşında genç bir kız. Bilin bakalım bu genç kızın tek yakını kim?

Doğruya siz nerden bileceksiniz ! Tabii ki zalim üvey amcası ve onunla sırf parası için evlenen biricik karısı.

Hadi size bir soru daha ,eminim bu soruyu bileceksiniz.

Aslında ben Emin değilim çünkü ben Zeynep im.
Tamam şaka yaptım vurmayın :)

Asıl soruya dönelim .Soru neydi ya ? Ha şimdi hatırladım.

Anlattıklarıma göre bu zavallı genç kız kim?Doğru tahmin o zavallı benim...Zeynep Güçlü olan .

Şu an annem ve babamın yani aile mezarımızın yanında oturmuş mezarın üstünde yürüyen karınca ve böcekleri izliyorum. Şimdi siz beni salya sümük ağlıyor falan zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz . Çünkü daha yaklaşık bir hafta öncesinden ,annem bana başımı okşayaraktan;

-Eger birgün ölürsem ardımdan sakın ağlama ağlarsan beni de üzersin.

Demişti. Karşılığında da söz vermemi istemişti .

Toprağı okşayarak "bak anne verdiğim sözü tutuyorum,ağlamıyorum."

Dedim ama sesim biraz ağlamaklı çıkmıştı .çok zorlanmistim .gözlerim doldu etrafında bulaniklasmasindan anladım . Ağlamayacağima dair söz verdiğimi hatırlayıp yumruk yaptığım elimi parçalamak derecede sıçtım.Elime baktığımda kızardığını gördüm.
Çok da umrumda. Şuan elimden hiçbirşey gelmiyor.
Hayatım boyunca kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum.

Bu düşünceye dalıp giderken telefonumun çalmasıyla tüm düşüncelerimden sıyrılıp gerçek dünyama döndüm...

Kimin aradığına baktığımda,
Amcamın (üvey) aradığını görmemle asık olan suratım sanki daha fazla asılırmış gibi daha fazla asıldı.

Daha fazla bekletmeden telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Ne var?"

Hiçbir zaman iyi anlaşamamıştık
Babamın yanında beni seviyormuş gibi yapardı. Arkadan birsürü şey söylerdi . İki yüzlü işte nolacak....

"Neredesin? ,Gene nerelerde sürtüyorsun? "

İlk kelimeyi duyunca benim için endişeleniyor sanmıştım. Tam sevinecektim ama sonraki kelimeyi duyunca hevesim kursağımda kalmıştı. Sürtük demişti bana ya! Telefona cırladım.

"Sence Nerede olabilirim? ,aile mezarımızın yanındayım.!"

Telefonu kendinden biraz uzakta tuttuğundan eminim. Kesin sağır olmuştur. Gebersin o.ç.

"Böyle dışarda sürtersen senin de o mezarda yerin olacak bilesin.!"
Bak gene Sürtük dedi ya!

"Eninde sonunda öleceğiz,Dikkat et de benden önce senin yerin olmasın.!" Bu sözüm karşısında biraz sustu sonra konuyu değiştirdi.

"Cenaze kalkalı 5.5 saat oldu,çabuk eve gel! Magazinciler seni bu halde görmesin!"

Dediğinde birşey demeden yüzüne kapattım. Zaten diyecek birşey de yoktu .

Sinirden bağırıp Telefonumu aile mezarımızın mermerine fırlattım. Telefon mermere çarpmasıyla paramparça oldu.

Tam da o anda bir silah sesi duydum.

Ve arkamı dönmemle yerde kanlar içinde yatan bir adam görmem bir olmuştu. Gözümü yerde kanlar içinde yatan adamdan ayırıp yavaş yavaş yukarıya baktım.elinde silah olan siyahlar giymiş 10-15 adamı olan bir adamdı.

Beni baştan aşağı süzdü, aynı şekilde bende onu süzdüm.

Sonra arkasındaki adama dönüp:

"Yakalayın "
Dedi.

Tabii ben adamı hayranlıkla izlerken benim akılsız kafam olayı yeni yeni idrak etmeye başladığı için büyük bir çığlık atıp ayaklarım götüme değe değe koşmaya başladım. Arkama bakmadan adeta bir çita misali koşuyordum.

Tam bu gerizekalılar bana yetişemez diye seviniyordum ki,
Erken konuşmamak lazımmış.

Ben hangi akla hizmet bu salak uçurumun ucuna geldiysem!

Tam geri dönecekken bu gerizekalıların bana yetiştiklerini gördüm.

Silahlı adam yavaş yavaş yanıma yaklaştı. Dibime kadar geldi ve piç smale yapıp kulağıma fısıldadı:

"Şimdi nereye kaçacaksın bakalım?"

Hakikaten ben napcam lan ? Artık geriye tek bir çare kaldı başka şansım yok ve
Bende aynı şekilde kulağına fısıldadım:

"Cehenneme ! Kolaysa oraya da gel"

Dedim ve kendimi uçurumdan aşağıya attım...



Arkadaşlar kurgu olarak yazdığım ilk kitap o yüzden mantık hatası varsa hepinizden Özür dilerim lütfen saygı duyun. Aynı zamanda da votelerinizi eksik etmezseniz sevinirim :D:D:D
:)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin