Kays, Leylâ ile birlikte sık sık bahçeye geliyorlardı. Burası onların gönüllerindeki aşkı kutsallaştıran bir yerdi. Sevgileri akan pınarın suyu gibi saf, temiz ve berraktı. Aşkları susamış bir toprak gibi doyumsuzluk içindeydi. Kays, Oturdukları yerde Leylâ'nın parıltılı gözlerine baktı. İçten geldiği gibi...
Candan seven bir cananım olursa
Saray istemem içinde sevgilim yoksa
''Kays! Bende seni bu dünyada her şeyden daha çok seviyorum...''
Bağrıma aşk ateşi koydun sevgilim
Bir kere köz olmuş ne çare sevgilim
''Leylâ! Sevmek güzel şeydir. Seni çok sevdiğimi kalbin bir tarafına yazmayı unutma! Öyle bi derin yaz ki iz bıraksın!''
''Kays! Beni nasıl bu kadar sevebilirsin?''
''Seninle evlenmek istiyorum. Bu evlilik hakkında annemle konuştum. İki gün sonra babamla konuşacağını bana bugün söyledi.''
''Bilmen gereken bir gerçek var. Benim fakir bir aile kızı olduğumu unuttun mu? Daha önce de sana söylemiştim. Ben bir prenses değilim. Bu yüzden ailen beni sarayda gelin olarak görmek istemezler.''
''Yani! Sen beni unut mu diyorsun? Benim mutluluğum söz konusu olunca neden bir sorun olsun ki?''
''Ben böyle bir şey demek istemedim. Gerçekler ortada.''
''Leylâ! Seni unutmak için sevmedim. Senin o güzel gözlerini nasıl unutabilirim. Bir gönül severse candan sever. Hiç kimseden asla izin almaz ve sormaz. Bunun bir bahanesi olmadığını sen de çok iyi biliyorsun.'' Bu laf üzerine Leylâ evlilik için ümitlendi hem de çok sevindi...
''Allah'ım sana şükürler olsun ki Kays'ı karşıma çıkardın.''
''Hani, nisan ayının sağanak yağmuru gibi sana sırılsıklam aşığım. Çiseli yağan yağmurda mis kokan toprak var ya işte o benim. O kokuyu aldığın kadar seni seviyorum. Senin için her şeyi göze alırım.''
''Bana, seni seviyorum dedikçe beni şımartıyorsun. Bilmem prenses olmak kaderimde var mı? Sakın inanmamı benden bekleme!''
''Prenses değil, kalbindeki güzellik var ya, o bana yeter. Gönlümdeki prenses tam karşımda duruyor. Aldığın her nefesin içindeyim.''
''Prenses dediğin düşlerde, rüyada ve hikâyelerde olur. Ben hiç bir zaman bir prenses olmayı düşlemedim. Bir prensesi sevmelisin.'' Kays:
''Artık çok geç. Senden vaz geçersem fırtına olur. Bu fırtına ikimizi de içine alırsa, seni de beni de yok eder.''
Kays, bir an önce evlilik hakkında annesiyle konuşmak istiyordu. Çünkü her geçen gün Leylâ'ya karşı kendini güvensiz biri olduğunu düşünüyordu. Sabah kahvaltısında bu fırsatı yakalamıştı...
''Annem! Babamla konuştun mu?''
''Evet! Babana anlatmam pek de kolay olmadı.''
''Peki ne söyledi? Çabuk anlat! Çünkü çok merak ediyorum.''
''Evlenmek için çok genç, daha on sekiz yaşını bile doldurmadı. Neden bu kadar acele ediyor? Bir Şah'ın oğlu olduğuna göre bizim aileye bir prenses yakışır. Oğlum ile evlenmek isteyen nice güzel prensesler var. Bence, Samara'da ki halasının kızı güzeller güzeli Yasmina'yı gördükten sonra mutlaka fikri değişir'' dedi.
Birdenbire Kays'ın yüz ifadesi değişti. Annesi, oğluma bir şey olacak diye kaygılandı. Bu işte kendi kusuru olmadığını ima edercesine...
''Biliyorsun ki baban Nuh der peygamber demez. Hiç bir zaman babana karşı gelemediğimi sen de biliyorsun. Ona ne diyebilirim ki.''
''Hayatta mutlu olmamı istiyorsanız ancak Leylâ ile evlenirsem mutlu olurum. Onsuz yaşamak bana çok acı verir. Çekeceğim acıyı tahmin bile edemezsiniz. O beni, ben de onu seviyorum. Bizi anlamanızı istiyorum. Ben ne prenses ne de bu şaşaalı sarayınızı istiyorum. Ondan başka hiç bir şeyde gözüm yok. Oysa siz hep bu gibi şeyleri düşünüyorsunuz.'' Bir anne sevginin ne anlama geldiğini çok iyi bildiği halde canım pahasına olsa dahi aramızdaki bu sevgiyi görmemezlikten geliyorsunuz. Bir anne olarak oğlunu bir gün dahi mutsuz ve üzgün görmek istemiyordu. Şimdi ise oğlunun Leylâ'ya olan tutkusu yüzünden bayağı endişelendi.
Kays annesinin üzüldüğünü fark etti. Ama bir kere Leylâ'ya gönül vermişti. Bu deli gönlüne laf anlatamadığı gibi elinden fazla bir şey gelmiyordu. Babasının verdiği karardan dolayı hayal kırıklığına uğramıştı. Oysa anne ve babasının onu çok sevdiğini sanıyordu. ''Demek ki, onurlarından başka bir şey düşünmüyorlar.' Kendini yalnız ve ümitsiz hissetti. Odasına geçti. Sessizce ''seni çok seviyorum Leylââ!...'' dedi. Sabaha kadar bütün gecesi sıkıntılı geçti.
Kitabın tüm hakları saklıdır. ------------------ Lütfen yorum yapınız!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)
RomanceSevgi kelimesi hiç de yabancı değil bizlere... Bunu herkes çok iyi bilir. Hakkında çok şeyler yazıldı, söylendi... Duygularımı nasıl anlatabilirim diye, ben de bir kaç cümle içimden geldiği gibi ilave etmeden yapamadım. Sevgi, insan...