1.Bölüm; Kim var orda

651 27 8
                                    

Evet benim adım KyungSoo her gün üvey abisinin işkencelerine ve zulümlerine maruz kalan annesinin yok saydığı bir genç. Daha 18 yaşında olmama rağmen çok fazla şey yaşadım. Babam ben 15 yaşımdayken öldü. Annem 2 yıl sonra ülkedeki zengin ve kötü bir şöhreti olan eski dük ile evlendi. Tabi 1 çocukla dul kalmış bir kadınla başka kim evlenebilir diki? Bunun beraberinde onun oğlu dük olan ve bunu tüm ihtişamıyla belli eden Wu Yifan benim abim oldu. Tabikide abi derken kafanızdaki abi imajı yanlış oluşmasın. Bana işkence eden ve bundan zevk alan bir dük. Bedenimi istediği gibi kullanan bir dük. Benden nefret eden ve bu nefretini her daim belli eden bir abi. Yine abim her gün olduğu gibi o büyük nefretini gösterebilmek için bugünde yapacağını yaptı. Sabah uyandım kolumdaki ve vücudumdaki yaralar uyumamı zorlaştırıyordu. Yerimden kalkıp geceliğimi çıkardım gömlek ve pantolon giydim. Odamdan dışarı çıkmak istemiyordum yine olacakları biliyordum ama ben çıkmazsam abim gelirdi. Odamdan dışarı çıktım ve bu kocaman şatoda ne kadarda yalnız olduğumu bir kez daha anladım. Annem beni bu evde görmüyordu sanki onun gözünde babamla birlikte ölmüştüm tabikide her anne gibi bana yemek hazırlıyordu ama o kadar onun dışında benimle diyaloğa bile girmiyordu. Merdivenlerden aşağı inerken abimin olduğu kata geldiğimde ekstra sessiz olmaya çalıştım odasına fazla yakın olmak kötü anılarımı aklıma getiriyordu. Ama abim her zamanki gibi sanki benim varlığımı hissetmiş gibi odasının kapısını bir hışımla açtı
-Günaydın düşesim. Diye seslendi evet bana düşesim diyordu neden mi bundan zevk aldığı için olabilir.
-Günaydın dük. Dedim tabikide karşı gelemezdim çünkü işte o bir dük ve benim gücüm buna yetmezdi. Daha sonra başımla bir selam verip yürümeye devam etmeye çalıştım ama tabikide abim buna izin vermedi.
-Nereye gidiyorsun düşesim. Dedi cevap vermeyip sadece yürümek için her şeyimi verirdim.
-Kahvaltıya abi sizde eşlik etmek ister misiniz. Hadi ama nazik olmaya çalışıyordum.
-Ne gerek var kahvaltıya inmeye odama gel buraya yemek söylerim. Dedi yine en çok korktuğum şeyi yapıyordu sessizce yutkundum ve
-Hiç gerek yok abi ben iniyorum size afiyet olsun. Hadi ama işe yarayacağını gerçekten düşünüyor muydum. Yürümeye yeltendim ama benim on adımım onun bir adımı kadardı kolumdan yakaladı ve beni odasına sürükledi. Elimi ne kadar kurtarmaya çalışsam da nafileydi çok güçlüydü. Beni yatağa attı ve yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Yatakta gidebileceğim kadar geriledim ama bu kocaman yatağında bir sonu vardı köşeye sıkışmıştım işte yine yapıyordu.
-Demek benden kaçıyorsunuz düşesim. Diyerek sessizce fısıldadı kulağıma midem bulanıyordu ve iyi hissetmiyordum sadece yutkundum
-Benden kaçış yok bu evde benden bir kaç adım bile uzağa kaçamazsın. Dedi bunu bende biliyordum dük olmanın avantajları onun elinden kurtulsam yardımcıları hep etraftaydı.
-Hayır düküm sizden kaçmıyordum sadece kahvaltıya iniyordum. Dedim sanırım bunlarda son çırpınışlarımdı. İyice yaklaşıp boynumdan öptü. İğrenerek onu ittirmeye kurtulmaya çalıştım neden bana bunları yapıyordu gerçek tende anlamıyordum. Ama debelenmek daha kötüydü çünkü ben karşı koydukça o sinirleniyordu sinirlenmedikçe de sadece bedenimi kullanmakla kalmıyor aynı zamanda işkencede ediyordu. Ama kurtulmaya çalışmazsam kendimi ona altın tepside sunmuş gibi olacaktım bu gerçek tende iğrenç. Ben kaçmaya çalıştıkça dükün öpmeleri tokatlara yumruklara dönüşüyordu. Sonunda elimi bir yere bağladı ve benim kaçma olasılığımı daha da aza indirdi. Gömleğimi çıkardı ve vücudumu ısırarak, öperek ve vurarak izler bırakarak pantolonuma doğru indi çıkarmasını istemiyordum ama yine yapacaktı sessizce ağlamaya ve yakarmaya başladım ama beni görmüyordu merhamet ve duygudan yoksundu. İstediğini istediği zaman elde edip yapıyordu. Pantolonumu yavaşça çıkardı bir tek iç çamaşırıyla kalmıştım ellerimi yumruk yaptım ve gözlerimi sıkıca kapattım. Bundan kaçamadım yine bana sahip olmuştu. Vücudum ağrıyordu o işini bitirdikten sonra hiç bir şey olmamış gibi üzerimden kalktı ve üstünü giydi bana sırıtarak bakıyordu gerçekten de o gülen yüzünü o kadar çok dağıtmak istiyordum ama bu lanet olasıca güç yüzünden hiç bir şey yapamıyordum. Üzerime bir kez daha eğildi dudağıma doğdu eğilim dudağımı ısırdı. Artık acı hissetmiyordum ama dudağıma gelen metalik tattan kanadığını anlayabiliyordum ellerimi çözdü ve beni yatağında bırakıp odadan çıktı. Yavaşça yerimden doğruldum ve yeni yaralarıma boş boş baktım kalkmamla malum yerlerimde ağrılar hissetmem bir oldu. Yürümek istemiyordum ama eğer kahvaltıya inmezsem bu seferde sevgili üvey babamın gazabına uğrardım. Yataktan kalktım ve yerdeki üstlerimi tek tek aceleyle giydim bu iğrenç odadan bir an evvel çıkmalıydım. Odadan çıkıp merdivenlerden indim ve kahvaltı masasına oturdum. Annem ile göz göze geldik ama annem sanki ben yokmuşum gibi boş bakıyordu oturduğum yere. Dük bana göz kırpıp yemeğine döndü içimden küfür edip bende yiyemeyeceğim yemekle bakıştım. Üvey babam boğazını temizleyip
-Artık çocuk yapma zamanın geldi dük. Diye söylendi evet abim evliydi ama karısı ile aynı odada bile kalmıyordu bir kez bile bizimle yemek yemeye inmemişti Taris. Konuşmalara kulak asmadım ve herkesin sofradan kalkmasını bekledim herkes kendi işine çekilince bende kütüphaneye girdim ve akşam olana kadarda çıkmadım. Akşam olupta yine sıkıcı bir akşam yemeği yedikten sonra ben odama çekildim. Moraran yerlerime aldırmadan yatağa kendimi attım ve bir kez daha sessizce ağlamaya başladım. Çünkü ağlarsam ve abim bunu işitirse bundan zevk alacağını biliyordum. Ağlamalarımın arasında odamda bir ses duydum. Pek aldırış etmedim çünkü kedim Maria olma olasılığı yüksekti. Ama hemen sonra bir ayak sesi duyunca hemen etrafıma bakındım ama kimse yoktu. Tam kimsenin olmadığına ikna olmuştum ki bir gölge gördüm ve yatakta iyice geriledim. Elime alabileceğim herhangi bir şey aradım şöyle keskin ve kendimi koruyabileceğim ama o sırada nedense elime hiç bir şey gelmiyordu. Veliahtlığımın sadece iki getirisinden biri olan bu büyük odada neden kendimi koruyabileceğim bir şey olmamasına içimden lanet okudum zaten dışımdan lanet okumam pekte hoş karşılanmazdı neden bir sapığın hoş karşılayıp karşılamadığını düşünüyordum sanırım korku saçma şeyler düşünmenize neden oluyordu son çare olarak ;
-Kim var orda. Diye bağırdım ama ses çıkarmıyordu gerçekten de fazlaca korkmaya başlamıştım

Not; İlk kitabımız ve ilk bölümümüz yazım yanlışlıkları olabilir bunlar içün şimdiden özür dileriz .
Vote vermeyi unutmayın sjdhdh
Not:başka bir yazar tarafından tekrar yazılacaktır

Perfect Darkness (Kusursuz Karanlık)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin