O gün evden çıkarken her zamanki gibi telefonumu evde unutmuştum. Artık telefonu hayatımdan o kadar çıkarmıştım ki umursamıyordum onu. Eve geri dönüp aldım ne olur ne olmaz. Arkadaşlarla buluşup diskoya gidecektik. Yanlarına gittiğimde şu başbelası telefon ellerindeki. Onlara;
-Arkadaşlar ne zaman gitmeyi planlıyoruz, dedi. Kimse cevap bile vermedi. Bende en sonunda Zümra'nın elinden telefonu alıp çantama koydum. Zümra bir an çıldırdı. Zümra;
-Telefonumu verir misin?dedi. Ben ise;
-Hayır ben burda sabahtan beri yırtınıyorum ve siz beni umrunuza bile takmadınız,dedi. Artık onlar bu durumu anlayınca yola koyulduk. Akşam saat bayaa bi geçti. Yola koyulduğumuzda Zümra bize;
-Gelin sizi kısa kestirmeden götüreyim dedi. Bizde tabi geç kaldığımız için hayır diyemedim. Kısa kestirme yoluna saptığımızda ÇIKMAZ SOKAĞA girmiştik. Zümra bizi biryerlere götürüyordu fakat ben ona güvenerek devam ettim yoluma. Yolda tanımadığımız erkekler selam veriyorlardı bize ve Zümrada onların selamını alıyordu. Ben umursamadan geçtim gittim. Halan gelemedik şimdi kendi yolumuzdan gitsek gitmiştik oraya. Ama artık girdik bi yola geri dönüş yok. Devam ettiğimizde yolun sonuydu duvarlarla çevrili bir sokak sonuna geldik. Zümra elini çırptı ve bir tane top sakallı bir adam gelmişti. Güvenmemeliydim baştan Zümraya meğersem içimde şeytan taşıyomuşum. Adam üstüme gelmeye başladı. Ben ise babamın her zaman dediği gibi hiç bir zaman korkmadım ve korkmıycam. Adam geldi ben gittim adamla yüz yüze geldiğimde adama çelme takıp ve topuklu ayakkabılarımı elime alıp koştum. Benimle uğraşanı bende uğraşırım...