"Akşam bize gelecek misin?" diye mesaj attı Pelin'e.
Çok geçmeden "telefonum titredi" diyemedi ki cevap hala gelmemişti. Saatin farkına varmasıyla göz devirdi ve Pelin'in tabiri caizse kış uykusundan kalkması için daha saatler olduğunu gördü.
"Güzellik uykusu" adı altında günlerce, hatta aylarca bile uyuyabilirdi Pelin. Uyuduğu saatlerin hakkını vermeliydi, ki yeterince de güzeldi.
Yapacak hiçbir şeyi olmadığını anladığında yavaşça yatağa uzandı. Telefonunu titreşim modundan sesliye alarak gözlerini kapattı.
Pelin'e her ne kadar laf etse de kendi de pek farklı değildi. Ölümüne uyurdu.
***
"Kalksana oğlum!"
Poyraz Melih'i dürtmeye devam etti.
Gece en son Poyraz'ın evine gelmişlerdi ki bırak aynı eve nasıl geldiklerini, nasıl aynı yatağa yattıklarını dahi hatırlamıyordu.
Melih, genç adama sülük gibi yapışmıştı. Poyraz'ın çabalarına rağmen bedenini bırakmıyordu.
"Kalksana lan!" Genç adam bir kez daha bağırdığında Melih kollarını daha sıkı sardı ona. "Ya aşkım." diye mırıldandığında genç adam şaşkınlıkla bakakaldı.
"Melih!" diye son ses bağırdığında, Melih bir anda sıçrayarak uyandı. "Ne sarılıyorsun be! Namuslu bir erkeğim ben!"
"La havle vela kuvvete..." Mırıldandı genç adam sinirle. "Ben eve gidiyorum!" dedi ve aklına gelen şeyle daha da sinirlendi.
"Ben zaten evdeyim!" diye bağırdığında, Melih pişkince sırıtıyordu. "Ciddi misin?" Arkadaşına baktı Melih alayla.
Poyraz göz devirerek, "Ben annemlere gidiyorum!" dedi ve banyoya yöneldi.
Elini yüzünü yıkayıp, anahtarları alarak hızla kapıya doğru yürüdü.
***
"Ne saçmalıyorsunuz ya! Kabul etmiyorum baba! Sizin için aptal bir kızla hayatımı mahvedemem!"
"Ne demek hayatımı mahvedemem! Hayatın mı var ki? Bir orada bir burada! Asıl biz senin, olmayan hayatını oluşturmaya çabalıyoruz!"
"Anne!"
Hırsla bağırdı genç adam. Beyni algılamayı reddediyordu adeta. O sevdiği bir kadınla evlenme ihtimalini dahi düşünemiyorken, sevmediği bir kadınla evlenmesi de neydi?
Her zaman gezip-eğlenmiş, kafasına eseni yapmış, dilediği gibi yaşamıştı. Şimdi emir almayı –hele de böyle saçma bir emir ise- kaldıramıyordu. Bu onun için imkânsızdan da öteydi.
Ama genç adam hayatının imkânsızlarının daha farkına varamamıştı. Yaşadığı her saniye yıkılacaktı duvarları.
Aynı anlarda genç kız hazırlanmakla meşguldü. Gereksizce süsleniyordu. Bir adım daha atıyordu "iyi" olma yolunda. Sebepsizce takıp takıştırıyor "kadın olma" yolunda ilerliyordu.
"Makyaj malzemeleri, takılar, topuklu ayakkabılar ve birbirinden farklı bir sürü kıyafet." Kadın olmanın şatafatlı yolundaki birkaç ışıklandırmaydı bunlar da.
"Hadi! Hazır değil misin hala? Gelirler birazdan!"
Seslendi genç kıza babası. Belki o an içinde bir şeyler oldu genç kızın.
O an anladı sanki eksiğini. Bir anda, sinsice, beliriverdi o duygu.
Sevgiydi onun eksiği. Sevgisizdi. Onu sevecek ne bir annesi vardı, ne de onu seven babası... Aslında onu seven arkadaşları vardı ama, onun istediği sevgi daha farklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Bilmez
ChickLit"Aşka uyanmak bir gencin en acı dolu deneyimidir" Zorla evlendirilen bir çiftten aşık olmaları bekleniyor... Ancak onlar önce aşkı öğrenmeli. Derin her duyguyu aşkla bağdaştırırken, Poyraz aşkın ona uğramayacak kadar yüce olduğunu düşünüyor. Ancak...