Jack

58 3 0
                                    

Bay Price arkada bekleyen şoförünü arayıp, arabayı getirmesini söyledi. Şoför, arabayı getirdi ve kapıları açmak için arabadan indi. Bay Price şoförden anahtarı alıp, Los Angeles'a dönmesini söyledi. Arabaya bindik. Bay Price şoför koltuğuna geçti. Mert Türkiyeyi çok iyi bildiği için bay Price'tan arabayı kullanmak için izin istedi. Bay Price her zamanki centilmenliği ile izin verdi. Mert şoför koltuğuna geçti. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. İçimdeki ses torpido gözündeki atlası açmamı istedi. Atlası alıp, dikkatle baktım. Türkiye haritası üzerinde işaretli bir yer vardı. Galiba oraya gitmemizi istiyordu. Mert o şehri bildiğini söyledi, yola çıktık.

Mert, bay Price ile araba hakkında konuşurken arkadan siyah bir arabanın bize sinyal verdiğini fark ettim. Mert'e durması gerektiğini söyledim. Mert yavaşladı. Tam duracağı esnada bay Price " Bas gaza! Bas! Bas! " diye bağırmaya başladı. Mert panikleyip dengesiz bir şekilde gaza basınca öndeki araba afalladı ve arkadaki siyah arabaya çarptı. Arabadan uzun boylu, vücutlu ve yakışıklı bir adam indi. Soğuk kanlılıkla kaza yerinde bekleyen motosikletli adama doğru yürüdü. Sonra cüzdanından çıkardığı kimliği gösterdi ve adamın motosikletini aldı.

" Neler oluyor bay Price? "

Bay Price adamın zihnini okumak için konsantre oluyordu. Korkmuştum, tekrar bağırarak " Lütfen bu durumu bize açıklar mısınız bay Price? " dedim.

" Adı Jack. Anna ve senin peşinde..."

Bay Price tekrar konsantre olmaya çalışırken sürekli ona " Ama neden?... " diye soruyordum.

Bay Price sinirlenerek " Onu anlamaya çalışıyorum... İzin verir misin? " diye cevap verdi.

Arkama döndüm. Jack ısrarla peşimizden geliyordu. Mert dikiz aynasından bakarak biraz yavaşladı. Jack ile aramızda bir metre kalmıştı. Arabanın arkasından ayrılmıyordu. Bunu kullanan Mert birden frene bastı. Jack motorsikleti kurtaramayıp bize çarptı. Ve sert bir şekilde yol kenarına düştü.

Bay Price bana dönüp " Sadece Anna'yı ve seni öldürmek istediğini anlayabildim. Ve şuan zihni kapalı olduğu için erişemiyorum. " dedi.

Mert şoka girmişti. Bağıra bağıra neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bay Price bana anlattıklarını onada anlattı. Sonra kanıtlamak için Mert'in zihnindeki bazı anıları okudu. Mert bunların hepsinin bir saçmalık olduğunu ve bizi bırakıp gideceğini söylüyordu. Mert ile göz göze geldik. Ağlıyordu. Belli ki çok korkmuştu. Göz yaşlarını silip neden burada olduğumuzu anlattım. Sonra isterse gidebileceğini söyledim. Arabadan indi. Yerdeki motosikleti aldı. Son kez dönüp bana baktı " Yolun açık olsun kuzen. " dedi. Çocukluk arkadaşım beni yarı yolda bırakmıştı. Bay Price şoför koltuğuna geçti. Arka camdan Mert'in gidişini izledim...

...

Kapıyı açıp yerde yatan Jack'e baktım. Kan revan içindeydi. Ölmüştü galiba. Zaten o kazadan sağ çıkması mümkün değildi. Kapıyı kapattım ve bay Price'a yola devam etmesini söyledim.

Katil olmuştuk. Ne olursa olsun insanların hayatına saygı duyan bir insandım. Sonu olmayan bir yola girmiştik. Açıkçası çok korkuyordum. Sonra sonunun çokta önemli olmadığını ve Anna için gerekirse canımı bile verebileceğimi söylendim. Bay Price zihnimi okuyor olsa gerek. Bana bakıp, tatlı bir tebessümle " Pişman olmayacaksın Daniel. Kesinlikle pişman olmayacaksın. " dedi. Gözlerinden anlamıştım bildiği bir şeyler vardı ve bana söylemiyordu...

Ateş Soyu: Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin