1.Bölüm

144 34 33
                                    

5 sene önce
Bu gecede uyanıktım. Yine babam eve geç gelmiş annemi azarlıyordu. Ben ise sadece kapının arkasında oturmuş Annem için dua ediyordum. Biliyorum bu azarlamanın sonu hiç iyi bitmeyecekti.

"Son kez söylüyorum Fatma nereye sakladın paraları"

"Bende para mara yok bey neden anlamak istemiyorsun."

"Yalan söyleme lan bana yoksa canın Yinemi dayak istiyo heh " o adamın bu sözünü duyduktan sonra ayağa kalktım. Yine anneme vurmasına izin veremezdim. Bir elimle gözlerimi silip diğer elimle kapıyı açtım. Hızlı adımlarla salona geçtim. O lanet adam bir eliyle annemin saçından tutmuş diğer elini de yumruk şeklinde yapmış "Para nerde lan söyle yoksaa... " diye tehdit ediyordu. Zavallı annemin ağlamaktan gözleri şişmişti. "Yeter bey ben mi istedim çocuğumun olmamasını. Neden bir evlat uğruna hayatımı mahvediyorsun. Para yok bende" Annemin bu sözlerini duyduktan sonra geri adım attım. Nasıl yani ben evlatlıkmıydım. Ben olayın şaşkınlığını yaşarken yere düşen bardağı hiç fark etmedim. Annem benim yanıma gelmiş sürekli "kızım sandığın gibi değil" diyordu. O kadar nefretle dolmuştum ki önüme geleni incitebilirdim. Gözyaşlarım akıp giderken "Nasıl sandığın gibi değil sen sennn benim evlatlık olduğumu kendin itiraf ettin" deyip arkamı döndüm. Tam gidiyordum annem kolumdan tutup durdurdu. "Kızım bi dinle ne olur gerçekten sandığın gibi değil" neden onda beni kaybetme korkusu vardı hala anlamış değilim. Az önce evlatlık olduğumu itiraf ederken böyle değildi. Nefret ediyordum herşeyden herkesten. "Benim gerçek annem ve babam kim?" Bu soruyu hep dizilerde duymuştum. Nerden bilebilirdim bir gün bende bu soruyu soracağımı.

"Sen benim kızımsın her şeyi anlatacağım"

...

Nehir Doğan

Kafamı nereye çevirsem içlerini okuyabiliyordum sanki. Buda beni deli ediyordu. Biri gözleriyle diğerini süzüp fark edilmeyi bekliyor diğeri başka birine sahip olmak için can atıyordu. Besin zinciri gibi arkadaş birinin soyu tükense diğeri ölüme hazırlanır hani biliyor ya soyunun tükeneceğini siz kısaca "onsuz yapamayacağını" bilin çünkü hayat öyle. Ama nedense hiç ilgimi çekmiyor. Ruhum bedenimden çıkmayı okadar çok istiyordu ki her nefes alışım canımı yakıyordu. Çevremdekilerin mutlu olmasına tahammül edemiyordum. Büyük ihtimal hepsi iyi bir oyunculuk dersi almıştı. Saçma geliyordu "Naber" sorusuna "iyilik" cevabını vermek.
18'mi yeni bitirmiştim. Yolun başındayım gibi gözükse de öyle değil. Yıllar akıp gitsede acıların izi hiç gitmiyor. Acılarımı dindirmek için sürekli kavga ediyordum iç sesimle. Ayağımdaki o iz hep geçmişi hatırlatıyordu bana. Babamın anneme çektirdiği eziyetlerin içinde büyüdüm. Küçük bir dikiş izi olsada acısı büyüktü. Kalp acısı...
Ders matematikdi. Mehmet hocanın dersiydi.Beynimde X ve Y 'ler uçuşurken bir yandanda kalemimle kağıda birşeyler çiziyordum.Canım çok sıkılmıştı. Sineme döndüm. Başını elinin üzerine koymuş inek gibi ders dinliyordu. Sinem benim en iyi arkadaşım. Yalan söylemeyi beceremediğim için ilk fark eden yandaşım sinem olmuştu. Dert ortağım bi halimden o anlıyordu. Düşüncelerimiz bile biraz uyuyor. Ha birde cem var. Normalde hiç bir erkekle anlaşamam ama cem başka onla tanışmamız çok değişik bir nedenden dolayı olmuştu. Herkes sivilcem diye alay ederken suskunluğumu ben bozmuştum. Başta herkes beni sessiz sanıyordu. Ama bilmiyorlardı o sıralar kimin kızı olduğumu. Babamın ismini duyan benle arkadaşlığını kesiyordu. Sonra zaten bir daha da kimse cemle alay edemedi. Ve o sıra ne olduysa cemle kanka olmuşuz.
Zilin çalmasıyla herkes koşuşturuyordu. 80 dakika sizde matematik işleseniz siz de kaçardınız. Birde tabi blok ders bitmişti ve teneffüstü. Cemin saçımı çekmesiyle masadan doğruldum. Her defasında aynı işkenceyi yapmaktan bıkmadı. Elimle kafamı okşarken ceme döndüm "şu iğrenç şakalarından ne zaman vazgeçeceksin. Senin yüzünden kel kalacağım" bu sözlerim karşısında hiç umursamadı bile bir kulağından girdi öteki kulağından çıktı. "Kanka 2 liran varmı la " kaşlarımı çattım bunu bekliyordum gözlerimle yok işareti yaparak başımı tekrar masaya gömdüm. Arkamdan arkadaşı emreye fısıldadığını hissedebiliyordum. Kesin ondanda para istemişti. Cemde sevmediğim özelliklerden biride yüzsüz olmadığı halde kendini yüzsüz gibi göstermesi. Çünkü Çocuğun içini biliyorum asla kötü bir çocuk değil.
"Nehir duydunmu kanka mezuniyet töreni salı günü yapılacakmış hemde durumu iyi olmayanlar ücretsiz katılacakmış şimdi müdür açıklama yaptı." Bu ses tabiki sineme aitti. Okadar nefes alıp vermeden anlatmıştı ki. Hemen başımı kaldırıp "sinem şakanın hiç sırası değil. Bilmiyormusun sanki o dangalak müdürü para diye kendini bile satar tövbe tövbe ağzımı açtırma şimdi" gerçekten kendini bile satardı o karı 2 sene önce maddi durumumuz iyi olmadığı için bu devlet lisesine yazılmıştım.Ozamanları dünkü gibi hatırlıyorum. 2 yıl için annemden 5 bin lira istemişti. Neymiş kitaplar dışarıdan geliyor çok pahalı sonra neymiş yemekler bir aşçı tarafından yapılıyor. Arkadaş bura devlet lisesi siz hiç gördünüz mü 5 bin lira okul masrafının olduğunu. Bu şeytan karı yüzünden yaz tatilinde garson olarak çalışıp parayı ödemek zorunda kalmıştım.
Sinem:"kanka hoca derse gelip duyuru yapacak ozaman inanırsın bana" sinem doğru söylüyor gibiydi. Neyse görecez bakalım kesin bunun içinde illaki bi karşılığı vardır. Müdür hiç karşılıksız bir şey yapar mı yaşayıp göreceğiz. Ders zili çaldı. Esra hoca ellerinde kitapla derse girdi. Eliyle "oturun" işareti yaptıktan sonra "çocuklar biliyorsunuz bu son seneniz mezun olup hepiniz yeni bir hayata atılacaksınız. Kiminiz iyi bir üniversiteye gidecek kimilerinizde iyi bir işe girip çalışacak. Bizde son seneniz olduğu için tören düzenleyeceğiz yanlız kişi başı 100 lira bu arada maddi durumu iyi olmayanlar ücretsiz yararlanacaklar anlaşıldımı" deyip kitabı alıp derse başladı. Demekki doğruymuş sinemin anlattıkları. Esra hoca fizik hocası aynı zamanda fiziğide oldukça güzeldi. Sevgilisi olmadığını söyler hatta sevgili yapmayın zararlıdır diye öğütte verir ama nedense Mehmet hocaya yavşar. Kesin aralarında bir şey var bi keresinde dışarda Esra hocayı Mehmet hocayla baş başa yemek yerken yakalamıştım. Tabi onlar görmedi beni. Anlamıyorum Madem aranızda birşey var adını koyun bari insanları keklemeyin.
Nihayet zil çalmıştı Sinem koluyla koluma dürtüp "hadi gelmiyomusun kanka" hiç havam yoktu. Tüm gün başımı masaya koyup uyumak istiyordum. Sineme "çok yorgunum sen git" dedim. Oda bana neyin var der gibi bakış attı. Hiç anlatamayacaktım. Çünkü bıktım her zaman aynı şeyleri anlatmaktan. "Aynı şeyler iyiyim merak etme" dedikten sonra "peki" deyip gitti. Sineme anlatma gereği duydum çünkü tek sığınağım oydu. Babamın geç saatlerde gelip sürekli annemi dövmesi. İçip içip dışarda sabahlaması herkesten borç para alıp içkiye kumara yatırması beni hastahanelik etmesini hepsini biliyordu. Babamın bu hale gelmesinin tek nedeni benim çünkü erkek çocuk istiyordu. Ben doğduktan sonra doktor anneme bidaha çocuk sahibi olamayacağını söylemiş. Babama bunu duyurmak istemesede bir şekilde öğrenmiş. Bunları da bana annem anlatmıştı taa ki 5 sene önce.
Ders kimyaydı. Hakan hoca her zaman ki gibi tüm karizmatiği ile sınıfa girdi. Çok iyi bir adamdı. Sağolsun bana maddi manevi konularda yardım etmişti. arkasından 12/A sınıfından Ali geldi "Hocam dersinizi bölüyorum Kusura bakmayın ama müdür Nehiri çağırıyor" dedikten sonra herkes bana döndü sanki bi suç işlemişim gibi. Hakan hoca "tamam sen çıkabilirsin" dedikten sonra yanıma geldi. Ben hala merak ediyordum neden çağırdı acaba. Hakan hoca eğildi ve kulağıma "bir sorun yok demi Nehir" bende bilmiyordum ki sorun varmı yokmu kesin yine para için yalanlar üretecek hemen Hakan hocaya dönüp"yok hocam merak etmeyin çıkabilir miyim" deyip izin istedim. Başıyla onayladıktan sonra kalkıp müdürün yanına indim.

KehribarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin