1. ( Kaçak )

188 7 11
                                    

   Birkaç yer olay akışı bozulmadan değistirilmiştir.
 
Kitaplarım , diş fırçam , parfümüm ve kalemlerim. Hepsi tamam.
        Okul çantamı elime aldım ve bir kolu dışarıda kalacak şekilde sırtıma taktım. Ardından kahverengi , demir kolu olan kapıya doğru yöneldim ve kaba bir şekilde kapıyı açtım. Kapı ardımdan açık kaldı ve umursamaz bir şekilde yoluma devam ettim.

     Aşağıya ulaştığımda masanın üzerindeki telefon gözüme çarptı ve oraya doğru yöneldim. Bu telefon benim telefonumdu. " Hiçbir zaman bulamadığım telefonum. "
       Telefonumun sesi tüm odayı doldurulacak şekilde çalıyordu . Telefonu elime aldım ve arayanın kim olduğunu öğrenmek için arama ekranına baktım. Arayanın Aleyna olduğunu görünce , dudaklarımda istemsizce bir tebessüm oluştu. " Oleyy Aleyna arıyor.
Telefonun cevap verme işaretini heyecanla yukarı doğru kaydırdım ve kulağıma götürdüm.
- Alo! Naber Çağrı?
- I.....İ...iyiyim. Sen nasılsın?
-Bende iyiyim. Bugün seninle beraber bir yerlere gidelim mi?
- Bugün mü? Ama bugün okul var . Nasıl gideceğiz.
- Salak. Bugün okulu asacağız. Anlasana.
- Ben okuldan kaçamam. Başka bir zaman gitsek olmaz mı?
- Beni seviyorsan kaçarsın. Ama sevmiyorsan.......bilmem.
- Tamam. Sen üzülme , kaçarız. Beni okulun başında bekle. Ben birazdan geleceğim.
- Tamam , bekleyeceğim. 10 dakikaya gel. Sakın bekletme beni.
- Tamam.

Telefonu cebime atıp , kapıya doğru yöneldim. Ayakkabılarımı ayakkabılıktan alıp yere koydum ve önce sağ ayağım olmak üzere ikisini de giydim. Tam bu sırada annemin ince sesiyle irkildim. " Tatlım, nereye gidiyorsun."
" Okula gidiyorum anne. Bay... Bay.
Kapının dışına çıktığım zaman rüzgar narince yüzümü okşadı. Hava hafif kapalıydı ama yine de güzeldi. Otobüs durağına doğru yol almaya başladım. Yürürken Aleyna'yı düşünüyor , yüzümde istemsizce bir tebessüm oluşuyordu. Taa ki Otobüs durağına gelene kadar.
          Melisa otobüs durağındaki oturma yerlerine oturmuş , kulaklıklarını takmış şarkı dinliyordu. Beni gördüğü an kulaklıklarını çıkardı ve kucağına koydu. Bende buna karşılık yüzüme yapmacık bir tebessüm yerleştirdim
- Merhaba Melisa.
- Me...merhaba. Na...nasılsın.
- İyiyim , sen.
- Bende iyiyim sağol.

Sesindeki utangaçlık beni tereddüte bırakıyordu. Çünkü , beni nerede görürse görsün , eli ayağına dolaşıyor , kekelemeye başlıyordu. Bu şekilde birkaç dakika konuştuk.

           O sırada derin düşüncelerimden sıyrıldım ve gelen otobüse odaklandım. Otobüs tam önümde durduğu için irkildim ve geriye doğru sendeleyerek Melisa'nın üzerine yıkıldım. Melisa belimi sıkıca kavradı ve düşmemem için beni tuttu. O sırada gözlerim hayretle açıldı ve cevap bulamayan sorular birden aklıma hücum etmeye başladı. "Neden beni tuttu? Neden beni bu kadar önemsiyor?" "Offf!!! Bunlardan bana ne yaa? Düşmeyeyim diye tuttu işte. Bundan daha fazla ne olabilir ki?
Hemen kendimi Melisa'nın kollarından kurtardım ve kendimi toparlamaya başladım. Melisa'ya kaçamak bir bakış attıktan sonra "Teşekkür Ederim." dedim. Yere düşen çantamı ve birkaç parça eşyayı eğilerek aldım ve arabanın içine girdim. Ardından boş bir yer buldum ve oturdum. Arkamdan birkaç kişi daha geldikten sonra Melisa da otobüse bindi. Sanırım boş bir yer bulabilmek için gözlerini içeride dolaştırdıktan sonra derin bir off çekti. Sanırım bu yer bulamadığı içindi.
Sadece benim yanım boştu. Tam yanıma oturmasını söyleyecektim ki ince ve utangaç bir ses "Yanına oturabilir miyim Çağrı." dedi. Eee. Ne diyebilirim ki. Hayır. Oturamazsın mı diyeyim.
Ardından Nazik bir ses tonu ile " Oturabilirsin Melisa " dedim.
Yanıma oturduğu zaman o utangaç ve çekingen tavrı bayağı ortaya çıkıyordu. Bir kedi yavrusu gibi yanıma sinmiş ve otobüs koltuğunun en uç tarafına oturmuştu.
Ardından ikimizde otobüs parasını şoföre verdik ve yolculuğumuza devam ettik. Yol boyunca bir kelime dahi etmeden bön bön önümüze baktık.
Okula vardığımız zaman , şoföre cılız bir ses tonuyla " Müsait bir yerde inebilir miyim " dedim. Ardından otobüs durdu ve yavaş adımlarla otobüsten indim. Hızlı hızlı okula doğru yol almaya başladım. Bu hızlı yürüyüşlerim Melisa'yı fark etmemle daha da hızlandı.
      Aleyna'yı bulabilmek için gözlerimi okulun bahçesinde dolaştırmaya başladım. Bir köşede arkadaşlarıyla toplanmış konuşuyorlardı. Arkadaşları konuştukça , başını öne eğip , katıla katıla gülüyordu.
   Adımlarımı sıklaştırıp , yanlarına doğru yol almaya başladım. Beni görmüş olacaklar ki aralarından biri " Ooo, kimler gelmiş kimler ? diyerek pis pis sırıttı. " Gerçektende bu çocuğu sevmiyorum. "
Hemen Aleyna araya girerek " Ooo hoşgeldin Çağrı. Naber? "
" I.....İyiyim. Gitmicez mi."
" Hadi o zaman. Gidelim.
  İçimden " Acaba bu yaptığım şey doğru bir şey mi? " diye geçirsem de , bu düşünceye yenik düşmedim. Sonuçta Aleyna'yı seviyorum. Bunlara katlanmak zorundayım.
    Ardından okuldan kaçmak için arka kapıyı kullanmayı tercih ettik ve arka kapıdan çıktık. Bu sırada bana bakan bir çift göz farkettim ve o yöne doğru döndüm.
Melisa dikkatle bana bakıyor ve hiçbir şey söylemeden öylece orada duruyordu. O anda ortalıkta anlam veremediğim bir sessizlik oluştu. Bu sessizliği bozmak için sessiz ve cılız bir ses tonuyla " Melisa , Iyimisin. " diye seslendim. Ardından irkilmiş bir ses tonuyla " I...Iyiyim. Ne...nereye gidiyorsunuz."
"Biz bu gün okuldan kaçıyoruz. Kimseye soyleme , olur mu? "
" Kimle birlikte gidiyorsun?
" Aleyna ile birlikte gidiyorum. "
" Hımm. Tamam . Iyi eğlenceler."
" Sağol."
Melisa'nın yüzünde anlam veremedigim bir duygusallık vardı. Sanki dokunsak her yer sel olacak gibi bakıyordu.
Ben bu halini aldırmayıp Aleyna'yı takip etmeye başladım. Sonuçta bugün gerçekten harika bir gün olacaktı. Böyle ufak tefek şeyleri kafama takmamam gerek.
     Ardından okuludan çıktık ve gideceğimiz yere doğru yol almaya başladık. Gideceğimiz yeri gerçekten çok merak ediyordum. Merak etmekten çok , korkuyor gibiydim. Çünkü ben onların gittiği gibi pahalı yerlere gitmiyordum. Ama en azından bilseydim annemden fazla para alırdım.
Düşünsenize , sevdiğim kızın karşısında küçük duruma düşeceğim ve herkesin içinde rezil olacağım. Offf! Ben ve şom ağzım.

     Gideceğimiz yerin yolu çok uzun olmadığı için çabucak geldik. Geldiğimiz kafe , pembe ve beyaz renk duvarlara sahip ve dışarısı çiçeklerle süslenmişti. Müşterilerin dışarıda da oturabilmesi için dışarıya krem renginde masalar yerleştirilmişti. İçerisi de aynı şekilde , süslü ve göz alıcıydı.
Toplu bir şekilde içeriye girdik ve büyük bir masa bulup oturduk. Garson yanımıza gelip hepimize birer adet mönü verip yanımızdan uzaklaştı. Yavaşça mönünün kapağını açtım ve gözlerimi mönünün içinde gezdirdim.
Çay ve su hariç her şey çok pahalıydı. Bu yüzden de çay almayı tercih ettim.
Garson yanımıza gelip ne istediğimizi sordu. Ben telaşlı bir ses tonuyla " Ben bir çay alabilir miyim? " dedim. Sanki bu söylediğim garip bir şeymiş gibi herkesin arasında sessiz bir şekilde gülüşmeler başladı. Aleyna alaycı bir sesle " Sadece çay mı? " dedi. " Bu seferlik ben sana ısmarlıyayım. Borcun olsun." dedi. Bende utangaç bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım. " Bir de pasta alalım biz. " dedi garsona kendinden emir tavırla. Ardından öbür arkadaşların ne istediğini öğrendi ve yanımızdan uzaklaştı. Bende bu sırada telefonumla zaman geçirmeye başladım. Çünkü telefon zor günün dostudur.
    Ekranda arayanın annemin olduğunu gösteren bir yazı çıktı. Bende hızlı bir şekilde daha telefonumun zil sesi çalmadan kapattım. Ama tekrar annemin aradığını görünce oturduğum yerden kalktım ve annemle konuşmak için arkadaşlarımdan izin istedim. Ben Arkadaşlarım. mı dedim. Onlar kesinlikler arkadaş olamazdı. Sadece "sevdiğimin arkadaşları" olurlardı.
Dışarı çıktım ve inatla çalan telefonumu cevapladım.
" Çağrı , oğlum nerdesin? Arıyorum , açmıyorsun.
" Dersteydim Anne. Açmam mümkün değil." Ne oldu Anne, neden aradın?
" Melisa beni arayıp senin nerede olduğunu sordu. Bende okuldaydı o dedim. Yoksa sen benden gizli bir haltlar mı yiyorsun? "
" Hayır anne. Beni müdür yanına çağırmıştı da ondan gittim. Melisa da beni göremeyince seni aramış işte.
" Bende sen okulu astın zannettim. Ama hata bende. Senin öyle bir şey yapmayacağını bilmem gerekirdi. Üzgünüm.
" Sorun değil anne. Ben derse girmek üzereyim. Eve gelince görüşürüz. Kendine iyi bak.
Telefonu kapatıp cebime attım ve içimden Melisa'ya bir şeyler homurdandım. " Ben ona okula gidince gösteririm. Az kalsın annem okulu astığımı anlayacaktı."
Hızlı adımlarla kafeye girdim ve yerime oturdum. Ben gelene kadar siparişlerimiz gelmişti.  Ardından çay bardağımın kenarındaki şekeri açıp çayımın içine attım. Hızlıca çayımı karıştırmaya başladım. Şeker çayımın içinde hızlıca erimeye başladı ve bir yudum aldım. Sonrasında çatalımı elime aldım ve pastama batırdım. Pastanın tadı dilimde dans etmeye başladı ve pastadan bir lokma daha aldım.
Aleyna bir hararetle yerinde doğruldu ve yanındaki arkadaşının kulağına bir şey fısıldadı. Yanındaki arkadaşıda arkadaşlarına " Ali hastalanmış. Hataneye kaldırmışlar." dedi. Ardından hepsi ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Aleyna bana bilgi vermek istermişçesine bana baktı ve bir iki cümle fısıldadı. " Çağrı , hesabı sen öde ben sana yarın veririm. Arkadaşım hastalanmış , onun yanına gitmem lazım , lütfen. "
" Ama ..... Ama ben. " demeye kalmadan yanımdan ayrıldı ve beni oracıkta yalnız başıma bıraktı.

Arkadaşlar Takipte Kalın. Yeni Bölüm Yakında Gelecek.
~Sizi Seviyorum~
Emin olun. Ben Şu an 2. Bölümümü yazıyorum.
Ne düşünüyorsunuz?

Aşkı Seçtim  ( Seçim Serisi 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin