Bedeviler, nerede bir vaha, su kuyusu ve akarsu varsa orada kendi ve hayvanlarının su ihtiyacını gidermek, dinlenmek ve konaklamak için önemli olan en uygun yerleri seçerlerdi. Burası da o yerlerden biri.
Ana, kız beraberinde getirdikleri ekmek, yumurta, peynir, süzme yoğurt, pişmiş patates ile kahvaltılarını yapmışlardı ki keçi ve develerin boynuna bağlı çıngırak sesleri duyuldu. Bir kervanın ormana doğru geldiklerinin habercisiydi. Kısa bir aradan sonra kervan göründü. Bedeviler önce hayvanlarını su kenarına götürdüler. Bu insanları tanımadıkları gibi giyimleri de farklıydı. Bu yüzden çok korktular. Bunlar ya iyi ya da kötü kişiler olabilirdi. Nadima, Basra'ya gidecek bir kervan buraya geleceğini, onlarla birlikte Basra'ya gideceklerini kızına daha önceden söylemişti. Buna rağmen Leylâ endişeliydi. ''Yanımızda bir erkeğimiz bile yok. Biz hangi cesaretle tanımadığımız bir kervanla yola çıkacağız.'' diye karamsardı. Annesine ''bence iyi bir fikir değil'' demesine fırsat kalmadan siyah uzun elbiseli, yüzünün teni güneşten esmerleşmiş iki kaşın arasında ve çenesinde üç küçük mavi dövmeli bir kadın yanlarına geldi. Selam verdi...
''Ben Elham! Önce Basra'ya oradan da Abadan'a gideceğiz.''
''Benim adım Nadima.''
Yol boyunca onları gizlice takip eden adam, anayla kızını götürecek kervan ile buluşuncaya kadar görülmeyecek bir yerde gizlenerek onları gözetlemeye başladı. Ta ki bedevi kadının biri ana ile kızın yanına gelinceye kadar. Saffia Sultan'a haber vermek üzere oradan ayrıldı...
''Siz nereye gidiyorsunuz? Kocanız yok mu?''
''Biz de Basra'ya gidecek bir kervan bekliyoruz. Daha sonra kocam da gelecek. Belki de beklediğimiz kervan sizsiniz.''
Aslında kocası evden ayrıldığı o günden bugüne uzun yıllar geçti. Ondan bir haber almamıştı. Bedevi kadına yalan söyledi. Çünkü o da kızı gibi korkuyordu.
O sırada iriyarı uzun boylu, siyah bıyık kısa sakallı, esmer, geniş omuzlu belinde siyah kuşağı ile beyaz mintanı arasındaki silahı belirgin bir şekilde görünen adamın biri onların yanına geldi. Selam verdi. Ve Adının Camal olduğunu söyledikten sonra konuşmaya devam etti...
''Saffia Sultan bize gönderdiği habercinin tarifine tam uyuyorsunuz. Sanırım bizimle Basra'ya gidecek sizler olmalısınız. Aslında tanımadık kişileri yanımıza almayız. Çünkü herkese güven olmuyor. Elham:
''Büyük oğlum El Seyyid, yeni gelinim Esma ve küçük oğlum El Sadr-i biz bir aileyiz. Bizden korkmayın kocam Camal iyi bir adamdır. Bizim misafirimiz sayılırsınız.'' Nadima kızına dönerek...
''Saffia Sultan'ın dediği bu bedeviler, güvenli bir aileye benziyor. Her halde güvendiğimiz bu insanlar çölde bizi yüz üstü bırakmazlar. Hem de Camal'in hanımı ve gelini varken sıkılmadan gideriz.''
''Tamam anne! Camal ve ailesi Basra yolunu çok iyi bildiklerine göre korkmamıza ve endişe etmemize gerek kalmadı.'' Camal:
''Çölde uzun bir yolculuk olacak ama endişe etmeyin! Etseniz bile haklısınız. Bizimle güvendesiniz. Birkaç yerde konaklayarak gideceğiz.''
Gelin Esma keçilerden sağdığı ılık sütünden Nadima ve Leylâ'ya ikram etti. Bedeviler de kahvaltılarını yaparken develer de sularını içtiler. Yola çıkmak için herkes hazırdı. Kays'tan uzaklara gidecek diye Leylâ'nın birden canı sıkıldı. Oracıkta ağlamaya başladı. Annesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)
RomanceSevgi kelimesi hiç de yabancı değil bizlere... Bunu herkes çok iyi bilir. Hakkında çok şeyler yazıldı, söylendi... Duygularımı nasıl anlatabilirim diye, ben de bir kaç cümle içimden geldiği gibi ilave etmeden yapamadım. Sevgi, insan...