Hava karamaya başladı. Bay Price markete gitmişti. Arabada beklerken, derin düşünceler beynimi esir alıyordu. Olay esnasında düşünememiştim. Mert hiç bir zaman beni yarı yolda bırakmazdı. Zaten korkak bir kişiliği olsaydı, beni yarı yolda bırakma gibi bir niyeti olsaydı o gece nezarethaneden kaçarken tereddüt etmeden peşimden gelmezdi. Bir gariplik olduğunu sezdim. Bu işte bir gariplik olduğu kesindi.
Bay Price panikle kapıyı açıp " Buradalar Daniel! Bizi buldular. " diye bağırmaya başladı.
Kontağı hızla çevirip, gaza bastı. Çevremizde hiç kimse yoktu. Bay Price'a kimsenin bizi takip etmediğini söylemeye çalışıyordum. Bay Price beni dinlemeyip, hızla ilerliyordu. Kaza yapmak üzereydik. Birden önümüzde bir kadın belirdi ve gözlerinden çıkan bir ışınla arabamızı buza çevirdi. Tüm gayretlerimize rağmen arabadan çıkamıyorduk. Kadın ağır adımlarla yanımıza geldi.
" Hey sen! Orada olduğumu nasıl anladın? "
Bay Price onunda melez olduğunu anlayınca " Biz düşman değiliz. Korkma, bende senin gibi bir melezim. " dedi.
Kadın şüpheli bir yaklaşımla " Kimsiniz? " daha lafa giremeden bay Price'a " Sen! Eğer bir melez isen bunu kanıtla. " dedi.
" Benim adım Price. Arkadaşımın adı ise Daniel. Senin bir dağda doğup büyüdüğünü ve ailenin ateş soyu tarafından katledildiğini biliyorum. "
Kadın sinirlenerek " Bunu nasıl biliyorsun? Yoksa... " diye devam ederken gözünün feri maviye dönüyordu.
Bay Price panikle " Dur! Sakin ol... Sadece zihnini okudum. " dedi.
Ardından kadının boş ve şaşkın bakışlarını görünce " Benim yeteneğim bu, zihin okuma. " diye ekledi.Kadın sakinleşmeye başladı. Kafasını mahcup bir şekilde aşağı eğip " Adım Hilal. Annem bir ateş soyu, babam ise bir toprak soyu ferdiydi. Bir de ikizim vardı. Gözlerinden ışınla alev çıkarabiliyordu. Dağda bir mağarada yaşıyorduk. Çok güzel günlerdi. Taa ki! Eve geldiğimde anne ve babamı ölü bulana kadar. Hayatım yerle bir olmuştu. Yedi yıl geçti aradan hala kardeşimi bulamadım. Ama ölmediğini hissedebiliyorum... " dedi.
Buzlar eridikten sonra arabadan indik. Hilal neden burada olduğumuzu sordu. Olayları olduğu gibi anlattık. Gözleri dolan Hilal bize yardım etmek istediğini söyledi. Zaten geri çevirme şansımız yoktu. Hilal bizi yaşadığı mağaraya götürdü. Hayatımda görmediğim silahlar vardı. Hilal lazım olabilecek aletleri arabaya yükledi. Sonra arabaya binip yola koyulduk.
Yolda Hilal ile biraz sohbet ettik. Bunca yıl tek başına hiç kimsesi olmadan nasıl yaşadığını, başından geçen zorlukları nasıl aştığını anlattı. Çok güzel, duygusal ve çok güçlü bir kadındı. Anlattıklarını dinlerken içim acıyordu. Ağlamaya başladı. Sonra kafasını dizlerime koydu. Sevgiye muhtaç olduğunu anlamıştım. Saçlarını okşayarak bende Anna ile yaşadığım aşkı anlattım. Güzel anılar onu mutlu etmişti. Ben saçlarıyla oynarken yavaş yavaş uykuya daldı...