Gün ağarmak üzereydi. Camal uyanır uyanmaz her zamanki gibi etrafı kontrol etti. Küçük çadırın önünde bir sürü ayak izlerini görünce içine şüphe düştü. Çadırın içine bakar bakmaz sinirinden avazı çıktığı kadar bağırdı. Herkes aynı anda yattıkları yerden fırlayıp dışarı çıktı. Şaşkın bakışlarıyla durumu kavramaya çalıştılar. Camal öfkeli ve kızgındı. Burun delikleri bir açılıp bir kapanıyor el hareketleriyle söylenip duruyordu. Hanımı ve gelin Esma çok korktu. Yaptığı bu el hareketi hiç te hayra alamet değildi. Oğlu El Sadr-i'ye doğru yürüdü...
''Uyuyor muydun?'' diye sordu.
''Gece ateşe çok yakındım. Hava da çok soğuk ve ayazdı. Rehavet üstüme çökmüş olmalı ki sabaha doğru dalmışım. Ben de biliyordum ki uyumamalıydım ama pineklemeye mani olamadım. Baba! Ne oldu?''
''Daha ne olsun? Kızgınlıkla... Haydutlar anayla kızını kaçırmışlaaaar!!! Onlar bize emanetti. Seslerini bile duyan olmamış.'' Elham:
''Vah vah! Demek ki yorgunluk, kızgın çölün havasından olacak ki bu serin yerde ölü gibi uyumuşuz.'' El Seyyid:
''Şimdi ne olacak? Diye endişesini dile getirdi.'' Camal:
''Ne mi olacak? Bu haydutlar onları kadın tacirlerine dinar para karşılığında satacaklar. Şah'a karşı biz ne cevap vereceğiz.'' El Seyyid:
''Nasıl kaçırmışlar. Direnmemişler mi?'' Camal:
''Haydutlar anayla kızını yakalayıp götürmek isteyince onlar da direnmesine direnmişler ama kadın oldukları için onlara karşı güçleri yetmemiş. Ayak izleri kumda birbirine karışmış, bundan anlaşılıyor ki en ince ayrıntısına kadar düşünen haydutlar, onların bağırmasına fırsat vermeden bu işi sessizce halletmişler. ''Elham:
''Vah zavallılar. Kim bilir, başlarına neler gelecek? '' Camal:
''Burasını daha güvenli bir yer sanmıştım. Meğer ben de yanıldım. İşte olan oldu.'' Elham:
''Hay aksilik, buda mı başlarına gelecekti. Allah'ım sen onları koru!''
Camal yerdeki hayvanların pisliğine baktı, daha ılıktı.
''Bunlar at pisliği. Hemen bir şeyler atıştırın bir an önce yola çıkalım ki onlara yetişmeliyiz. Bizden çok uzaklarda olamazlar. Oldukça elinizi çabuk tutun! Beni duymadınız mı? Hadi acele edin!'' diye bağırdı.
Çabucak çadırlar toplandı. Herkes gergindi. Atıştırmak için yanlarındaki yolluktan biraz alarak yola koyuldular. Silahlarını kontrol ettiler. Hepsi yerindeydi. Camal'in iki oğlu da gözü pek yiğitlerdi. Küçük oğluEl Sadr-i ağzı bozuk ve şımarıktı. Haydutlaraverdi veriştirdi. Annesi eliyle sus işareti yaparak gelin Samiha'yı gösterdi. Şaşkınlığı geçen Elham, anayla kızı haydutların ellindenkurtarmak hiç te kolay olmayacağını düşündü. Bu yüzden oğullarının haydutlarla karşılaşmayı hiç istemiyordu. Çünkü bu olayın içinde dövüşmek, yaralanmak hatta ölüm var demekti...
''Camal! Biz bir aileyiz. Çocuklarımı ve sizi hatta bizleri tehlikeye atamam. Zaten bu haydutlar her şeyi göze almışlar. Kahramanlık taslamaya gerek yok. Onlar bize emanet olduğunu biliyorum. Ben de sizin kadar üzgünüm. Üstelik biz bu keçilerle onlara yetişemeyiz.''
''Elham! Demek istiyorsun ki onları kaderlerine terk edelim. Biz onlara güven verdik ki onlar da bize güvendiler. Bu mu insanlık?''
''Ben de bir ana olduğuma göre ailemi düşünmek zorundayım. Herhalde bizde istemezdik anayla kızın başına bu olay gelsin.'' Camal:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Bedel Ödeyecek (KITAP BITTI)
RomanceSevgi kelimesi hiç de yabancı değil bizlere... Bunu herkes çok iyi bilir. Hakkında çok şeyler yazıldı, söylendi... Duygularımı nasıl anlatabilirim diye, ben de bir kaç cümle içimden geldiği gibi ilave etmeden yapamadım. Sevgi, insan...